Tunç’tan “yeni anayasa” çalışmaları ve “erken seçim” değerlendirmesi

AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Av. Yılmaz Tunç, yeni anayasa çalışmaları ve erken seçim tartışmalarıyla ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu. AK Parti Bilim Kurulunun yeni anayasa çalışmalarında sona geldiğini ifade eden Milletvekili Tunç, Türkiye’yi darbe anayasasından kurtarmak ve millet tarafından onaylanan bir anayasayı yürürlüğe koymak istediklerini kaydetti. Anayasa değişikliğinin hiçbir zaman gündemlerinden çıkmadığını ifade eden Tunç, Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümüne girerken yeni bir anayasayı hediye etmek istediklerini belirtirken erken seçim tartışmalarını da “suni gündem” olarak değerlendirdi.
Bu haber 2021-06-01 10:43:41 eklenmiş ve 265 kez görüntülenmiştir.

 

 

 

“Anayasa değişikliği hiçbir zaman gündemimizden çıkmadı”

 

Nilay Meryem ÇÖMLEK

 

 

 

A Haber’de Haktan Uysal’ın sunduğu Memleket Meselesi programına katılan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, yeni anayasa çalışmaları ve erken seçim tartışmalarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

 

Programda ilk olarak Gezi olaylarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Milletvekili Tunç, “Önemli bir günü yaşıyoruz. Taksim Camiinin hayırlı olmasını diliyorum. Aynı Ayasofya’da olduğu gibi yılların hayali gerçekleşti. Taksim Camiine çok karşı çıkanlar olmuştu. Üniversitede okurken 90’lı yıllarda çıkan tartışmaları hatırlıyorum. ‘Taksim’e camii yaptırmayız’ gösterileri de olmuştu. Ama bugün o hayal gerçekleşmiş oldu. Sayın Cumhurbaşkanımıza müteşekkiriz. Caminin yapımında emeği geçen hayırseverleri de takdirle anıyoruz. Gezi olaylarının yıldönümü. 2013’ün mayıs ayıydı. Türkiye o zaman belki de cumhuriyet tarihinin en parlak dönemini yaşıyordu. IMF’nin son taksiti ödenmişti. IMF’y borcumuz kapatıldı. IMF’nin defterini kapattık. Türkiye, IMF’ye bağımlı olmadığını bütün dünyaya ilan etmiş oldu” dedi.

 

“Türkiye ekonomide bağımsızlığını ilan etmişti”

 

Türkiye’nin o dönem enerjide ve ekonomide bağımsızlığını ilan ettiğini kaydeden AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Tunç, Türkiye’nin engellenmeye çalışıldığını işaret ederek açıklamalarına şöyle devam etti:

 

“2013’ün Mayıs ayında Türkiye ekonomide bağımsızlığını ilan etti. Yine 2013’ün Mayıs ayında faiz oranları açıklandı. Cumhuriyet tarihinin en düşük faiz oranlarıydı. Yüzde 4 ya da 5’ti. Bu da ekonomi anlamında önemli bir gelişmeydi. 2013’ün Mayıs ayında nükleer santral ihalesi yapılmıştı. Türkiye enerji de bağımsızlığını ilan ettiğini tüm dünyaya duyurmuştu. Ekonomik bağımsızlık, enerjide bağımsızlık gerçekten önemli hususlardı. Yine Türkiye dünya projelerinin en önemlilerini gerçekleştiriyordu. Dünyanın en büyük havaalanlarından birisi olan İstanbul Havaalanının temeli atılmıştı. Yavuz Sultan Selim Köprüsünün açılışı gerçekleşmişti. Marmaray’ın açılışı gerçekleşmişti. Avrasya’nın temeli atılmıştı. Çanakkale projesi konuşulmaya başlanmıştı. Bugün de tartışmaları süren ve artık temel atma aşamasına gelinen Kanal İstanbul Projesi konuşulmaya başlanmıştı.

 

“En parlak döneminde birileri düğmeye bastı”

 

Türkiye Cumhuriyet tarihinin en parlak dönemini gerçekleştirirken birden birileri düğmeye bastı. Gezi Parkındaki iki ağacı bahane ederek ortalığı ateşe vermeye kalkıştı. Sonrasında devam eden olaylar önlendi. Ardından diğer saldırılar peşi sıra devam etti. Aslında saldırılar Gezi Olayları başlamadı. AK Parti 2002’de iktidar olduktan sonra 4 yıllık başarılı bir icraat dönemini gösterdi. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken ‘Tehlikenin farkında mısınız?’ diye manşetler atılmaya başlandı. 2006’da Danıştay saldırısı gerçekleşti. Danıştay saldırısıyla hükümete mal edilmeye çalışıldı. 2007’de cumhurbaşkanını seçtirmemek için 367 krizini çıkardılar. 367 krizini halk oylamasıyla ve ardından yapılan seçimlerle aştık. 2008 yılında da AK Parti’ye kapatma davası açıldı. Anayasa Mahkemesinde de 1 oyla bu dava sonuçlandı ve AK Parti o sudan sebeplerle kapatılmamış oldu.

