“Patlama gerçekleştiği anda, eksi 320 kotunda elektrik kesilmemiş durumda”

TBMM Amasra Maden Kazası Araştırma Komisyonu, 18 Ocak Çarşamba günü 10’uncu toplantısını gerçekleştirirken toplantıda konuşan CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuz Yılmaz, çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Konuşmasının başında Amasra maden faciası soruşturmasının seyrini tümüyle değiştirecek olan resmi belgeleri açıklayacağını söyleyen Yavuzyılmaz, “Patlamanın yaşandığı eksi 320 kotunda, metan gazı seviyesi yüzde 1,5’u geçtiğinde otomatik kesilmesi gereken elektriğin kesilmediğini tespit ettik. Facia adeta göz göre göre geldi” dedi.
Bu haber 2023-01-20 08:49:35 eklenmiş ve 644 kez görüntülenmiştir.

 

 

CHP’li Yavuzyılmaz: “Facia göz göre göre geldi”

Nilay Meryem ÇÖMLEK-ÖZEL HABER

 

 

Amasra'da meydana gelen maden kazasının tüm yönleriyle araştırılarak benzer kazaların önlenmesine yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan TBMM Araştırma Komisyonu, AK Parti Kayseri Milletvekili Taner Yıldız başkanlığında toplandı.

 

 

Yaklaşık 4 saat süren toplantıda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından komisyona sunulan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi yapılırken komisyon çalışmaları da değerlendirilerek komisyon raporuna ilişkin öneriler alındı.

 

 

Komisyon Başkanı Taner Yıldız, açılış konuşmasında, 3-4 Ocak'ta Bartın ve Zonguldak'ta saha incelemelerinde bulunduklarını anımsatarak “Bundan önce malumlarınız 9 toplantımızda Bartın ve aynı zamanda Zonguldak illerin de gerçekleştirdiğimiz yerinde incelemelerde Komisyon üyelerimizce yaşanan kaza, detaylıca ele alınmış ve yetkililere çeşitli sorular yöneltilmişti. Bu kapsamda TTK ve MAPEK başta olmak üzere Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın yetkilileri 2 kez Komisyonumuza çağrılmış ve olaya ilişkin bilgi alınmıştı. Ayrıca üyelerimizce yöneltilen sorulardan eksik kalan veya detaylandırılması gereken hususlar Amasra'daki saha ziyaretimize ve bilgilendirme toplantısında cevaplanmıştı. Bu süreçte, ayrıca Komisyon üyelerinin yazılı sorularına ve Komisyonda görevli uzmanlarca hazırlanan sorulara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızdan gelen kapsamlı cevap, bilgi ve belgeler Komisyonumuza iletildi ve bu bilgi ve belgeler üyelerimizle de paylaşıldı” dedi.

 

 

“Madenlere inmeyen kişilerin varlığını hep birlikte gördük”

 

 

Yıldız’ın konuşmasının ardından söz alan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, aspiratör ve havalandırma sisteminin 40 yıllık olduğunu hatırlatırken savcılık fezlekesinin eksik olduğunu ifade etti. Maden ocağındaki yangının halen sürdüğünü belirten Beko, şehit madencilerin ailelerinin ihmal olduğunu düşündüklerini ifade ederek adalet istediğini de vurgulayarak şunları söyledi:

 

 

“Madendeki havalandırmanın yetersizliği, teknik personel ve işçi eksikliği, yüksek metan seviyesi gibi konulara en başından itibaren dikkat çekilmişti. Yasal mevzuatın maden işletmelerine yeterli biçimde uygulanıp uygulanmadığını hatırlarsanız tartışmıştık. Nitekim savcılık fezlekesinde de maden ocağında ve işlerinde tecrübeli olan şüphelilerin dâhil oldukları yönetim ve karar alma süreçleri kapsamında gerekli teknik alt yapı oluşturulmadan, yeterli yatırım yapılmadan ve iş güvenliği önlemlerinin alınmasını sağlamadan maden ocağında üretimin devam etmesine izin verdiklerine dikkat çekildiğini anlıyorum. Madenin güvenlikten sorumlu Mühendisi, Müessese Müdürü ve Müdür Yardımcısı, verdikleri ifadede adam kayırmalara dikkat çekmişti; bu, bana göre önemli bir husus, dolayısıyla liyakatin olmadığı bir kez daha anlaşılmış oldu. Madenlerde çalışan ancak madenlere inmeyen kişilerin varlığını, bunları Amasra’da hep birlikte gördük. Savcılık fezlekesinde ‘Bazı mühendisler, şef ve çavuşlar, baretlerini okutup yeraltında çalışmış gibi maaş aldılar’ denilmişti; tabii, bunları siz de kulaklarınızla duydunuz, biz de orada sorduk ve sonuçta da fezlekelere de yansıdığını öğrendik.

