Bakan Tunç: “İddialı bir hedefimiz var”

“Uluslararası Temyiz Mahkemelerinde Mükemmeliyet İlkeleri ile Karşılaştırmalı Hukuk Açısından Yargıtay’ın Hukukî Çerçevesi Sempozyumu”nda konuşma gerçekleştiren Bartınlı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını dünyada ‘Türkiye Yüzyılı’ yapmak gibi iddialı bir hedefimiz var. Bu hedef için çok çalışacağız, Adalet alanında gerçekleştireceğimiz çalışmalarla, Türkiye Yüzyıl’ını aynı zamanda Adaletin Yüzyılı, haklının Yüzyılı yapma yolunda büyük gayret göstereceğiz” dedi.
Bu haber 2023-06-19 16:02:57 eklenmiş ve 327 kez görüntülenmiştir.

 

Nilay Meryem ÇÖMLEK

 

 

Bartın’da 16 yıl milletvekilliği yaptıktan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yeni Kabine’ye Adalet Bakanı olarak atanan Yılmaz Tunç, “Uluslararası Temyiz Mahkemelerinde Mükemmeliyet İlkeleri ile Karşılaştırmalı Hukuk Açısından Yargıtay’ın Hukukî Çerçevesi Sempozyumu”nda konuşma gerçekleştirdi.

 

 

Cumhuriyetin ikinci yüzyılının, dünyada “Türkiye Yüzyılı olması” hedefi için çok çalışacaklarını ifade eden Tunç, tüm alanlarla birlikte adalet alanında da Türkiye Yüzyılı’nı adaletin, haklının yüzyılı yapma yolunda büyük gayret göstereceklerini vurguladı.

 

 

Adaletin, mülkün ve meşruiyetin temeli, hukuk devletinin esası olduğunu belirten Bakan Tunç, tüm beşeri faaliyetleri kuşatan adaletin, devletlerin varlık sebebi, devleti ayakta tutan ana sütunlar arasında yer aldığına işaret etti.

 

 

Temel hak ve özgürlüklerin en temel koruma mekanizması olan yargı erkinin, bağımsız ve tarafsız olmasının, tüm vatandaşlara ve uluslararası kamuoyuna hukuk güvencesi sunmasının, her türlü güç odağından bağımsız, tüm süreçlerin demokratik usullerle işlemesinin, vatandaşların ihtiyaçlarına hızlı ve adil bir şekilde cevap verebilen bir yapıda olmasının hukuk devleti için esas teşkil ettiğini aktaran Tunç, millet adına adaleti sağlamakla görevli olan yargı teşkilatının her bir ferdinin maddi gerçeğin peşinde çileli ve kutsal bir yürüyüş yaptığını kaydetti.

 

 

Türkiye’de son 21 yılda, temel hak ve özgürlükleri güçlendiren, hukuk devleti ilkesini tahkim eden anayasal ve yasal “sessiz devrim” denilebilecek önemli reformlara sahne olunduğunu söyleyen Bakan Tunç, son yıllarda eskiyen temel kanunların tamamının yenilenerek, çağın ihtiyaçlarına göre uyarlandığını anlattı.

 

 

Adliye teşkilatının fiziki kapasitesinin, teknik alt yapısının güçlendirildiğini bildiren Tunç, bilişim teknolojilerini yargının hizmetine sunulduğunu belirtti. Bakan Tunç, ceza ve hukuk alanında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin devreye alındığını, yargının insan kaynağını iki katından fazla artırarak bu alandaki kapasiteyi de güçlendirdiklerini ifade etti.

