“İtibarımı Bartın halkı sayesinde kazandım”

“Ahmet Oktay’la Enine Boyuna” programının canlı yayın konuğu Bartın Belediye Başkan Adayı Muhammet Rıza Yalçınkaya olmuştu. Yalçınkaya, “Şahsıma bu Bartın halkı 8,5 yıl belediye başkanlığı yapma görevini vererek, 3 dönem 11 yıl milletvekilliği yapma görevini vererek bu onurlu ve gururlu görevleri bana yaptırdı. Dolayısıyla onların sayesinde, Bartın halkının sayesinde itibar kazandım. Ben bu itibarımı Bartın halkı sayesinde kazandım. Onlara ne kadar hizmet etsem, onlara ne kadar teşekkür etsem, onlar için gece gündüz demeden alın teri döksem sırtımdan ter akıtsam ben onların bana karşı olan, kadirşinas halkımın bana göstermiş olduğu bu destek ve katkının hakkını ödeyemem. Dolayısıyla bir vefa borcum var, vefa borcumu ödemek için tekrar bir yola koyuluyorum. Allah çıktığımız bu yolda bizleri mahcup etmez, inşallah görev nasip olur. Biz de Bartın’ımıza hizmet etmenin mutluluğunu yaşarız.” dedi.
Bu haber 2024-03-12 10:03:21 eklenmiş ve 569 kez görüntülenmiştir.

Kübra Nur AK

 

 

Bartın Pusula Gazetesi, Bartın Halk Gazetesi, Bartın Manşet Gazetesi ile Bartın’ın ilk resmi internet haber sitesinden biri olan bartınhalkgazetesi.com.tr ile şehrin medya gücü EYBEY Medya’da Gazeteci Mustafa Ahmet Oktay’ın canlı yayın konuğu Bartın Belediye Başkan Adayı Muhammet Rıza Yalçınkaya olmuştu.

 

 

Yaklaşık 1 buçuk saat süren programda Yalçınkaya, Oktay’ın sorularını yanıtladı.

 

 

“Hem de bir Bartın’ın Rıza’sı var”

 

 

“Bu slogan oradan mı çıktı? Bartın’ın Rıza’sı var. Bu fikir kimden çıktı?” sorusu üzerine Yalçınkaya, “Baba oğul birlikte düşündük küçük oğlumla. Böyle bir sloganı çıkardık. Belediye Başkan adayı olmanızı, onun bir kabulü var. Hem de bir Bartın’ın Rıza’sı var. Yani her zaman yanı başında olan, her zaman iyi gününde kötü gününde, halkının sorunlarını sahip çıkan, halkının gerçek anlamda ihtiyacı olduğunda bir siyasetçi olarak yanında varlığını hissettiği bir rızası var.” diye konuştu.

 

 

“Son söz halkın”

 

 

Bunun üzerine programın yapımcısı Oktay, “O zaman şöyle diyor Bartın halkı, gel Rıza otur, beş yıl boyunca burayı düzelt, iyi hizmetlerini yap, jübileni yap mı diyor?” diye sordu. Yalçınkaya da şu yanıtı verdi:

 

 

“Yani şöyle tabii bu jübile meselesinde bir şey diyemeyeceğim. Çünkü siyasetçiler bazen konuşurken sözlerine dikkat edecek. Dolayısıyla 31 Mart'ta halk gereken cevabı sandığa gittiğinde atacağı oy ile verecek. Yani son söz halkın. Eğer halk Rıza’sına sahip çıkıyorsa ve Rıza’sına güveniyorsa 31 Mart'ta yoluna devam et, bize hizmet et diyecek. Yok, istemiyoruz seni biz başka adaylarla devam etmek istiyoruz derse de ona da saygı duyacağız. Çünkü sonucunda halk en son sözü söylüyor ve halk sandıkta gerekli cevabı herkese veriyor. Birilerinin demesiyle olmuyor bu işler. Halk diyecek o zaman bizde halkın söylediği o cevaba karşı boynumuz kıldan ince.”