 

 

“4 yılda 3 kez ihale iptal edilmiş”

 

 

Bilirkişi ön raporu ve Emniyet fezlekesine göre ‘Madendeki patlama, esas olarak yetersiz havalandırma sisteminden ve madende neredeyse rutin hâle gelen yüksek metan seviyesine karşı tedbirsizlikten kaynaklandı.’ denilmişti. Rapora göre, patlama ya en yakın havalandırma fan tüpü hem 60 -70 metre uzakta hem de olması gerekenin yaklaşık 5’te biri kadar hava üflemektedir. Sensörlerin kodlaması yok; sensörlerin yeri konusunda, bu konuyla ilgili maalesef ikna olamadık biz. Türkiye taşkömürü yeraltı planlarının eksik olduğunu ben gördüm ki elimizde birçok dosyalar da var, bu dosyaları inceledik. Şimdi, aspiratörler ve havalandırma sistemi kırk yıllık, evsafını yitirmiş –arkadaşlar da bunları dile getirdi, ben de birçok kez dile getirmiştim - dört yılda 3 kez ihale iptal edilmiş; iptal gerekçesini tam olarak bir türlü anlayamadık, soranlar olduğunda burada öğrenemedik yani bize hep bürokratları işaret ettiler ama bürokratlar da çıksın, bu yapılan ihalen in neden iptal edildiğini, gerekçelerini bize bildirsinler.

 

 

“Bilirkişiler ve yetkililerle birlikte inceleme yapılması gerekir”

 

 

Maden ocağındaki yangın halâ sürdüğü iç in madene henüz giremedik. Yangın bittikten sonra madenlere inmek gerekir, orada bilirkişiler ve yetkililerle birlikte inceleme yapılması gerekir. Madene ilişkin Sayıştay raporlarında, norm kadroda daha az sayıdaki işçi ve teknik personel sayısının iş güvenliğini tehdit ettiğine dair tespitler yer almaktadır. Madendeki işçi sayısının yeterli olup olmadığı önemlidir.

 

 

“Tüm aileler adalet istiyor, ihmal olduğuna inanıyorlar”

 

 

Ayrıca, eğitim konusu; biz işçi arkadaşlarımıza da sorduk, onlar da bize yeterli olmadığını söylediler ki bu raporlara da maalesef yansımış. Madenlerde yeterli eğitim çalışması olmadığını gördük, tabii ki işçilerden de bunları dinledik. Tüm aileler adalet istiyor, ihmal olduğuna inanıyorlar. Şehit olan madencilerin aileleri -işçiler izne çıkarılacakken neden vazgeçildiğini bir türlü öğrenemedik, sanki sözleşmiş gibi - işçi aileleri ‘Biz hazırlık yapıyorduk, işçiler senelik izne çıkacaktı ve birlikte köyümüze gidecektik, ziyaretlere gidecektik’ diye hatta programlar falan da yapmışlar ama daha sonra da bu ne hikmetse iptal olmuş. Bunları da gerçekten öğrenmek istiyor tabii şehit madenci arkadaşlarımızın aileleri.

 

 

Bartın Amasra madenlerinin yüzde 86’s ı özelleştirilmiş, geri kalan yerde TTK ve maden işçileri sıkışmış durumda. Tıpkı daha önce maden faciasının yaşandığı Soma ve Ermenek ’te olduğu gibi, Amasra’daki kömür havzası da redevans sistemiyle parçalara ayrılarak  özelleştirilmiş. Bu durumun risk yarattığı bilinmiyor muydu? Daha önce -Sayın Bakanla buraları birlikte dolaşmıştık - Soma’da da beraberdik, Ermenek’te de beraberdik, Siirt Şirvan madenlerinde de beraberdik yani üzülerek söylüyorum ki oradan ders almadığımızı burada bir kez daha görmüş olduk. Amasra maden ocakları için kapatma kararı alınmış ‘Madenlerde tadilat olacaktı, sonra vazgeçildi, sonra da patlama oldu. Tehlikeli ve riskli olmasına rağmen mahkeme kararıyla açtırmışlar, neden?’  diyor aileler. Aileler bize bunları da sordu ki bunları bilmenin hem bizim hem de ailelerin çok doğal hakkı olduğunu düşünüyorum.