 

 

İyileştirmelere rağmen çeşitli sebeplerle artan iş yükü nedeniyle uzun yargılamaların önüne geçebilmek, adil ve etkin işleyen bir yargı sistemi için de gerek yasal gerekse uygulamaya dönük tedbirler almaya devam edilmesi gerektiğinin altını çizen Tunç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

 

 

“Büyük gayret göstereceğiz”

 

 

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını dünyada ‘Türkiye Yüzyılı’ yapmak gibi iddialı bir hedefimiz var. Bu hedef için çok çalışacağız, Adalet alanında gerçekleştireceğimiz çalışmalarla, Türkiye Yüzyıl’ını aynı zamanda Adaletin Yüzyılı, Haklının Yüzyılı yapma yolunda büyük gayret göstereceğiz.

 

 

Öncelikle bu kıymetli sempozyumun hayata geçirilmesinde emek ve katkısı olan herkese ve tüm kurumlarımıza huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum. Bu çerçevede Avrupa Konseyi'ne, Avrupa Birliği'ne ve Yargıtay’a, emeği geçen tüm taraflara teşekkürlerimi ifade ediyorum. Sempozyumun yararlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum. Belirlenen gayelere ulaşmak için bu çalışmaya omuz veren, desteğini esirgemeyen, dikkat gösteren herkese, bütün katılımcılara ve paydaşlara da teşekkür ediyor, kolaylıklar diliyorum.

 

 

“Adaletin güçlü olduğu yerde insan güçlüdür”

 

 

Değerli Katılımcılar; Adalet, mülkün ve meşruiyetin temeli, hukuk devletinin esasıdır.  Tüm beşeri faaliyetleri kuşatan ‘adalet’, devletlerin varlık sebebi, devleti ayakta tutan ana sütundur.  Adaletin güçlü olduğu yerde insan güçlüdür, aile güçlüdür, toplum güçlüdür ve dolayısıyla devlet güçlüdür. Adalet, toplumu oluşturan tüm fertlerin güven içinde yaşamasının teminatı, toplumların huzur kaynağıdır. Temel hak ve özgürlüklerin en temel koruma mekanizması olan yargı erkinin, bağımsız ve tarafsız olması, tüm vatandaşlarımız ve uluslararası kamuoyuna hukuk güvencesi sunması, her türlü güç odağından bağımsız, tüm süreçlerin demokratik usullerle işlemesi, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına hızlı ve adil bir şekilde cevap verebilen bir yapıda olması Hukuk devleti için esastır. Millet adına adaleti sağlamakla görevli olan yargı teşkilatımızın her bir ferdi maddi gerçeğin peşinde çileli ve kutsal bir yürüyüş yapmaktadırlar. Haklıya hakkına teslim etmek için bir ömür devam eden bu zorlu sınavda tüm yargı mensuplarımıza kolaylıklar diliyorum.

 

 

“Çağımızın ihtiyaçlarına uyarladık”

 

 

Ülkemiz, son 21 yılda, temel hak ve özgürlükleri güçlendiren, hukuk devleti ilkesini tahkim eden anayasal ve yasal ‘sessiz devrim’ diyebileceğimiz önemli reformlara sahne oldu. Son yıllarda eskiyen temel kanunlarımızın tamamını yenileyerek, çağımızın ihtiyaçlarına uyarladık. Adliye teşkilatımızın fiziki kapasitesini, teknik altyapısını güçlendirdik, bilişim teknolojilerini yargının hizmetine sunduk. Hem Ceza, hem de Hukuk alanında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini devreye aldık. Yargının insan kaynağını iki katından fazla artırarak bu alandaki kapasiteyi güçlendirdik. Tüm bu iyileştirmelere rağmen çeşitli sebeplerle artan iş yükü nedeniyle uzun yargılamaların önüne geçebilmek, adil ve etkin işleyen bir yargı sistemi için de gerek yasal gerekse uygulamaya dönük tedbirler almaya devam etmeliyiz.