 

 

“22 mahalleye giderek hepsine minnet ve şükranlarımı sunarım”

 

 

Oktay’ın “1 Nisan'da yapacağınız ilk iş ne olur?” sorusu üzerine Yalçınkaya, şöyle konuştu:

 

 

“Yani 1 Nisan itibariyle önce bir Bartın’a çıkarım bütün Bartın’a bir teşekkür ederim. Gerçekten bana sahip çıktıkları için, bana tekrar bu Bartın’a hizmet etmenin mutluluğunu yaşattıkları için. Önce bütün 22 mahalleye giderek hepsine minnet ve şükranlarımı sunarım.  Sonra, gelirim Bartın Belediyesi'nde mazbatamızı aldıktan sonra belediye meclis üyesi arkadaşlarımızla beraber Bartın’ı nasıl hizmet yapacağız? Ve Bartın’a hizmet yapmak içinde bir eylem planımızın ne olması lazım? Dolayısıyla Bartın'ın sorunlarını biz sıralarız, o sorunların çözümü konusunda da bir eylem planımızı yaparız ve sırasıyla startı verebilecek çalışmalarımıza hemen başlarız.

 

 

“Herkese eşit ve adil hizmeti getirecek bir belediyecilik…”

 

 

Ama bunlardan bir tanesi bence Bartın Belediyesi'nin, bundan sonra halkın beklediği kamu ve hak yararına çalışan bir belediyecilik anlayışının hemen ortaya konması gerekir. Yani ilk etapta Bartın Belediyesi artık tüm Bartın halkı tarafından kamu ve halk yararına çalışan bir belediye yönetimiyle tanıştığını kabul etmesi lazım. Sonucunda aynı şekilde bir ve Bartın Belediyesi olarak herkese eşit ve adil belediyecilik hizmetini getirdiğimizi görmesi lazım. Yani kimseyi ayrıştırmadan, kimseyi ötekileştirmeden, ocusun bucusun, bendensin, değilsin, anlamında insanları ayrıştırmadan, ötekileştirmeden herkese eşit ve adil hizmeti getirecek bir belediyecilik yönetimiyle tanıştırmamız lazım. Bunu yapabilmem için de ilk etapta bütün belediye çalışanlarını, memurundan işçisine kadar, kapalı spor salonu alacaksa kapalı spor salonu, stadyum alacaksa stadyum. Hepsini, hepsini oraya toplayıp… Arkadaşlar bak bu halk bize oy verdi. Bize güvendi, bize inandı. Dolayısıyla Bartın halkının verdiği oyları ben ve belediye meclis üyesi arkadaşlarım kendimize helal ettirmek istiyoruz.

 

 

“Bize güvenin, bize inanın”

 

 

Dolayısıyla sizlerden ricamız bizimle birlikte doğru, dürüst, ilkeli bir Bartın Belediyesi çalışmasını ortaya koyabilmemiz için yardımcı olmanız. Sizlerden rica ediyorum. Bütün çalışanlar olarak, bütün personelime bunu söyleyeceğim ilk işim bu olacak. Bize güvenin, bize inanın. Yani biz sizinle birlikte bu Bartın’ın hak ettiği hizmetleri yerine getirebileceğimize yürekten inanıyoruz. Dolayısıyla size ihtiyacımız var diyeceğiz. Ve o memurunda işçisine kadar tüm arkadaşlarla beraber temiz bir sayfa açacağız. Bartın’da temiz bir sayfada yapacağımız tüm hizmetlerde o arkadaşlarımızın imzaları olacak. Onların katkıları olacak, onların destekleri olacak. Ve 5 yıl içerisinde Bartın Belediyesi'nin kurumsal kimliğinin kazandığını da hem onlar farkına varacak. Yani Bartın Belediyesi bir kurumsal kimliğini kazanacak. Hem o çalışanlar farkına varacak. Hem Bartın halkı farkına varacak. Dolayısıyla o personel de artık Bartın halkına hizmet etme aşkı içerisinde daha çok çalışacak, daha çok koşturacak. Gerçekten onlar da böyle tehditle, şantajla korkutmayla bir belediyeciliğin olmadığını görecekler.”