 

 

“Şehit ailelerinin feryatları da böyle”

 

 

Son olarak, Amasra Cumhuriyet Savcılığı tarafından fezleke hazırlanmıştır. Türkiye Taşkömürü Genel Müdürlüğü düzeyindeki sorunların fezleke içerisine dâhil edilmemesi sizce de önemli ve büyük bir eksiklik değil midir? Fezleke kapsamında tespit edilen kusur ve eksikliklerin fezleke içerisinde 8 alt başlıkta sıralandığı belirtilmektedir.

 

 

Bunlardan 8’ini de sizlerle paylaşmak istiyorum: Birincisi, metan gazı ve karbon monoksit gazının sensörlerin takibinden kesinlikle ihmal edildiğini ifade ediyorlar. İkincisi, havalandırma arızalarının giderilmemesi. Üçüncüsü, patlamanın gerçekleştiği 320 sağ kalın damar tünelinde baca, yapılan ani gaz ve kömür püskürtmesine karşı degaj yapılan ve patlama yan eden sondaj çalışması olarak görüyorlar. Dördüncü olarak ise personelin giriş ve çıkış kayıt verilerinin sorunlu olmasını ve bu hususun işçilerin güvenliğini tehlikeye düşürmesini tespit etmişler. Beşincisi, Sayıştay raporlarıyla tespit edilen eksiklikler. Altıncısı, personel görevlendirmesindeki ve Sayıştay’daki eksiklikler. Yedincisi, işçilerin eğitilmesi kapsamındaki eksiklikler. Sekizincisi, patlayıcı maddelerin depolanması, nakliyesi ve patlama konusunda mevzu at kapsamındaki ihmaller şeklinde sıralanmış. Bunları biz daha önceki toplantılarda defalarca söylemiştik. Bu kürsüye gelip 9 toplantıda da bilirkişileri dinledik, sendikacı arkadaşlarımızı dinledik, buraya meslek odalarından arkadaşlarımız geldi, onları da dinledik ama gördüğümüz kadarıyla - şehit ailelerinin feryatları da böyle – ‘Mutlaka ama mutlaka burada yapılan hatalar tespit edilsin ve gerçekten 42 maden işçisinin ölümüne neden olanlar adalete hesap versin’ diyorlar.”

 

 

Yavuzyılmaz, çalışma süresinin uzatılmasını istedi

 

 

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ise konuşmasında komisyonun 1 ay daha çalışması gerektiğini ifade ederek facianın nedeninin tam olarak ortaya çıkarılması gerektiğini söyleyerek “Öncelikle, biraz sonra belgeleriyle ve verileriyle yapacağım açıklama aslında Amasra Komisyonunun da seyrini değiştirecek; TTK’nin yaptığı, orta ya koyduğu varsayımı bir ölçüde ortadan kaldıran, aynı zamanda yeni verilen 196 sayfalık fezlekenin de aslında eksiğini ortaya koyan ve patlamanın neden, nerede ve hangi ateşleyiciyle gerçekleştiğini de ortaya koyan bir ispat olacak. Öncelikle , bugüne kadar Türkiye Taşkömürü Kurumunun bizim, Cumhuriyet Halk Partisi millet ve killerinin imza atarak verdiği yaklaşık 100 soruya gönderdiği cevapların bu kadar geç gelmesi ve Komisyonun da süresini neredeyse tamamlamak üzereyken gelmesi, Komisyonun yasal olan bir aylık uzatma süresini kullanmasını doğal olarak zorunlu hâle getiriyor. Aynı zamanda, yine geçen hafta içinde Türk iye Taşkömürü Kurumunun yanıtları bize geldi, geçtiğimiz birkaç gün içinde de savcılığın fezlekesi yayınlandı. 196 sayfalık bir fezleke; içinde çeşitli ifadeler var, tespitler var, dolayısıyla bu noktadan da tüm bunların incelenmesi, birbirleriyle olan bağının ve ilişkisinin analiz edilmesi için de yine bir aylık sürenin kullanılması gerekiyor. Diğer taraftan, bu fezlekeyi, 196 sayfalık fezlekeyi henüz rapor yazım ekibinin okumadan, TTK’nin sorularımıza verdiği yazılı yanıtları incelemeden bir rapor hazırlamasıysa olacak iş değil, dolayısıyla bu bakımdan sürenin uzatılması gerekiyor” dedi.