 

“O kumpasa gelinmedi”

 

2012’ye gelirken de çok önemli süreçlerden geçti. 2012’nin şubat ayında MİT Müsteşarı tutuklanmaya kalkışıldı. MİT krizindeki o kumpaslar da tutmayınca Gezi olaylarını yaşadık ve ülkemize de çok büyük maliyeti oldu. O milyarlarca liranın ülkemiz kasasında olduğunu düşünürsek Türkiye bugün ekonomide çok daha farklı bir noktada olurdu. Gezi olaylarını gerçekleştirenler de bugün yargı önünde hesap veriyorlar. Bunun finansörleri var, siyasi destekçileri var. Ana muhalefetin lideri, Gezi olaylarını yapan çapulcu olarak nitelendirdiğimiz o kişileri alnından öptüğünü de ifade etmişti. Gezi olaylarında cana mala kastedenlerin alnından öpüldüğü bir siyasi kişiliği de maalesef bu ülke gördü. Gezi olaylarıyla başaramadıklarını 17-25 yargı ve emniyet darbesine giriştiler. Hukuk eliyle bir darbe girişimi yapılmak istendiğini bütün milletimiz gördü. O kumpasa gelinmedi. 2014 yılında da MİT tırlarını durdular. Türkiye’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı teröre destek veren bir konuma düşürmek istediler. Bu planlar da çöpe atıldı. 15 Temmuz’da da FETÖ teröristleri sahneye çıkarak gece yarısı bir darbe yapmak istediler.”

 

“Hiçbir zaman gündemimizden çıkmadı”

 

Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Adalet Komisyonu Başkanı Tunç, Türkiye’yi darbe anayasasından kurtarmak ve millet tarafından onaylanan bir anayasayı yürürlüğe koymak istediklerini kaydetti. Anayasa değişikliğinin hiçbir zaman gündemlerinden çıkmadığını ifade eden Tunç, Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümüne girerken yeni bir anayasayı hediye etmek istediklerini belirterek şöyle konuştu:

 

“Anayasa değişikliği bizim hiçbir zaman gündemimizden çıkmadı. AK Parti kurulurken millete vaat ettiği en önemli hususlardan bir tanesi Türkiye’yi darbe anayasasından kurtarmak ve millet tarafından onaylanan bir anayasayı yürürlüğe koymaktı. Tüm seçim beyannamelerinde de yeni demokratik ve sivil bir anayasa milletimize hep vaadimiz oldu. 1981 Anayasası darbe sonrası Danışma Meclisinin atadığı 15 kişilik bir bilim kurulu tarafından hazırlandı. Bunlar seçilmiş kişiler değildi. Darbecilerin atadığı kişilerdi. Son şeklini de Milli Güvenlik Konseyi verdi. O dönemde milletimizde biran önce demokratik siyasi hayata geçmek için anayasayı kabul etmek durumunda kaldı. Bu şekilde 82 Anayasası yürürlüğe girdi. Bu süreç içerisinde 19 kez değişti. 184 değişiklik yapıldı.

 

“Hedefimiz: Yeni bir anayasa”

 

Anayasanın çok önemli maddeleri aslında 19 yıllık AK Parti iktidarı döneminde değişikliğe uğradı. Darbeci ruhu ve vesayetçi anlayışı temsil eden önemli maddelerde değişiklikler oldu. Devlet Güvenlik Mahkemeler, sıkıyönetim, ‘Darbeciler yargılanamaz’ maddesi kaldırıldı. Bireysel başvuru hakkı, kişisel verilerin korunması gibi çok önemli düzenlemeler yapıldı. Asgari yargı kaldırıldı. Hakimler Savcılar Kurulu ve Anayasa Mahkemesinin seçim usulüyle ilgili daha demokratik değişiklikler süreç içerisinde yapıldı. Özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle de bir sessiz devrim niteliğinde bir değişiklik de yaşandı. Darbeci ruhtan arındıracak çok önemli değişiklikler yapıldı ama neticede bunu yapanlara ve yapılış sürecine baktığımız zaman 82 anayasasında hala vesayetçi ruhun o maddelere sindiğini görmek mümkün ve bizim hedefimiz de milletimize Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümüne girerken yeni bir anayasayı hediye etmek. Bu zaten milletimizin hakkı.