 

 

“Halkın yanında olan bir sosyal belediyeciliği ortaya koymuş olacağız”

 

 

“Halka birebir dokunacak projeleriniz var. Özellikle ekmekle ilgili de çok mesaj geliyor. Bunlardan da bahsedelim isterseniz.” sorusu ile ilgili de Yalçınkaya, şu ifadeleri kullandı:

 

 

“Halk ekmek gerçekten önemli. Büyükşehirler bunu yapıyor. Büyükşehirler bunu başarıyor, Ankara yapıyor, İstanbul yapıyor. Değişik birçok ilde sosyal demokrat belediyecilik anlayışında olan Cumhuriyet Halk Partili belediyeler bunu çok kolay yapıyor. Çünkü halka dokunmak istiyor o sosyal demokrat belediyecilik. Ben o anlamda Bartın’da da bunun bir ilk örneğini gerçekleştirmek istiyorum. Şimdi ekmeğin fiyatı 10 lira oldu. Ramazan ayında bir pide 230 gramlık 20 lira yarım kiloluk da 30 lira oldu. Dolayısıyla kalabalık nüfusa sahip aileler bazıları 8-9 nüfus günde 10 tane ekmek alıyor. 10 liradan 100 lira. Ama Bartın belediyesinin kuracağı bir halk ekmek. Bence 5 liraya maliyetini o ekmeğe verdiğinde veya 6 liraya verdiğinde yarı yarıya o vatandaşın ertesi günkü ekmek alacağı para cebinde kalacak. Böylelikle bu ekonomik sıkıntıların çok yaşandığı bir dönemde halkın yanında olan bir sosyal belediyeciliği ortaya koymuş olacağız.

 

 

“İşte belediyecilik budur yani”

 

 

Mesela orada dedik ki kuracağımız Bartın Belediyesi bünyesindeki Bartın belediye mutfağından ilköğretimde ve ortaöğretimde okuyan çocuklarımıza bir öğün ücretsiz yemek yapıp vereceğiz dedik. Çok bence, çok tuttu. Yani bir öğün yemek. 5 bin tane ilköğretim ve ortaöğretimde okuyan çocuğumuz olsun. 5 bin tane Bartın Belediye sınırları içinde. 5 bin tane ilköğretim ortaöğretimde. Yani bir yemeğin maliyeti 30 lira dileyim. 5 bin öğrenciye verdik 150 bin lira. 10 günde 1,5, 7 günde 3 milyon. 8 ay dersek 24 milyon lira. Yani Bartın Belediyesi sosyal belediyecilik anlamında o 5 bin öğrenciye bir öğün yemeği ücretsiz verecek ve bunun karşılığında da 24 milyon lira harcayacak. Peki, bu 24 milyon lira çok mu para? Yok.  1 milyar 1,5 milyar, 1 milyar 5 yüz milyon liralık bir bütçenin içerisinden 24 milyon lirayı, 5 bin çocuğumuza ücretsiz yemek vermekle biz aslında çocuklarımızın da sağlıklı beslenmesi, dengeli beslenmesiyle yardımcı olacağız. Çoğu ailenin ekonomik durumu iyi olmadığı için çocuklarına harçlık veremiyor. Çocuğuna git oğlum şununla al, karnını doyur diyemiyor. Bir kantinde tost olmuş 50 lira. Dolayısıyla bu aileler çocuklarına para veremedikleri için bu çocuklar yarı aç yarı tok evine gidiyor. Biri yer biri bakar misali yemek yiyemeden evine dönen çocuklar var. Bakın size bir şey söyleyeyim. Yani geçenlerde bir okulu ziyarete gittim. Okul müdürü dedi ki sizin projenizin içerisinden dedi en çok tuttuğum dedi bu bir öğün yemek meselesi dedi. Ücretsiz verdiğiniz yemek meselesi dedi. Gerçekten sizi tebrik ediyorum. Önce kafamda soru işareti vardı dedi. Yani bu bütçeyi nereden bulacak? Diye dedi. Ama siz dedi söylediniz. Yani 1 milyar 500 milyonluk bütçe çok kolay yapılır. Hesabını da yaptık. Böyle böyle dedim işte. 25 milyon diyelim en fazla diyelim sevgili hocam dedim. Dedi ki vallahi dedi en doğru şeyi yapıyorsun. Çocuklar dedi kadınlarını doyurmak için dedi. En ucuz ne var? Gidiyor kimyasal, kimyasal içinde olanı alıyor dedi. Onunla karnını doyuruyor. Ben her çocuğun elinde bunu görüyorum dedi. Aslında dedi bu çocuklar sağlıklı beslenemedikleri için dedi. Gelişimlerini tamamlayamıyor dedi. Hastalık sahibi oluyorlar dedi. Bravo size dedi. Şimdi bakın biz 5 bin öğrencimize bu yemeği verirsek. 5 bin öğrencimizin sağlıklı ve dengeli beslenmesinin önünü açacağız. Aynı zamanda da onların da ailelerine hayır duasını alacağız. İşte belediyecilik budur yani.”