 

 

“Sensörlerin bulunduğu haritalar arasında farklar var”

 

 

Amasra maden faciası soruşturmasının seyrini tümüyle değiştirecek olan resmi belgeleri açıklayacağını söyleyerek çok çarpıcı açıklamalarda bulunan CHP’li Yavuzyılmaz, patlamanın yaşandığı eksi 320 kotunda, metan gazı seviyesi yüzde 1,5’i geçtiğinde otomatik kesilmesi gereken elektriğin kesilmediğini tespit ettiklerini belirterek şöyle konuştu:

 

 

“Şimdi, konunun içeriğine gelelim. Şöyle, TTK’nin bizim verdiğimiz sorulara gönderdiği yanıtlarda … Bakın, burada ölçekli olarak çıkardığımız -bu ‘kot haritası’ diyelim - etkilenme alanlarını belirledik yani bunlar hayatını kaybeden madencilerin ve o süreçte çalışan maden işçilerinin bulunduğu kartiyeler. Bunlar nereler? 320’i kotu var yani patlamanın gerçekleştiği, üzerinde durduğumuz kısım; 350 kotu var ; yine 310 ve 350 kotu arasındaki diğer patlatmanın yapıldığı kısım. Ve etkilenme alanları da yine 301’inci rekup yani 300 lağım kısmına çıkıyor, aynı zamanda da yine 350’de bulunan kısım ve burada da bir tahribat alanı var yani asıl yıkıcı, yanıcı ve boğucu etkinin toplandığı kısım var. ‘Bu kısımda neresi?’ dersek, yine 320 kotunun içindeki galerinin bir bölümünü içine alıyor, 300 ve 350 kotlarının lağım kısımlarını içine alan kısımda oldukça yıkıcı bir etki var. Diğer taraftan, yine gelen yanıtlarda konveyörlerin yerlerini ve hangi numaradaki konveyörün yine nerede olduğunu - çünkü direkt ATEX konusuyla da ilgili bu konveyörler - bakın, onları yine burada yerleştirdik, burada var. Evet , şimdi, konuya biraz daha yaklaşalım.

 

 

Şimdi, Türkiye Taşkömürü Kurumu bize sensörlerin bulunduğu haritayı gönderdi, bizim talebimiz üzerine gönderdi. Şimdi, bu sensörlerle ilgili gönderilen harita, Türkiye Taşkömürü Kurumunun daha önce meclis araştırma komisyonuna sunduğu, sensör bilgilerinin verildiği bu haritayla aynı değil, bir kere farklı. Bakın, bu farklılık bile şuanda bu Komisyonun bir aylık yasal uzatma süresini kullanmasını başlı başına zorunlu kılıyor, bu bile. Şimdi bakalım ne gibi bir farklılık var: Burada 320 kotunda CH -27 metan gazı sensörü arından 60 -70 metre uzaktayken TTK’nin sorularımıza verdiği yanıt ta -resmî olarak gönderdiği- bu ölçekli çıkardığımız haritadaysa arına 15-20 metre mesafede. Ya, bu nasıl bir hata; bunu açıklamanız gerekiyor, neden farklı olduğunu açıklamanız gerekiyor. Kaldı ki yine farklılıklar bununla da sınırlı değil, aynı zamanda 350 kotundaki 32 numaralı ve 25 numaralı metan gazı sensörlerinin de yeri bize daha önce sunduğunuz sensörlerin yerleriyle oldukça farklı.

 

 

“Durum oldukça farklı, gerçek bambaşka”

 

 

Şimdi, diğer taraftan, bakın, yine yanıltıcı bilgilerden hareket edelim. Şimdi, burada patlamanın gerçekleştiği 320 kotunu görüyoruz, bu kotun da 4 tane pervaneyle beslendiğini biliyoruz; bu bize verilen kot haritasında bakın, 3 tane -hemen 320 kotunun başında yani konumunu söylüyorum -pervane var, 2 tane de 350 kotunda pervane var. Dolayısıyla, Komisyon üyeleri hâliyle, 320 kotunun girişindeki pervanelerin 2’sinden havasını alıyor, 2 tane 350’den diye düşünüyor. Hâlbuki durum oldukça farklı, gerçek bambaşka. Bakın, bu da havalandırma planı, gelen yanıtlarda.