 

“AK Parti Bilim Kurulu çalışmalarını sonlandırmak üzere”

 

Süreç şuanda devam ediyor. Cumhur İttifakının ortağı Milliyetçi Hareket Partisi, teklifini kamuoyuyla paylaştı. Şuan ki hükümet sistemini koruyan, yasama, yürütme ve yargı işleminde çok önemli düzenlemeler içeren bir teklif. Elbette ki kamuoyunun tartışmasına açık şuanda. AK Parti’nin de Bilim Kurulu çalışmalarını sonlandırmak üzere. AK Parti’de kamuoyuyla paylaşacaktır ve Cumhur İttifakının diğer ortağıyla birlikte bunlar konuşulacaktır. Cumhur İttifakının ortak bir metnine dönüşerek ileride milletimizin takdirine ulaşacaktır.

Burada muhalefete baktığımız zaman, muhalefet ittifakı parlamenter sisteme geri dönmek istiyor. Tabi biz yeni anayasada geri dönmek değil, daha ileri daha çağdaş, Türkiye’nin yönetim şeklini, Türkiye’nin demokrasisini daha da güçlendirecek düzenlemelere yer vermek istiyoruz. Vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldırmak istiyoruz. İYİ Partinin açıkladığı ‘Parlamenter sisteme geri dönüş’ teklifine baktığımız zaman eski sisteme geri dönüyor. Tek bir farkı cumhurbaşkanlığı süresi 7 yıldan 6 yıla düşürülüyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde parlamento yokmuş da eski sistemle parlamento yeniden getirilecekmiş havası yaratılmaya çalışılıyor. Halbuki şuanda parlamento, parlamenter sistemden daha güçlü vaziyette. Parlamenter sistemde yapılan hükümet tasarılarını artık milletvekilleri kendileri yapabiliyor. Dolayısıyla güçlü bir meclis var.

 

“Parlamenter sistemin yaşattığı krizleri millet unutmadı”

 

‘Meclisin gücü azaldı, güvenoyu veremiyoruz’ diyorlar. Güvenoyunu zaten millet veriyor. Meclisin soruşturma usulleri aynen devam ediyor. Meclis, parlamenter sistemde cumhurbaşkanını soruşturabilir miydi? Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten yargılanabilirdi. Şimdiki sistemde hem meclisin soruşturma usulü var, cumhurbaşkanının tüm iş ve işlemleri yargı denetimine tabi. Yasama, yürütme ve yargının demokratik hukuk devleti ilkesine daha uygun bir şekilde çalıştığını görüyoruz. Parlamenter sistemin bu ülkeye yaşattığı krizleri bu millet unutmadı. Parlamenter sistem demek koalisyonlar  demek. Bu milletimiz koalisyonlardan çok çekti. Parlamenter sistem döneminde her 1,5 yılda bir hükümet kuruluyordu. Bu dönemde gerçekleştirilen projelerin o dönemlerde 1,5 yılda gerçekleştirilmesi mümkün mü? Bu istikrarsızlık ortamı ekonomik krizlere ve milletin fakirleşmesine yol açtı.

 

“Erken seçim tartışmaları suni bir tartışmadır”

 

Ülkenin en temel meselelerinde farklı düşünen bu siyasi partiler, iktidar olduklarında Türkiye’yi nasıl bir kaos ortamına sürükleyeceğini bu millet görüyor. Eskiye dönüş özlemcilerine bu millet fırsat vermeyecektir. Erken seçim tartışmaları suni bir tartışmadır. Aslında erken seçimin olmayacağını onlar da çok iyi biliyor. Bu tartışmaları ortaya atmanın tek sebebi pandemide sarsamadıkları ekonomiyi bu tür suni gündemlerle başarılı hizmetlerin üstünü örtmenin gayreti içerisindeler. Erken seçim olacağını düşünseler erken seçimden korkarlar, seçime gitmek istemezler. Ancak seçimin normal zamanda yapılacağını bildikleri için bu tür suni gündemler oluşturuyorlar. Türkiye’nin gerçek gündemi pandemiyle gerçekleştirmiş olduğu başarı. Aşılamayla birlikte pandemi sürecini atlatan bir Türkiye yine ekonomide de dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasında olacaktır.”


ETİKETLER : Bartın AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç yeni anayasa erken seçim seçim TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yılmaz Tunç
Diğer YAŞAM haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›