“Kadına yönelik şiddet tolere edilemez!”

Bartın Eğitim Sen Kadın Meclisi üyeleri, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ı istifaya çağırdı. Bakan Yanık’ın kadın şiddet konusundaki tutumlarından dolayı Bartın Eğitim Sen Kadın Meclisi üyeleri, 28 Mayıs Cuma Günü Bartın Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Bakan Yanık’ı istifaya çağıran Bartın Eğitim – Sen Kadın Meclisi üyeleri, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, tolere etmiyoruz” ifadelerini kullandılar.
Bu haber 2021-05-28 16:20:17 eklenmiş ve 115 kez görüntülenmiştir.

 

 

 

 

 

Bartın Eğitim Sen Kadın Meclisi adına yapılan açıklamada şu ifadelere yer verdi:

 

 

“Kadınlara yönelik şiddet riskleri katlanarak artmıştır”

 

“Değerli Basın Emekçileri. Sevgili Kadınlar, Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi'nde kadınlara yönelik şiddet; "İster kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan, cinsiyete dayalı bir eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma" şeklinde tanımlanmaktadır. Sistematik olan şiddetin kaynağında ataerkil güç İlişkiler bulunmakta, erkek egemen siyasetin uygulamaları, kapitalizmin sürdürülebilirliği için kullanılan tüm araçlar, eşitsizlik, dinselleştirme ve savaş politikaları ile yeniden yeniden üretilmektedir. Son 10 yılda kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 arttığı ülkemizde salgının süregeldiği 2020 yılında 300 kadın öldürülmüş, 171 kadının ölümü de şüpheli olarak kayıtlara geçmiştir. Yine 2021 yılının ilk dört ayında ise 95 kadın cinayeti yaşanırken, 59 şüpheli kadın ölümü gerçekleşmiştir Kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiği salgın koşullarında, 6284 sayılı yasada kanıt aranmasına gerek olmadığı halde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yapılan "Kadın Konukevlerinde Koronavirüse Karşı Ek Tedbirler Alındı" başlıklı açıklamada yüksek can güvenliği riski bulunan kadınlar dışında başvuru kabul edilmediği için kadınların sığınaklara kabulü zorlaştırılmış, can güvenlikleri risk altına sokulmuştur. Sosyalleşmenin, kadın dayanışma ağlarının, adli yardım, koruma ve sağlık gibi hizmetlere erişimin neredeyse imkânsızlaştığı salgın koşullarında kadınlara yönelik şiddet riskleri katlanarak artmıştır. Kod-29 uygulaması ise tacizi, ayrımcılığı, mobbingi ifşa eden kadınlara dönük bir silah gibi kullanılmıştır. Kod-29, kadın yoksulluğunu ve işsizliğini derinleştirirken, kadınlara yönelik ekonomik, fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddetin anmasına neden olmuştur. Eril yargı kararları bu süreçte devam etmiş. Hakimler Savcılar Genel Kurulu tarafından 30 Mart 2020 tarihinde imzalanan karar ile, 6284 sayılı kanun askıya alınmış, evden uzaklaştırma tedbirinin uygulanması esnetilmiştir.