 

 

“Bunu inşallah başaracağız”

 

 

“Aslında çok proje var ama ben Bartın Irmağı ile ilgili olan projenizi. Burayla ilgili nasıl bir çalışma olacak?” sorusunun yöneltilmesi üzerine de Yalçınkaya, şu ifadeleri kullandı:

 

 

“Ya bilemiyorum. Tabii bir proje yapılıyor Bartın Irmağı ile ilgili ama bu proje herhalde ırmak kenarı yani Gashane Parkı ile Orduyeri Köprüsünden biraz daha ilerisine kadar Kanlıırmak kenarının bir kısmına hitap eden belki 1 kilometrelik belki 800 kilometrelik bir hat olarak 2 metrelik bir cam duvarla sel taşkınını önleyecek bir proje olarak yapılıyor. E tabii bu uygulama gerçekten sel taşkınlarına karşı başarılı bir sonuç verir mi vermez mi bilemem. Ama benim gördüğüm, 1998 selinde yaşanan sel felaketi gerçekten çok büyük bir felaketti. Deniz seviyesinde 12 metre yükselmişti. Bunun göstergesi de nerededir? Kavaklı'dan Orduyeri’ne giderken köprünün başındaki trafoda 21 Mayıs 1998 sel izi olarak gösterilen yer suyun deniz seviyesinden 12 metre yükseldiğinin göstergesidir o çizgiler. Dolayısıyla kentin yüzde 80’i sular altında kalmış ve 2 bin 800’e yakın iş yerini sular altında kalmıştır. Şimdi o 2 metrelik yapılan o cam barikat yani böyle deniz seviyesinde 12 metre yükselecek bir sel taşkınını önleyebilecek mi? Mümkün değil. Sonucunda tabii devlet olarak böyle bir karar almışlar. Böyle bir kararı yapıyorlar. Bu karar sadece 800 metrelik veya bir kilometrelik bir alan içerisinde olacakmış diyorlar. Onu da net olarak bilmiyorum. Ama Bartın ırmağının gerçekten bir cazibe merkezi olması için kemerköprüden hatta Çağlayan'a kadar olan o ırmak kenarlarının yeniden düzenlenerek, yeniden ekolojik doğal sistemi bozmadan çevre düzenlemesi yapılarak, Bartın'ın bir cazibe merkezi olacak şekilde şehre kazandırılması lazım. Bu şehre kazandırılacak proje bence Bartın'a hem turizm anlamında bir ekonomik anlamda katkı sağlayacak. Hem de Bartın halkının istifadesine sunulacak. Dolayısıyla aynı sunumu inşallah Bartın Belediyesi olarak göreve geldiğimizde biz de Yılmaz hocamın tecrübeleriyle birlikte onu da danışman olarak yanımıza alarak bu tabii danışan olarak onu da yanımızda alarak bu konuda da uzman insanları da yanımıza alarak Bartın ırmağının en azından bizim için, Bartın için, Bartın'da yaşayanlar için bir yaşam alanı olarak yeniden Bartın’ın istifadesine sunulmasını büyük bir önceliğiniz olarak görüyoruz. Ve bunu inşallah başaracağız.”

