Tunç’tan önemli değerlendirme

6’lı masanın bir ayağı olan HDP’nin artık masanın üzerine çıkarak Millet İttifakının adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini ve Türk milletinin 14 Mayıs’ta buna izin vermeyeceğini söyleyen AK Parti Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, kararsız seçmenin de bu gelişmelerden sonra kararını verdiğini işaret ederek “Ben seçimin ilk turda bitmemesi için bir neden görmüyorum. Bu iş ilk turda biter” dedi.
Bu haber 2023-05-04 09:43:05 eklenmiş ve 354 kez görüntülenmiştir.

 

“Seçim ilk turda biter”

 

 

Nilay Meryem ÇÖMLEK

 

 

AK Parti Grup Başkanvekili ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakının Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara mitingi öncesinde katılığı canlı yayın programlarında önemli açıklamalarda bulundu.

 

 

6’lı masanın bir ayağı olan HDP’nin artık masanın üzerine çıkarak Millet İttifakının adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini ifade eden Grup Başkanvekili Tunç, “Onlar kendilerine 6’lı masa diyordu ama masanın altında da hep HDP vardı. HDP’nin son zamanda masanın üstüne çıkacağı belliydi. Özellikle Akşener’i masada tutabilmek için uzun süre inkar ettiler. Ama sonra masanın üstüne çıktı. Akşener’de masadan kalktıktan 3 gün sonra geriye döndü. Bunu kabul etmek zorunda kaldı. Arazide ise İYİ Parti’ye giden milliyetçi oyların İYİ Parti’den vazgeçtiğini görüyoruz. Bugün özellikle HDP’nin ve Yeşil Sol Partinin “Bizim adayımız Kılıçdaroğlu” demesi özellikle benim bölgem olan Bartın, Karabük, Kastamonu ve Bolu’da gözlediğim ki ben oralarda seçim çalışmalarına katıldım. 7’li koalisyona ve Kılıçdaroğlu’na karşı toplumda büyük bir öfke var” dedi. 

 

 

“14 Mayıs’ta bu cevabı yüksek sesle verecek”

 

 

Kararsız seçmenin de artık karar verdiği bir döneme girildiğini ifade eden Tunç, seçimin ikinci tura kalmayacağını söyleyerek şöyle konuştu:

 

 

“Bunu 14 Mayıs’ta sandıkta göstereceklerini ifade ediyorlar. Özellikle Kandil’den yapılan terör örgütü ele başlarının destek açıklamalarından Kılıçdaroğlu’nun rahatsız olmaması ki kendisi bu destek açıklamalarını adeta kabulleniyor. Terörün siyasi uzantısıyla birlikte hareket ettiğinde, terörün destek açıklamaları olduğunda cumhurbaşkanı seçileceğini zannediyor. Hiç de öyle değil. Kürt kökenli vatandaşlarımız terör örgütü PKK’dan çok çekti. 40 yıldan beri milletimizi huzursuz eden, binlerce şehit vermemize neden olan bir terör örgütü ve onun siyasi uzantısıyla birlikte hareket eden bir cumhurbaşkanı adayına bu milletimiz ‘evet’ demez. Dolayısıyla 14 Mayıs’ta bu cevabı yüksek sesle verecek. Biz buna inanıyoruz.

 

 

“Kararsız seçmen artık kararını verdi”

 

 

Cumhur İttifakı her yerde sahada. Kararsız seçmenin de artık karar verdiği bir döneme girdik. Karar vermemek için artık zor bir durum yok ve karar vermek kolay. Çünkü karşımızdaki ittifakın vaat ettiği hususlara baktığımız zaman tamamen millilik ve yerlilikten uzak politikalar. Savunma sanayine, TEKNOFEST’e karşı açıklamalarına baktığımızda bu ‘Ben bu milletin cumhurbaşkanı adayı değilim. Ben dışarının adayıyım’ demek. ‘Amerika Birleşik Devletinde CAI’e çalışan bir şirkete Atatürk Havalimanını kiraya vereceğim’ demek ne demek? Bu adeta ‘Beni cumhurbaşkanı seçmeyin’ demek. Mantık dışı bir şey.