 

 

Şimdi, öncelikle şunu ifade edeyim: Şu tablo o kadar eksik bir tablo ki bakın, şurada görmediğiniz yani burada TTK'nin bize vermediği şu kısımda çalışan 11 madenci var, bakın, 11. 10’u kurtuluyor, maskelerini takıyorlar, merkez gaz izlemeyle sabit bir ocak içi hattan telefon trafiği oluyor, ayağı boşaltıyorlar. Yener Saygın da zehirlenerek hayatını kaybediyor, o kısmı burada göremiyoruz. Bu, çok kritik bir eksiklik, şimdi birazdan nedenini açıklayacağım. Aynı zamanda, bakın, bu hattın üstünü de göremiyoruz hatta -birazdan detayını anlatacağım ama - burada gördüğünüz 320 kalın damar ile 310 tavan damar arasında yani yine hemen onun üstüne denk gelen ama şu planda görmediğimiz, daha önce çalışılmış bir pano var, üretim ayağı var; hemen bunun üstünde. Üstünde ki bu ayağın 320 kotuna olan mesafesi 30 metre; bununla ilgili bilgi de yine bize verilen yanıtta mevcut. Size hemen okuyayım, diyoruz ki: ‘320 kalın damar hazırlık galerisi üzerinde daha önce çalışılmış üretim panosu var mıdır, varsa kaç metre üzerindedir?’ Ne kadar yakın, o kadar tehlikeli. Düşünün ki sondaj deliğini bile 25 metre açıyorsunuz; öyle bir durum. Gelen yanıtta: ‘Hazırlık galerisinin üzerinde -297, -236 tavan damar panosu çalışılmıştır… ‘ Daha önce çalışılmış. ‘…33 metre topuk mesafesi bulunmaktadır.’ diyor; 33 metre. Ve burası bir gaz deposu, yapılan sondajla bu galeriden 320 galerisine bir metan gazı sızması, birikmesi olması mümkün.

 

 

“2 tane hava kapısı görünüyor ama…”

 

 

Şimdi, bakın, devam edelim, havalandırmayla ilgili kısma gelelim. Şöyle göstereyim: Gördüğünüz 320 kalın damar yani patlamanın gerçekleştiği kısım şurası olarak kabul ediliyor. Bakın, 2 tane vantilatör hemen 320 kotundaki bu çalışılan yani patlamanın olduğu galerinin hemen başında zaten ve o başındaki 2 tane vantilatör 350’ye gönderiyor, bakın kırmızı hatta, 350’nin… Pardon, bunlar zaten 350’deler. Şu kırmızı hatla birlikte arının arka tarafına nefeslikten vantüple birlikte havayı gönderiyor. Diğeri, bakın, biraz önce size gösterdim, Komisyona sunulan kot harita planında görünmeyen kısımda da 2 vantüp var; onlar da yine 300 kotundan temiz havayı arına veriyor. 4 tane tali vantilatör var. 350 kotundaki, şurada görülenden bir tanesi ise arızalanıyor.

 

 

Yani demek istediğim şey şu: Havalandırma planında, bize teslim ettiğiniz, verdiğiniz planın üzerinde görünen ve 320 kalın damara yakın olan vantilatörler aslında orada değil, onlar 350 kotunda, arızalı olan da orada. Dolayısıyla, planda bir hata, aslında hata değil de bir yanıltma var, böyle bir durum var.

 

 

Bu hatalı ama bununla da sınırlı kalmıyor; şimdi, havalandırma planının üzerinden kritik kısımlardan bir tanesine gelelim, şöyle size göstereyim: TTK’nin verdiği ölçekli, resmî rapora göre bu 320 kalın damarın yani bakın şuradaki, patlamanın olduğu düşünülen şu kısımın önündeki hemen 350 -300 arasındaki nefeslik hattının altında daha önce çalışılmış kör bir galeri var, bu, 350 kotundaki kalın damar. Bu galeri tabii gaz deposu durumunda, çalışılan bir alan değil. Dolayısıyla bu alanda biriken bir gaz var. Bakalım bu galerinin önünde bir hava kapısı var mı 320’deki patlamanın olduğu yer ile buranın arasını kesen? Komisyona sunulan TTK’nin şemasına göre bakıyorum - 2 tane hava kapısı var, yeri de belli, daha doğrusu kapı var da hava kapısı mı, o da meçhul. Şimdi, bakın, 2 tane burada var. Geliyorum, TTK’nin bize verdiği ölçekli plana göre hava kapılarının yeri, bize verilen plandaki gibi değil, farklı. Bize verilen plandaki hava kapısının bulunduğu yer 320 kalın damara doğrudan gazın boşalabileceği ve akabileceği şekilde iken bize verilen yeni plandaysa yine 2 tane hava kapısı görünüyor ama o 350 kör galerinin önü kapatılmış durumda.