 

 

“Hukuk devletinin olmazsa olmazı”

 

 

Değerli katılımcılar; hepimizin kabul edeceği üzere Türkiye bir Hukuk Devletidir. Hukuk devleti olmasının sonuçlarından biri de hukuk güvenliği ve hukuki öngörülebilirliğinin var olmasıdır. Hukuk güvenliği ve öngörülebilirliğinin en önemli boyutunu kesin hüküm otoritesi oluşturmaktadır. Kesin hüküm derecesine erişmiş bir karar, ele aldığı uyuşmazlıkları kesin olarak çözer, yoluna koyar. Bu şekilde ihtilafları kesin ve net bir biçimde çözmek hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Böylece kesinleşen mahkeme kararları herkes için bağlayıcı hal alır. Bu denli önemli olan, herkes için bağlayıcı karar vererek kesin hüküm otoritesini nihai olarak sağlayan mercii ülkemizde Yargıtay’dır. Yargıtay, kesin hüküm otoritesini doğal olarak içtihatları ile yapar. İçtihatların Ülke çapındaki alt derece yargı organlarına yol gösterici olduğu gözetildiğinde içtihat müessesinin ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Yargıtay, içtihatlarıyla, alt derece yargı organları için, adeta, eğitici rol üstlenecek ve onlara liderlik yapacaktır. Yargıtay’ın eğitici ve liderlik rolünü verimli ve kaliteli bir şekilde yapmasının yolu kararların yazım kalitesini artırmasından geçmektedir. Kararların yazım kalitesi kendisini kararın gerekçesinde gösterir. Karar gerekçesi ne kadar ilgili ve yeterli olursa kararın da yazım kalitesi o denli yükselir. Bilindiği üzere kararların gerekçeli olması, adil yargılama hakkının en önemli unsurunu oluşturmaktadır. Kararların gerekçesinin yeterli ve doyurucu olması; kararların alt derece yargı organlarına yol göstermesinin yanında, tarafların gerekçeli karar hakkının da yerine getirilmesine katkı sağlayacaktır. Yargıtay’ın bu alanda sürdürdüğü çalışmalar, yazım kalitesinin belirli bir standarda ulaşmış olmasına, her bir gerekçeli karar için toplumda, ‘adalet var’ düşüncesinin yerleşmesine önemli katkı sunacaktır.

 

 

“Bu durum toplumda adalete olan güveni zedeleyecektir”

 

 

Adil yargılanma hakkının bir diğer unsuru da ülke çapında yaşanan benzer olaylara yargı organlarınca benzer kararların verilmesidir. Aynı olaya ülkenin farklı yerlerinde makul bir sebep yokken farklı karar verilmesi tarafların adil yargılanma hakkını ihlal edecektir. Aynı zamanda bu durum toplumda adalete olan güveni zedeleyecektir. İşte Ülke çapında içtihat birliğini ve tutarlılığını sağlayacak tek mercii Yargıtay’dır. Yargıtay’dan, derece mahkemelerinin kendi arasındaki uyumu ve istikrarını sağlayarak toplumdaki adalet duygusunun yerleşmesine içtihatları aracılığıyla katkı sunması beklenmektedir. Bildiğiniz üzere adil yargılanmanın bir diğer unsuru da makul sürede yargılanma hakkıdır. Klasik ancak çok da yerinde bir tabir ile ‘geç gelen adalet, adalet değildir’ tabirini sürekli kullanırız. Geç verilmiş bir karar doğru olsa, taraflar hakkına kavuşsa bile gerçek anlamda adaleti yerine getirmiş olmaz. Çünkü süreç geciktikçe kişilerde, ‘acaba hakkıma kavuşamayacağım mı’ endişesi belirir, kişiler ruhen yorulur, yıpranır. Aynı zamanda karar geciktikçe ‘kişinin yaptığı yanına kar kaldı’ algısı toplumda oluşabilir. Tüm bu durumlar adil yargılanma hakkını olumsuz etkiler. Tarafların ve hatta tüm toplumun adalete olan güvenini zedeler. İşte bu kapsamda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmemesi önemlidir.  Ancak şuna işaret etmeliyim ki;  esas olan hızlandırılmış yargı değil, adaletin tecellisini ve adalet terazisinin doğru tartmasını sağlayacak makul sürede soruşturmaların ve yargılamaların tamamlanmasıdır. Çünkü adil olmayan ancak hızlı verilmiş bir kararın da bir anlamı olmayacaktır. Adalete katkısı olmayacaktır. Önemli olan en makul sürede adil bir karara ulaşmaktır. Yargıda hedef süre uygulamasına uyulması Makul sürede yargılanma hakkı açısından büyük önem arz etmektedir.