 

 

“Milletimiz bu yanlışlıkları sandığa gömecek”

 

 

Milletimiz artık bu yanlışlıkları sandığa gömecek. Cumhur İttifakıyla ‘Doğruya doğru, doğrusu AK Parti, doğrusu Cumhur İttifakı’ diyecek. Türkiye’nin Yüzyıl inşasını inşallah Cumhurbaşkanımızla beraber yeniden başlatacak. cumhuriyetimizin 100 yılını geride bıraktık. İnişli-çıkışlı zamanlarımız oldu. Darbelerle, muhtıralarla, krizlerle karşılaştık. Parlamenter sistem nedeniyle 1,5 yılda bir değişen hükümetler maalesef ülkemizi krizden krize sürükledi. insanlarımızın fakirleşmesine, terörün azmasına neden oldu. Artık istiyoruz ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ilk dönemini yaşadık. Şimdi ikinci dönemine başlıyoruz.

 

 

“Seçim ilk turda biter”

 

 

Ben seçimin ilk turda bitmemesi için bir neden görmüyorum. Benim gözlemimim özellikle Batı Karadeniz Bölgesinde önceki seçime göre çok daha yüksek bir oy oranıyla sandıktan çıkılacağına inanıyorum. Karabük’teki gözlemim de oydu. Bolu ve Kastamonu’da da aynı gözlemi edindim. Kastamonu’da ‘Selahattin Demirtaş teröristtir’ diye pankartlar astılar. Bu yanlış mı? Türk yargısının verdiği bir karar söz konusu. Siz bu karar karşısında ‘Ben bu kararı kabul etmiyorum. Yargının verdiği kararı kabul etmiyorum. Cumhurbaşkanı olduğumda serbest bırakacağım’ derseniz millet bunu affetmez.

 

 

“Önceki seçimden daha yüksek bir oy”

 

 

Sahada gördüğümüz özellikle Karadeniz gazının ekonomimize kazandırılmış olması ki bunlar bu gazın keşfine bile karşı geldiler. Hala inanmıyorlar. Yerli ve milli otomobili Türkiye’nin üretmiş olması, Türk mühendislerinin başarısı. Savunma sanayindeki yüzde 80’lik yerlilik oranını yakalamamız. Emekli maaşlarının düzenlenmesi, asgari ücretin yükselmesi, küresel ekonomik kriz ve pandemiye karşı halkımızın alım gücünün artmasına yönelik aldığımız ekonomik paketler, Organize Sanayi Bölgesinde üretimin durmaması, fabrikaların giderek artması, EYT, 3600 ek gösterge gibi toplumun tüm kesimlerinin taleplerine duyarlı kalan bir politika izledik. Bu da halkın Cumhurbaşkanımıza olan güveninin her zaman olduğu gibi artmasına neden oldu. Cumhurbaşkanımız önceki seçimde yüzde 52,5’la seçilmişti. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yüzde 51,5’tu. Önceki seçimden daha yüksek bir oy oranının yakalanılacağını düşünüyorum. İlk turda bu işin biteceğini düşünüyorum. Cumhur İttifakının da Meclis’te anayasa değişikliğini gerçekleştirecek nitelikli çoğunluğu yakalayacağını düşünüyorum.

 

 

“Parlamenter sistem vaadinin gerçekleşmesi mümkün değil”

 

 

Yeni anayasa vaadimiz her zaman vardı. Hiçbir zamanda demokratik anayasan vazgeçmeyiz. Aslında Anayasamızda vesayetçi ve darbeci ruhu ortadan kaldıran çok önemli reformlar yaptık. Bunlardan en önemlisi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişti. Bu büyük bir demokrasi reformuydu. Cumhuriyeti, demokratik hukuk devletini güçlendiren önemli bir adımdı. Buna da parlamenter sistemin çıkardığı krizleri geride bırakmak için geçtik. 367 krizi cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine neden olan bir reformu bize gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmeyi zaruri hale getirdi. Parlamenter sistem vaadinin gerçekleşmesi bir kere mümkün değil. Anayasa değişikliği için 360 milletvekili gerekir. Mecliste 360 ile 400 arasında kabul edilirse referanduma gitmek zorunda kalınır. 7’li koalisyonun böyle bir çoğunluk sağlaması mümkün değil.