 

 

“Gaz geçişine imkân veren, maden işçisinin geçişine imkân vermeyen bir kapı”

 

 

Şimdi, bununla da kalmıyor, bir de üçüncü bir bilgi daha var. Bu üçüncü bilgiye göre ise bilirkişi raporu var. Bakın , bilirkişi raporu da burada. Bilirkişi raporunda ise 3 tane hava kapısı var. TTK’nin Komisyona sunduğu hava kapısı 2 tane; TTK’nin Komisyonun sorduğu sorulara verdiği yanıtlardaki 2 hava kapısının yeri farklı ve bu çok şeyi değiştirir; bilirkişi raporuna esas teşkil eden bir başka planda 3 hava kapısı var. Evet , şimdi, neden böyle bir durum var, bu hava kapılarıyla ilgili nasıl bir soru işareti var, hemen onu size açıklayayım.

 

 

Adetler belirtilirken burada bize verilen yanıtta bu nefeslikte bulunan hava kapısının adedi belirtilmiyor. Şimdi, burada hava kapıları var mı, varsa nerede, neden bu kadar birbiriyle çelişkili planlar yayınladınız, bu güne kadar tespit ettiniz? Bunların adı hava kapısı mıdır, hareketli kapı mıdır, sensörlü kapı mıdır? Yani ben olmadığını biliyorum ama yine de resmî olarak soru yorum. Kaldı ki bu kör 350 kalın damarın önündeki kapı, bizim yaptığımız araştırmalara göre bir hava kapısı değil, bir tel fence yani gaz geçişine imkân veren ama maden işçisinin geçişine imkân vermeyen bir kapı. Açıkçası bu konuyla ilgili bizim ulaştığımız bilgiler var yani tanık isterseniz tanık da var onu demek istiyorum; o yüzden ‘Hayır, böyle bir şey yoktur’ falan demeye kalkacaksanız sonradan , bunun, sizin ifadenizin doğru olmadığını söyleyebilecek kişiler olduğunu şimdiden bilmenizi istiyorum.

 

 

Evet , bir diğer konu şimdi özüne doğru yaklaşıyorum aslında - elektrik planı, burada müessesenin elektrik planı var. İşte, devre kesiciler var, yol kesiciler var ve bunlar neyle ilgili? İşte, sensörler belirli bir seviyeyi geçince ne yapıyor? Yüzde 1,5’u geçince devre kesiciyi harekete geçiriyor. Devre kesici ne yapıyor? O, ilgili bölgedeki konveyörlerin de bağlı olduğu hattaki elektriği kesiyor. Ama ne yapıyor? Temiz havayı kesmiyor. Şimdi, TTK’nin de aslında savcılığın hazırladığı fezlekenin de dayandığı bir nokta var yani aslında varsayım şuna da yanıyor, diyor ki: ‘Burada 320 kalın damarda patlatmalar yapıldı, metan gazı seviyesi yükseldi, 1,5 seviyesine geldi ; bunu 27 numaralı sensör algıladı, merkez gaz izleme servisinde de bu durum tespit edildi ve devre kesici kesti, elektrik kesildi ve sonrasında bu 320 kalın damardaki 2’nci patlatmayla birlikte de metan gazı seviyesi yükselince arın bölgesinde patlama oldu.’

