Toplum ve Spor


Bu makale 2020-11-05 09:36:54 eklenmiş ve 312 kez görüntülenmiştir.
ZEKAİ PEKERBAŞ

 

MERHABA sevgili okurlar, bugün sizlerle toplum ve spor üzerine sohbet etmek istiyorum .

 

Temel yapısı hücre olan, dokular, organlar ve vücut sistemlerinden oluşan insan yaşamın merkezinde bulunmakta. Düşünmek, ifade etmek, düşünceleri gerçekleştirmek adına uğraşmak, insanı diğer canlılardan ayıran en belirgin özelliktir .

Sosyal bir varlık olan insanın doğumdan ölüme kadar oyun oynama, eğlenme ve rekabet etme

duyguları içgüdüsel ihtiyaçlardır.

Tarihsel gelişime baktığımızda şu değerlendirmeyi  yapabiliriz. Beslenme , korunma , barınma gibi ihtiyaçların yanı sıra  öğrenme isteği insanoğlunun karşısına sürekli  çıkmakta . İlk insanların doğa ile olan mücadelesinde gerçekleştirdiği eylemleri, fiziki gücün farkına varılması  ve öğrenilmesi olarak tanımlayabiliriz. 

Örneğin; Avcı-Toplayıcı toplumlarda bedenin yanı sıra el ve kolların kullanılması, su ile olan mücadelede yüzmenin öğrenilmesi, koşma, atma-tutma, zıplama gibi eylemler SPOR dediğimiz kavramın temelini oluşturmaktadır. Sporu insanlığın ilk dönemlerinde temeli atılan faaliyetler

olarak görebiliriz. Ancak, sürekli hareket etme özelliği taşıyan insanın  fiziksel özellikleri ve becerileri, sadece oyun ve spor amacıyla kullanılmamıştır . Tarihteki ilk sporlar araçlı veya araçsız, savunma ve saldırı amacı taşımaktadır. Binlerce yıllık insanlık tarihinde bu gücün ; avcılıkta , askeri alanlarda ,tarımda, üretimde ,ekonomi ve sanayide kullanıldığını görmekteyiz. Bunların değerlendirmesini  tarih ve toplum  bilimcilere bırakıp sohbetimize devam  edelim.

Sporu oluşturan diğer unsuru oyun oynama  isteği olarak belirteyim. Bireyin ve toplumların en temel  isteklerinden birisinin oyun oynama olgusu olduğu söylenebilir. İhtiyacımız olan oyunu, etkileşim sağlayan bir işlev olarak da görebiliriz.

Spor, belirlenmiş kurallara göre bireysel ve takım olarak yapılan, rekabete dayalı yarışma ve

eğlence içeren, mükemmelliğe ulaşmak için yapılan fiziksel ve zihinsel faaliyetlerdir. Hepimizin

bildiği gibi dallara (branş) ayrılmış, kurallar koyularak evrensel hale gelmiş ve geniş kitlelere

ulaşarak ilgi odağımız olmuştur. Bu basit açıklamaların gelecek yazılarımda değineceğim konulara katkı sağlayacağını, bizlere rehber olacağını düşünüyorum.

 

 Futbola ait tarihsel sürece  göz atalım.

Hepimizin bildiği gibi futbolun anavatanı İngiltere .Ancak futbolun günümüzdeki boyutlarını değerlendirmeden önce , oyunu ortaya çıkaran etkenlerden bir tanesi olan toplum yapısına bakalım. Avcı-Toplayıcı toplumlar göçer, yarı göçer halde yalın bir yaşam sürmekteydi. Hayvanları evcilleştiren,  bitki yetiştirmeyi öğrenen insanoğlu bu sayede Tarım Toplumuna, diğer deyişle yerleşik düzene geçti .Yerleşim alanlarının, kasaba ve site devletlerin, krallıkların temelleri atıldı. Sosyal yapıların oluşması ve etkileşim nedeniyle, konumuz olan oyun ve eğlence isteklerinin kitlesel hale geldiğini görmekteyiz.

 

Antik Yunan’da, Roma ve Çin medeniyetlerinde ayakla oynanan top oyunları olduğu söylenir. Türklerin deri kılıflardan yapılmış toplarla kızlı ,erkekli ‘’Tepük’’ adlı oyunu oynadığından söz edilir. Ancak FİFA (Uluslararası Futbol Federasyonu) M.Ö 300-200 yıllarında Çin’de kalabalıkların kuralsız olarak oynadığı  ‘’Cuju ‘’ adlı oyunu futbola benzeyen ilk oyun olarak kabul etmiştir.  Cuju, halkın yanısıra askerlerin eğitiminin bir parçası olarak oynanmıştır. Japonya’da cujuya benzer ‘’Kemari’’ adlı oyunu görüyoruz . Bu oyunların tamamı  küre şeklinde,  futbol topuna benzer nesneye ayakla vurularak kuralsızca oynanmıştır.

İngiltere’de ise komşu kasaba ve köyler arası arasında  ‘’Güruh Futbolu’’ adı verilen oyunu görmekteyiz. Kural ve oyuncu sınırlaması olmadan yüzlerce kişi mücadele edebilmekteydi.

Amaç rakip takımın köyünde veya kasabasında belirlenen bölgeye topu gönderebilmekti. İngiltere’de 12.YY da kuralsızca oynanan bu oyun, halk ve soylularca beğenilmiş, Britanya adalarına yayılmıştır. Yarattığı karmaşa nedeniyle krallar tarafından yasaklanarak , 300 yıl gibi uzun bir süre engellenmiştir.

Tarım toplumunda sporun az örgütlü olduğunu görmekteyiz. Kültürel yapılara, koşullara ve

insan gücüne bağlı gösteriler ilgi görmekteydi. Eski Roma’da savaş arabası yarışları, antik

olimpiyatlarda atletizm adına yarışanlar ,disk ve cirit atmanın yanı sıra güreş ve boks ilgiyle

izlenirdi. 18.YY da başlayan Sanayi Devrimi ile birlikte spor daha örgütlü hale getirildi.

Futbolda bunlardan payını aldı.

Bizleri günümüze getiren buluşların temeli Tarım Toplumu döneminde atılıyor. Yazı, para, tekerlek ,pusula , matbaa ve buhar gücünü örnek verebiliriz. Diğer yandan sermaye birikimi, teknolojik gelişmelerin yanı sıra toplumdaki sosyal, politik ve kültürel değişim isteği insanoğlunu Sanayi Devrimine götürmekte. Kuralsız oyun olarak ortaya çıkan futbolun yaşanan

değişimlerden etkilenmesi kaçınılmaz oldu. Sanayi ilişkilerinin başlamasıyla birlikte futbol kulüplerinin kurulması, kuralların koyulması ve düzenlemeler ortaya çıkıyor. Bu oluşumları ve nedenlerini araştırmanın günümüz futbolu adına katkı sağlayacağına inanıyorum.

Değerli okurlar,

Günümüzde yaşananları ,ilgilendiğimiz spor dallarını iletişim araçları sayesinde kolaylıkla izliyoruz. Günlük hayatımızda modern dünyanın imkanlarından faydalanmaktayız. Buralara

 nasıl geldik , etkenler nelerdi ? Bunları kendimce değerlendirmek ve iletmek istedim.

Sohbetimize kaldığımız yerden devam etmek üzere şimdilik hoşça kalın.

 

 

 

                                    

 

 

 

 

Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›