 

 

“Türkiye’nin 14 Mayıs sonrası önü açılacak”

 

 

Bu eskiye, geriye dönüştür. 1,5 yılda bir hükümet değiştiği için yaşanan krizlere milletimiz evet demeyecektir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi millet iradesinin doğrudan doğruya sandığa yansıdığı, diğer sandıkta da milletvekillerinin belirlendiği bir sistem. Yasama, yürütme, yargı yani kuvvetler ayrılığının tam bir şekilde uygulandığı bir sistem. İlk 5 yıllık uygulamasına baktığımız zaman başarılı mı, başarısız mı? Buna bakacağız. Türkiye’nin bir pandemi kriziyle karşılaştığı, güneyimizde bir terör devletinin kurulmaya kalkışıldığı, Rusya ile Ukrayna’nın savaşa tutuştuğu bir ortamda, Doğu Akdeniz’in peşkeş çekilmek istediği bir ortamda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle neler başardık. Güneyimizde bir terör devletinin kurulmasını hızlı karar alıp uygulayarak engelledik. Azerbaycan’da 31 yıl süren Ermeni işgalinin sona erdirilmesi, savunma sanayimizde başarı sağlanmasa biz bunları yapabilir miydik? Rusya-Ukrayna savaşındaki dengeli politikamız bütün dünyanın takdirini kazandı. Libya’yla yaptığımız deniz yetki anlaşmasıyla biz Doğu Akdeniz’deki haklarımızı koruduk. Karadeniz gazını nasıl keşfettiysek Akdeniz gazını da keşfedeceğiz.

 

 

Türkiye’nin özellikle 14 Mayıs sonrası önü açılacak. İstikrarın artık tescil edildiği bir döneme geçeceğiz. 14 Mayıs’ta milletimiz istikrarsızlığı vaat eden bir 7’li koalisyona fırsat vermeyecek. Yardımcısının biri hayır dediğinde karar alamayan, terörün siyasi uzantılarıyla işbirliğine her daim açık olduğunu söyleyen, terör ele başlarını serbest bırakacağını söyleyen bir ittifaka milletimiz oy vermez. 14 Mayıs sonrası Türkiye’nin “Doğru adımlarla yola devam’ dediği, Cumhur İttifakıyla Türkiye Yüzyılı inşasının başladığı bir dönem olacak.

 

 

“Kırmızı çizgimiz terördür”

 

 

Bizim kırmızı çizgimiz terördür. Terör dünyanın hiçbir hukuk devletinde kabul edilemez. Şiddeti teşvik eden düşünce açıklamaları, düşünce açıklaması değildir. İfade özgürlüğü kapsamında değildir. Şiddeti savunan örgütlenmeler, siyasi partiler, dernekler bütün hukuk devletlerinde yargı tarafından bunlara müsaade edilmez. Bu anlamda terörle işbirliği yapan, şiddeti savunan hiçbir siyasi oluşum bizim hukuk düzenimiz tarafından yapılacak yeni anayasamızda da korunamaz. Biz bu anlamdaki kırmızı çizgimizi her zaman korumaya devam ediyoruz. Çünkü terörden çok çektik. En fazla zararı da Kürt kökenli vatandaşlarımız gördü. Dolayısıyla artık terörden arınmış bir ülke istiyoruz. Siyasi Parti Kanununda yapılacak değişiklikler de özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine uyum bakımından ele alınabilir. Diğer kanunlarımızda da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle değişen kanunlar varsa elbette bunlar düzeltilir. Yeni anayasamız elbette ki sivil bir anayasa olmalı. Milletimiz demokratik bir anayasaya kavuşmalı. Bu anlamda kırmızıçizgimiz bizim terördür. Biz dolayısıyla terörle mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmeyiz. Zaten terörün kökünün kazınacağı bir noktaya geldik. Tam bu aşamada siz terörün siyasi uzantılarıyla işbirliği yaparsanız yeniden terörü yeşertmiş olursunuz.”

ETİKETLER : AK Parti Grup Başkanvekili ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç Recep Tayyip Erdoğan 14 Mayıs
Diğer SİYASET haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›