 

 

“Biz bunları düşünmüşüz”

 

 

Yalçınkaya, trafik sorunu ile ilgili de şöyle konuştu:

 

 

“Yani gerçekten birileri elmayla armutu  karıştırıyor. Yani benim zamanımda 34 bin nüfus vardı. 24 bin seçmen vardı. Şimdi 75 bin nüfus, 60 bin seçmen var. Dolayısıyla şehir büyüyor. Şehir sadece imar planı yapılarak büyümez. Yani bir şeyi imar planı yapılarak falanca bölgede 4 kat, falanca bölgede 5 kat… Peki o binalar yapılırken o binaların içinde yaşayan kişilerin olacağı düşünülerek dolayısıyla bu binalarda yarın insanlar oturacak ve dolayısıyla bu şehrin nüfusu artacak anlamında bir çalışmanın trafik açısından da yapılması lazım. Şehrin imar planı yapılırken aynı zamanda şehrin ulaşım planının da yapılması lazım. Yani şehir izlenmesi lazım. Nerede trafik sıkışıyor? Nerede trafiğin akışında bir sıkıntı var? Neresinde köprünün darlığı nedeniyle geliş ve gidiş kullanıldığında, geliş ve gidiş kullanıldığında o trafik orada duruyor. Bunların hepsinin şimdiden insanlar tarafından, uzman insanlar tarafından ve incelenerek bu işin içerisine Bartın Emniyet Müdürlüğü'nün trafik müdürlüğü de katılarak o uzman insanlarla beraber ortak bir çözümün bulunup hayata geçirilmesi lazım. Yani benim zamanımdaki nüfusla şimdiki zamanın nüfusu farklı, benim zamanımdaki araç sayısıyla şimdiki araç sayısı çok farklı. Dolayısıyla biz bak o dönemde de o dönemde 2004 yılı veya 2005 yılı, bakın o dönem bile 1/5 binlik nazım imar planlarını yaparken bu kentin, biz dedik ki, bu kentin 2005 yılı Nazım İmar planı yapıyoruz. Daha uygulama planlarına geçmedik. Dedik ki Zonguldak, İstanbul, Ankara yolundan gelip de Bartın'ın içinden geçip Karabük'e giden, Safranbolu'ya giden, organize sanayi bölgesine giden, Abdipaşa’ya giden, Ulus'a giden o hatta giden araçların, şehir merkezine gelmeden yaptığımız terminalin o bölgesinde bir köprüyle karşı tarafa geçilerek hem o zaman üniversitede ağdacı kampüsün içindeydi. Öğrenciler de dolaşarak özel idarenin oradan Karaköy gitmesin. Oradan öğrenciler üniversite kampüsüne girsin. Oradan da direkt olarak, Karabük yolundan araçlar çıksın. Safranbolu'ya gidecek oradan gitsin. Şehir plancıları tarafından bize bir öneri getirildi bizde onu plana koyduk 2005 yılında. Sene 2024, 20 sene geçmiş hala orada burada ne var diye bakıp ta buna çözüm bulamamış insanlar Rıza Yalçınkaya neden yapmamış diye trolcülük yapmasınlar. Biz bunları düşünmüşüz.

 

 

Mesela aynı şekilde TOKİ ve Kaynarca istikametinden Orduyeri köprüsünde vatandaşın gelmeden şehir merkezine girmesi için demişiz ki Gölbucağı kavşağına karşı tarafa bir köprü yaparak bağlantı kuralım. Onu da biz plana işlemiştik.