 

 

Yani tez bu. Şimdi, 196 sayfalık fezleke öyle bir fezleke, öyle bir fezleke ki güya bin 80’er yıl hapis cezası isteniyor gibi görünüyor ama son kısımdaki kusurlar kısmında Emniyet fezlekesin de yer alan bu 2’nci patlatmanın barutçular tarafından usulsüz, mevzuata aykırı usullerle yapıldığıyla ilgili bu kısım gerekçe gösterilerek sorumluluk doğrudan barutçunun üzerine bırakılıyor. Yani fezleke anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor, ‘Genel olarak şu tip hatalar var’ diyor, ‘Genel olarak bu hatalar var’ diyor ama kusurun arasına öyle bir madde yerleştirmiş ki patlamanın sebebinin mevzuata aykırı yapılan 2’nci patlatma olduğu sebebiyle barutçunun ü zerine bırakacağı bir noktaya getirmiş. Artık buradaki tutukluların, şüphelilerin avukatları da oradan alacak, götürecek ve netice itibariyle patlamanın temel sebebi barutçu olacak.

 

 

“Patlama olduğu ana kadar bu bölgedeki elektrik kesilmedi”

 

 

Şimdi, teori nedir, ne diyorsunuz? Diyorsunuz ki: ‘1,5 seviyesini sensör geçtikten sonra bu bölgede bulunan elektriği kesti’ değil mi? Kesmedi, patlama olduğu ana kadar bu bölgedeki elektrik kesilmedi. Bakın neden kesilmedi? Bir elektrik mühendisi olarak söylüyorum, TTK’ye sorduğumuz sorulardan bir tanesi ‘Hangi sensörler, hangi devre kesicilerine bağlıdır?’ sorusuydu ve ‘Bu devre kesiciler neredeki hangi elektrik ekipmanlarının enerjisini kesmektedir ?’ diye sorduk. Gelen yanıt, bakın ne diyor? Diyor ki: ‘Sensörün adresi, sensör numarası ve tarih yani güncel. Bizim 1,69 seviyesine metan oranının çıktığını tespit ettiğimiz sensör 27 numaralı sensör.’ Yani arına en yakın olan sensör; bu, 1,69’a çıkıyor, 27 numaralı sensör. Bakın, verilen yanıtta diyor ki: ‘24, 36, 27, 26, 80 numaralı sensörler eksi 300 2’nc i rekup istasyonuna adreslenmiş.’ Neresi eksi 300 2’nci rekup, hani, bu, bize verilen kot haritasında görünmeyen şu kısım var ya, 11 işçinin çalıştığı; o bölge. Yani, CH27 sensörü 1,69’a çıktığında, evet, devre kesici devreye girdi ama nerenin elektriğini kesen devre kesici devreye girdi? Eksi 300 2’nci rekup bölgesinin enerjisini kesti yani eksi 320 kotundaki konveyörleri besleyen hattaki enerji kesilmedi, devam etti.

 

 

Şimdi, bunu aynı zamanda tek hat şemalarıyla da bakın, gösterelim. Burada, bakın, bu ilgili eksi 300 2’nci rekuptaki devre kesiciye bağlı olan CH27 sensörünün tek hattı; bu, tek hat şeması. Bakın, sensör bağlı bir devre kesiciye; enerjisini buradan, trafo hattından alıyor, aynı zamanda -bakın, ‘yol vericiler’ diyor- bu yol vericilerle birlikte, bu eksi 300 rekuptaki, 2’nci rekuptaki, oradaki konveyörlere, vesairelere, onlara enerjisini veriyor sensör.

 

 

“Kendi bulunduğu kattaki konveyörlerin enerjisini kesmiyor”

 

 

Bir hat daha var; bakın, o hat doğrudan sensörle ilgili olarak değil, onun devreyi kesemeyeceği bir hat, o hat üzerinden de normal havayla ilgili üniteler besleniyor. Sensörün kestiği devre kesici ise doğrudan bu konveyörlerin ve elektrikli ekipmanların enerjisini kesen kısım; burada.

 

 