 

 

“Yol gösterici olacağına inanıyorum”

 

 

Değerli Katılımcılar; 2016 yılında ikinci derece yargılama yapan istinaf mahkemelerinin kurulması ile birlikte Yargıtay’daki dosya sayısı makul seviyelere inerek Yargıtay’ın içtihat mahkemesi özelliği güçlenmiştir. Adli yargıda 18 Bölgede kurulan 15 bölgede faal 440 daire, İdari yargıda 9 bölge 85 daire olarak faaliyet gösteren istinaf mahkemelerindeki iş yükündeki artışın farkındayız. Bunun çözümü de istinaf daire sayıları ile hakim ve savcı sayısını artırmaktır. Böylece vatandaşlarımızın istinaftaki gecikme nedeniyle oluşan mağduriyetini süratle gidermek için gerekli adımları atacağız. Bu sempozyumlar ve Yargıtay’ımızın Avrupa Birliği ile birlikte yürüttüğü bu önemli proje sonunda ortaya çıkacak önerilerin de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmemesi için alınacak tedbirler bakımından yol gösterici olacağına inanıyorum.

 

 

“Uzmanlaşmanın önemi”

 

 

Son olarak değinmek istediğim konu uzmanlaşmanın önemi. Ekonomik ve Sosyal ilişkilerin giderek karmaşık hale gelmesi, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yol açtığı yeni uyuşmazlıklar, yargı sistemimizde ihtisaslaşmayı zorunlu kılmaktadır. Son yıllarda tüketici, aile, çocuk, iş, kadastro, bilişim suçları, fikri ve sınai haklar hukuk ve ceza mahkemeleri kurulmuş, bundan sonra da ihtiyaca göre ihtisas mahkemelerinin sayısının artması önem arz etmektedir. İhtiyaç duyulan alanlarda gecikmeksizin kurulacak yeni ihtisas mahkemeleri adalete güvenin artmasına, dolayısıyla adalete güvenle doğru orantılı olan ekonomiye güvenin artmasına, hukuk güvenliği ilkesinin güçlenmesine ve sonuçta, yatırım ortamının iyileştirilmesine katkı sağlayacak, bu da milletimizin refahına yansıyacaktır. Bu nedenle Yargıtay’ın daireleri arasında olsun, derece mahkemelerinde olsun uzmanlaşmanın önemli olduğuna inanıyorum. Bu kapsamda atılacak tüm adımlara Bakanlık olarak destek vermeye hazır olduğumuzu belirtmek isterim.

 

 

“Önemli açılımlar getireceğine inanıyorum”

 

 

Açılışını yaptığımız Sempozyumun ve Yargıtay’ın Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi Ortak Projesinin, Türk Yargısı için önemli açılımlar getireceğine inanıyorum.  Sempozyumun ve Projenin çıktıları ile ilgili Bakanlığımız olarak her konuda tüm paydaşlara yardımcı olmaya hazır olduğumuzu ifade etmek isterim. İnsan hakları ile ilgili yapılacak her türlü faaliyetin paydaşı olmaktan mutluluk duyarız, her zaman destekleriz.”

 

 

Programa, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Anayasa Mahkemesi üyeleri, Hakimler ve Savcılar Kurulu ile yüksek yargı üyeleri, Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkanı William Massolin katıldı.

 

 

ETİKETLER : Yılmaz Tunç Adalet Bakanı Hukuk Açısından Yargıtay’ın Hukukî Çerçevesi Sempozyumu
Diğer YAŞAM haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›