 

 

“Halkın parasını halk için kullanacağız”

 

 

Yani kafa yormuştuk. Ama bizden sonra bu planlar şöyle bir açılıp da ya bu 5 binlik nazım planında ne var ne yok denilerek hani bu kentin trafik sorununu çözecek projelere kafa yorulsaydı 20 senedir bunların hepsi yapılırdı. Ha bunları nasıl çözeceğiz? Yani işte orada battı çıktı. Mesela özel idare kavşağında battı çıktı istiyorlar. Diyor ki bir öğretmen arkadaşım ben diyor Karaköy'den diyor. Eğer 8’i 10 geçeden sonra çıkarsam TOKİ’ye 35 dakikada gidiyorum diyor. Dolayısıyla acilen bir çözüm istiyor. Bir battı çıktıyla, mesela özel idare kavşağı halledilebilir. Bir battı çıktıyla Zonguldak yolundan gelen trafiğin biraz daha rahatlatmış olabiliriz. Ama işte dediğim gibi bunları yapacak bütçe var. 1 milyar 500 milyon. İki senelik bütçe. 500 yüz milyonu personel gideri olsun. 1 milyarla kaç tane battı çıktı yapılırdı. Kaç tane yaya köprüsü yapılırdı. Mesela ben Kaynarca'yla Yalıyı bağlayacak yaya köprüsünü bizim Bartın düzenlemesi içerisinde koydum yapacağım inşallah. Ama şimdi bazıları çıkıyor diyor ki ya bunları neyle yapacak? E kardeşim parayla yapacağız. Halkın parasını halk için kullanacağız. Ben yapacağıma inanıyorum. Devlet bana gönderiyor. Kendi öz gelir kaynaklarımla da bu parayı ben buluyorum. Dolayısıyla eğer parayı akıllıca kullanırsan, tasarruflu bir şekilde kullanırsan, israftan kaçınırsan, seçimi kazanmak için harcamazsan, eğer istediğin kadar bu parayla bu kentin bütün sorunlarını çözme iradesini ortaya koyabilirim.

 

 

“Acilen hafif raylı sisteme ihtiyaç var”

 

 

Mesela Yalıdaki eski terminali, terminal demeye bin şahit lazımdı. Dolayısıyla şehirlerarası bir terminalin ihtiyacı var. Ne yapmamız lazım? İşte bunu şehir dışına çıkarmamız lazım. Bunu da Zonguldak yolu üzeri, yarın gelişecek bölge olarak orayı düşünüyorum dedim. ve sonucunda bir vizyon projeydi. Sağ olsun o dönemin Valisinden rica ettik. Sağ olsun Özel İdare Yardımcı oldu. Hep birlikte bir projeyi tamamladık ve Bartın’a bunu kazandırdık. Bütün tepkilere rağmen herkes kızdı bana biz oraya nasıl gideceğiz dedi. Perişan oluyoruz dedi. Ama sonucunda o terminali oraya koyduk. Sonra peşinden ne yaptık? Dedik ki bu şehrin gelişmesi için o Zonguldak, İstanbul, Ankara yolunda tarım alanlarından bir sağdan 80 metre soldan 80 metreyi belirleyelim ve buraya da ticari konut alanları yapalım dedik. Ve sonucunda şehir oraya doğru genişlesin dedim. Bakın o gün Tarım Bakanlığı'yla görüşerek, Tarım Bakanlığı'yla görüşerek o tarım arazilerini 80’er metre tarım arazisinden çıkarak şehrin gelişimini yaptık. Ve o ticari alanlarda bugün büyükşehirlerde nasıl görüyorsak, şimdi büyük mağazalar, mobilya mağazaları, araba oto galerileri ve işte ticari şirketlerin büyük binalarını görmeye başladık. O bizim işte 2 binli yıllarda gördüğümüz bir vizyondu. O şehrin genişlemesinin önünü açacaktı. Bakın oraya üniversite geldi. Şimdi Devlet Hastanesi geldi. Şimdi o hatta 3 bin kişilik bir yurt yapıldı. O hatta toptancılar sitesi var. Demek ki şehir o tarafa doğru gelişiyor ve üniversiteye kadar giden bu hatta bence acilen hafif raylı sisteme ihtiyaç var. Bunu da yapmak zorundayız. İşte vizyon projeler bunlar.”

