“Derdiniz gerçekten kadınsa önce kadınların yaşam hakkını koruyun”

AKP’nin başörtüsü ve aileye ilişkin Anayasa değişikliği teklifini görüşmek üzere bir araya gelen CHP Bartın Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Aysu Bankoğlu ve komisyonun diğer üyeleri, “Anayasa bir toplum sözleşmesidir, bir siyasi parti vizyon belgesi değildir” dedi.
Bu haber 2023-01-20 16:50:13 eklenmiş ve 513 kez görüntülenmiştir.

 

Kübra Nur AK

 

 

CHP Bartın Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Aysu Bankoğlu ve komisyonun diğer üyeleri, AKP’nin başörtüsü ve aileye ilişkin Anayasa değişikliği teklifini görüşmek üzere bir araya geldi.

 

 

Bankoğlu, AKP'nin anayasaya, laikliğe, demokrasiye ve yaşam tarzına yeni darbeler vuracak, başörtüsü ve aileye dair düzenlemeler içeren anayasa değişikliği teklifini eleştirirken “Anayasa bir toplum sözleşmesidir, bir siyasi parti vizyon belgesi değildir” dedi.

 

 

“Hukuki korumadan mahrum bırakmaktadır”

 

 

Anayasanın, çoğunluğun refahını ve menfaatini koruyan bir metin değil, çoğulculuğu sağlamayı hedef edinmiş bir toplumsal sözleşme olduğunu belirten Bankoğlu, “Tam da bu sebeple de değiştirilme usulü kanun yapım usulünden farklı bir şekilde öngörülmüş olup, nitelikli çoğunluk gerektirir.  Yani, anayasal düzenimiz çoğulcu demokrasi ilkelerini belirlemiştir. Dolayısıyla, Anayasal düzenlemelerin çoğunluğun oyunu almış partilerin menfaatlerini değil, bütün toplumun menfaat ve ihtiyaçlarını gözetmesi gerekir. Bu bakımdan değerlendirildiğinde yalnızca dini inanç sebebiyle ve yalnızca kadınların başörtüsü tercihine yönelik bir düzenleme, dini inanç dışındaki herhangi başka özel yaşam hakkı bağlamında yapılan kıyafet tercihlerini kapsam dışında bırakması sebebiyle çoğulculuk ilkesine uymamaktadır. Önerilen teklife göre, özgürlük yalnızca dinsel kökenli olan kıyafet tercihlerini kapsamakta, bunun dışında kalan kıyafet tercihlerini kapsam dışında bırakmaktadır. Bu öneri ile korunan, başörtüsü ve kıyafet tercihini ‘dini inanç sebebiyle’ olma zorunluluğudur. Bu durum hem çoğulcu demokrasi anlayışına hem de eşitlik ve ayrımcılık yasağı ilkelerine karşıdır. Çünkü bir dini inancın belli yorumuna dayalı kıyafetler mutlak dokunulmazlık getirirken, dini inanç nedeniyle olmayan diğer kıyafet seçimlerini hukuki korumadan mahrum bırakmaktadır.  Kişinin giyinme tercihinin korunması için kanun önünde dini inancını belirtmesi ve kıyafet tercihi ile dini inancı arasındaki illiyet bağını kanıtlaması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

 

 

Bankoğlu, konuşmasında samimiyetle kadınların inancı ve düşüncesi nedeniyle maruz kaldığı ayrımcılıkların önüne geçmek isteniyorsa el birliği ile yapılması başka bir düzenlemenin gerekli olduğunu belirtti.

 

 

“Sivil toplumunun örgütlerinin görüşlerinin alınmaması kabul edilemez”

 

 

Yasa teklifini sunan partilere Bankoğlu “Zira kendi gerekçenizde de belirttiğiniz üzere bugün toplumumuzda kadınlar baş örtüsü sebebiyle herhangi bir kamu hizmetinden faydalanma veya kamu hizmeti verme noktasında bir sorun yaşamıyorlar. Ayrıca, kadınların yaşamlarını doğrudan ilgilendiren bir konuda değişikliğe gidilirken kadın haklarını savunan sivil toplumunun örgütlerinin görüşlerinin alınmaması kabul edilemez” diye konuştu.

 

 

“Bir siyasi malzeme olarak kullanılmak istemiyoruz”

 

 

Bankoğlu, ülkemizde kadınların sistematik tacize, mobbinge, aşağılanmaya ve şiddete maruz kaldığını hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:

 

 

“Dün başörtüsü dolayısıyla siyasete malzeme olan biz kadınlar, yaşam tarzımızdan, inancımızdan veya özel hayatımızdan dolayı bugün yine sadece bir siyasi malzeme olarak kullanılmak istemiyoruz. Kadınlar artık bu eril siyasettin tahakkümünden kurtulmak istiyor. Bir kadının ne giyeceğine ne örteceğine kimse hiçbir surette karışmamalı. Dini inanç sebebiyle yaparsan korurum, yoksa korumam diye bir şey olamaz.  21’inci yüzyılda artık bunu öğrenmemiz lazım. Kadın bedeni, kadın yaşamı kamunun değil, kadının meselesidir. Bir düzenleme yapılacaksa buna göre yapmanız gerekir. Bu anlamda artık bu ülkedeki temel sorun baş örtüsü değil, siyasi rantları uğruna kadının kişisel hayatını, yaşam tarzını malzeme yapabileceğini düşünen siyasilerdir. Bunu artık bırakmamız gerekiyor.

 

 

“Derdiniz gerçekten kadınsa önce kadınların yaşam hakkını koruyun”

 

 

Başörtülü ya da başörtüsüz, bu ülkedeki kadınlar yaşam mücadelesi veriyor, hak mücadelesi veriyor, ekmek mücadelesi veriyor. Eğer derdiniz gerçekten kadına bir özgürlük alanı yaratmaksa, bu ülkedeki kadınların yaşam hakkını koruyan sözleşmelerden çıkmak yerine, kadına yönelik şiddeti önleyecek önlemler almanız, kadınların protesto ve yürüyüş hakkını korumanız, kadının giyimi kuşamı dolayısıyla sözlü ya da fiziksel tacize ya da mobbinge uğramasını önleyecek şeyler önermeniz gerekiyor. Ama yapmıyorsunuz, yapılanı da okumadan reddediyorsunuz. Kadınları, onların inançlarını gollük pas olarak görüp siyasi menfaatiniz için düpedüz istismar ediyorsunuz.

 

 

Kadınlar güçlü, beraber daha da güçlü!”

 

 

Kadınlar güçlü, beraber daha da güçlü. Bu ülkede başörtülü kadın da başörtüsüz kadın da bu ülkede çalışan kadın da çalışmayan kadın da hepsi bir arada, omuz omuza yaşamanın mücadelesini veriyor. Yürümesinler diye kadınların üstüne göz yaşartıcı gaz atılmamış olsaydı, belki hangi kadınların nasıl da bir arada özgürlük savaşı verdiğini görebilirsiniz. Kadınlar artık erkekler tarafından hayatlarına ilişkin bir karar alınmasını istemiyor.”

ETİKETLER : Aysu Bankoğlu Başörtüsü
Diğer YAŞAM haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›