Şimdi, ilginçlik nerede? Devam edelim, bakın, ilginçlik şurada:  Şimdi, bir de burada CH37 sensörü var yani galerinin daha içinde olan sensör yani 27 numaralı sensör 1,69’u gösterdiğinde, 37 numaralı sensör de 1,2 civarlarında bir veri veriyor. Şimdi, bu sensörse bir başka devre kesiciye bağlı. Bakın, onun bağlı olduğu devre kesici ise -hemen resmî yanıttan bakıyoruz – ‘20, 28, 37, 34, 25, 78, 22, 23, 32 , 21, 23, 22 nu maralı sensörler’ eksi 300 vinç dibi, burada bulunan devre kesiciye bağlı. Orada enerjiyi kesiyor. ‘Orası neresi?’ derseniz, orası da şurası: Bakın, eksi 350’nin de bağlı olduğu, aynı zamanda 300 kotunun daha sağ üst tarafının da yine, bağlı olduğu alandaki konveyörlerin ve elektrikli ekipmanların enerjisini kesiyor yani özetle 320 kotundaki 1,69’u, metanı gördüğümüz sensörün kestiği devre kesici kendi bulunduğu kattaki konveyörlerin enerjisini kesmiyor. Neye göre? TTK’nin verdiği resmî bilgiye göre. Aynı zamanda neye göre? Tek hat şemalarına göre. Elektrik mühendisi olduğum için bunu, bu dili biz okuyabiliyorum. Dolayısıyla da burada görünen o ki metan gazı galeride yükselirken 1,5 seviyesine geldiğinde ve 1,69 seviyesini geçtiği o noktaya geldiği anda dahi 320 kotunda elektrik var, elektrik kesilmemiş durumda. Eğer CH37 sensörü yani arın tarafında değil, daha içte bulunan sensörde metan gazı seviyesi yükselmiş olsaydı 1,5’u geçtiği an, evet, 320 kotundaki elektriği keserdi ama diğer sensörün bağlandığı devre kesici 320 kotundaki elektriksel ekipmanların enerjisini kesmedi.

 

 

“Patlamanın da nerede gerçekleştiğini veriyor”

 

 

Şimdi, buradan hareket le bir başka noktaya hemen gelelim, o da şu: Hava kapılarının bulunduğu nefeslik kısım. Bu, aslında bize, patlamanın da nerede gerçekleştiğini zaten veriyor. Bakın, burada hayatını kaybeden madencilerin hayatını kaybetme nedenlerine göre ve yine TTK’nın verdiği şemaya da belirli bir ölçüde riayet eden bir sonuç çıkıyor. Bu ‘boğucu alan’ dediğimiz kısım arına yakın olan, barutçunun da bulunduğu ve onunla birlikte yine yakınlarında bulunan maden işçilerinin hayatını kaybettiği kısım, burası zehirlendikleri alan; daha ileride yakıcı ve boğucu alan var yani hem yanıklar oluşmuş, aynı zamanda da zehirlenmişler; biraz daha ilerisinde yani galerinin girişine yakın olan kısımsa yakıcı, yıkıcı, boğucu yani en fazla hasarın olduğu yerden bahsediyoruz. Dolayısıyla 2 tane sensör de; burada daha önce verilen sensörün yeri tarafınızdan değiştirilip arına daha yakın hâle getirildiği için 2 sensör arasındaki mesafe artmış durumda, dolayısıyla da nefeslikte eksi 350 kotundaki kör damarın önünde tel fensli yani gerçek bir hava kapısı olmadığı için oradan gelen gaz ve aynı zamanda alt kottan gelen kirli hava çünkü bir temiz hava dönüşü yok orada; bunu da havalandırma planınızdan hareketle söylüyorum. Buradan gelen kirli hava birleştiği anda arında yapılan birinci patlatma sonrasında gelen metan gazı ve 1,69’a çıkan metan gazı o sensörü geçip ikinci sensöre ulaşmadan tam kavşak noktasında nefeslikten gelen gazla birlikte doluyor, birleşiyor ve kesilmeyen elektrik nedeniyle konveyörden gelen ateşlemeyle birlikte de grizu patlamasına sebep oluyor. Dolayısıyla burada özellikle savcılık fezlekesinin de kaçındığı, neredeyse elinden gelse tek kelime yazmayacağı, aynı zamanda da genel olarak başından beri görmezden gelinmeye çalışılan ATEX konusu bir kez daha ortaya çıkıyor. Patlama anında elektrik enerjisi kesilmedi, konveyörler çalışır ve enerjili durumdaydı, aynı zamanda da bu bölgede bulunan ATEX sertifikalı olması gereken konveyör hatlarının, motor vesaire çeşitli ekipmanlığında bir ATEX problemi var, ya ATEX özelliğini kaybetti ya da ATEX’li değildi, buradaki durum bu.”

 

 

TBMM Amasra Maden Kazasını Araştırma Komisyonu’nun çalışma süresi de bütün partilerin ortak kararıyla 1 ay daha uzatıldı.

 

 

ETİKETLER : Amasra TBMM Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı CHP Deniz Yavuz Yılmaz
Diğer YAŞAM haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›