 

 

“Halk ve kamu yararına çalışan bir belediyecilik yapmak istiyoruz”

 

 

Yalçınkaya, son olarak ise şöyle konuştu:

 

 

İnşallah 31 Mart'tan sonra Bartın Belediyesi'nde görev yapmak bize nasip olduğunda ben Bartın halkının bize inanması, bize gerçekten inanarak destek ve katkı vermesini istiyorum. Biz sandıktan çıktığımız andan itibaren ortak akıl kullanarak bütün insanlarımızın istek ve önerileri doğrultusunda bir belediyecilik yapmak istiyoruz. Herkesi kucaklayarak, kimseyi ötekileştirmeden ayrıştırmadan ama halk ve kamu yararına çalışan bir belediyecilik yapmak istiyoruz. O nedenle ben bütün halkımdan şunu rica ediyorum. Bütün vatandaşlarımdan herkesten rica ediyorum. Siyaseti bir kenara bırakalım. Siyaset belki ülkenin Cumhurbaşkanını belirliyor. Belki ülkenin hükümetini belirliyor. Belki milletvekillerini belirliyor. Ama o seçim geride kaldı. Şimdi  bu seçim Bartın'ı kim daha iyi yönetebilecek? Bartın'ı kim daha iyi hak ettiği yere getirebilecek. Kim daha iyi Bartın’ı yaşanabilir kent haline sokacak. Kim daha iyi Bartın halkının beklediği o güzellikleri ortaya koyabilecek. Bence  o nedenle halkımızın sandığa giderken elini vicdanına koyarak iyi bir şekilde değerlendirerek sağduyulu bir şekilde siyaset üstü davranarak siyaset üstü davranarak kendisine bu hizmetleri getirebilecek kişinin bilgisiyle, birikimiyle ve tecrübesiyle Bartın'a çok şey kazandıracağını düşünerek bir oyunu sağduyu içerisinde atmasını rica ediyorum.

 

 

“Bize duyulan sevgiyi arttıracağız”

 

 

Bilgi çok önemli. Birikim çok önemli. Tecrübe çok önemli. Bir de gerçekten hizmeti halk için yaparsan, halkın hayır duası için yaparsan bence o da çok önemli. Ben siyasete başladığım günden bugüne kadar her zaman bana verilen oyları kendime helal ettirmek için gece gündüz demeden çalışan ve Bartın halkının iyi gününde de kötü gününde de yanında olan ve onun derdiyle dertlenen onun sorununu kendi sorunum olarak kabul eden ve çözünceye kadar uyumayan bir siyasetçiyim. İnşallah 31 Mart 2024’ten sonra da Bartın halkı zaten 20 yıllık siyasi hayatımı bu şekilde değerlendirerek bize görev verecek. İnşallah bize o görevi verdiğinde de bizde eski günlerde olduğu gibi o güvenimizi daha da arttıracağız. Bize duyulan sevgiyi arttıracağız. Ve bize bak bize ve şahsıma aslında şahsıma bu Bartın halkı 8,5 yıl belediye başkanlığı yapma görevini vererek, 3 dönem 11 yıl milletvekilliği yapma görevini vererek bu onurlu ve gururlu görevleri bana yaptırdı. Dolayısıyla onların sayesinde Bartın halkının sayesinde itibar kazandım. Ben bu itibarımı Bartın halkı sayesinde kazandım. Onlara ne kadar hizmet etsem, onlara ne kadar teşekkür etsem, onlar için gece gündüz demeden alın teri döksem sırtımdan ter akıtsam ben onların bana karşı olan, kadirşinas halkımın bana göstermiş olduğu bu destek ve katkının hakkını ödeyemem. Dolayısıyla bir vefa borcum var vefa borcumu ödemek için tekrar bir yola koyuluyorum. Allah çıktığımız bu yolda bizleri mahcup etmez inşallah görev nasip olur. Biz de Bartın’ımıza hizmet etmenin mutluluğunu yaşarız.”

 

ETİKETLER : Bartın Belediye Başkan Adayı Muhammet Rıza Yalçınkaya
Diğer YAŞAM haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›