 Artan ev içi şiddeti önlemek için hiçbir önlem alınmadığı gibi çıkarılan infaz düzenlemeleriyle kadınlar aynı evde şiddet failleriyle birlikte yaşamaya zorlanmıştır. En vahim olanı ise, 20 Mart 2021 tarihinde TBMM devre dışı bırakılarak bir gece yarısı kararnamesiyle, kadınları şiddete karşı koruyan en kapsamlı uluslararası sözleşme niteliğinde olan İstanbul Sözleşmesinden çekilme karan olmuştur. Salgın koşulları iktidarı kayyum politikasından vazgeçirmemiş, kayyumlar eliyle şiddete karşı oluşturulan kadın birimleri kapatılmış, kadın hizmetleri müdürlüklerine erkekler atanmış, belediye kreşleri kapatılarak pek çoğu Diyanete devredilmiş, Kadın örgütlerinin çalışmaları dernekler yasası İle kısıtlanmıştır. Bununla birlikte iktidarın hamleleri devam etmiş, TBMM'de kadına yönelik şiddete karşı kurulan araştırma komisyonunda Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü' ne aktif rol verilirken, kadın örgütlerine yine yer verilmemiştir. Değerli Basın Emekçileri, Sevgili Kadınlar, Tüm bu yaşananları buradan uzun uzun yeniden ifade etmemizin nedeni, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak bu sorunların kaynağını bilmesi ve çözüm üretmesi gereken Sayın Derya Yanık'ın artan şiddetin nedenlerini kendisinin de merak ettiğini ifade ettiği talihsiz açıklama olmuştur. Kadınlar her gün  evde, işte, okulda, sokakta erkek-devlet şiddetine maruz kalmakta ya da şiddet tehdidi altında yaşamlarını sürdürürken, siyasal iktidar kadına yönelik şiddeti önlemek ve kadın kazanımlarını geliştirmek yerine, kadın düşmanı politikaların sürdürücüsü olmaya devam etmektedir. Atandığı günden bu yana sürekli olarak kadınların gerçek sorunlarından ne kadar uzak ve kadın bilincinden ne kadar yoksun olduğunu gösteren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, TBMM Kadına  Yönelik Şiddetin  Sebeplerinin  Belirlenmesi Araştırma  Komisyonu'nda yaptığı  sunumda;   pandemi    döneminde,  kadına yönelik   şiddet   olaylarındaki artışın ‘tolere   edilebilir’ düzeyde,  yani  ‘hoşgörülebilir’ olduğunu belirtmiştir. Bakan Derya Yanık bu sözleriyle iktidarın kadına yaklaşımını da bir kez daha ortaya koymuştur. Ataerkil kapitalist sistemin yarattığı ayrımcılık ve eşitsizliğin pandemi boyunca boyutlanarak artması sayın bakan için sıradan bir mesele olarak görülmektedir. Ev içinde ve kamusal alanda katlanarak artan fiziksel, cinsel, psikolojik, dinsel ve ekonomik şiddet, bakan Derya Yanık tarafından münferit olarak kabul görmektedir. Sayın Bakana buradan  sesleniyoruz:   Kadına   yönelik   şiddeti   münferit   ve   meşru   gören anlayışınıza ve kadın düşmanı politikalara biz kadınların tahammülü kalmadı!

 Kadına yönelik şiddet tolere edilemez. Bizim bir kişi daha eksilmeye tahammülüz yok! Yaptığınız açıklamaları savunmak yerine,   kadınlardan özür dilemeli ve derhal istifa etmelisiniz! Yine kamuoyunun yakından hatırladığı üzere, Bakan Derya Yanık' ın 23 Nisan' da makamında ağırladığı 10 yaşındaki çocuğa 'Ramazan dolayısıyla' bir şey ikram etmediğini söylemesi ve çocuğun koruma evinde kaldığını dile getirmesini nutkumuz tutularak izlemiştik. Toplum nazarında Bakan Yanık'ın 10 yaşındaki bir çocuğa dahi oruç tutmakla mükellefmiş gibi muamele yapması ve koruma evinde kaldığını ısrarla belirtmesi, kendi inancına göre çocuğu yönlendirmesini kabul edilemez bulduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Bizler bu anlayışı, Ensar Vakfı' nda yaşanan çocuk istismarında " bir kereden bir şey olmaz" diyenlerden hatırlıyoruz. Bu politikaların ve saldırıların yarattığı sonuç, daha çok çocuğun istismar edilmesine, daha fazla kadının şiddete uğramasına ve öldürülmesine sebep olmaktadır. Biz kadınlar pandemi boyunca ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılırken, daha fazla yoksullaşıp, işsizleşip, güvencesiz- kayıt dışı çalışma koşullarında sömürülürken, istihdamdan kopup hane içi tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda kalırken, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamaya zorlanırken, çözüm üretmek yerine kadına yönelik şiddeti ve istismarı meşru gören bu anlayışı, ürettiği politikaları ve uygulamalarını kabul etmiyoruz.

KESK'li Kadınlar olarak yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz; Kadına yönelik şiddet politiktir".Çözümü için kadınlarla birlikte etkin politikalar üretilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamın her alanında sağlanması gereklidir. İstanbul sözleşmesinin fesih kararından derhal vazgeçilmeli ve sözleşme tüm maddeleriyle birlikte etkin olarak uygulanmalıdır. Kadını birey olarak görmeyip aile odaklı politika üreten bakanlık kapatılmalı, kadınlarla beraber politika üretecek ‘Kadın ve Eşitlik Bakanlığı'’ kurulmalıdır.

Bizler, ataerkil kapitalizmin yarattığı ayrımcılık ve eşitsizlik son bulana dek mücadelemizi sürdürme kararlılığımızdan vazgeçmeyeceğiz. Cinsiyetçi, tekçi, heteroseksist, gerici ve militarist politikalara karşı, kadın dayanışmasından aldığımız güçle haklarımızı ve hayatlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Eşit ve özgür bir yaşamı örgütlü mücadelemizle biz kadınlar inşa edeceğiz.”

ETİKETLER : Bartın Bartın Eğitim – Sen Kadın Meclisi
Diğer YAŞAM haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›