“İnsan aklıyla bu kadar da dalga geçilmez”

Bartın KESK Şubeler Platformu üyeleri, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) rakamlarla açıkladığı enflasyon rakamlarına dayanılarak AK Parti iktidarı tarafından belirlenen kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaşlarına 1 Ocak itibariyle yapılacak yüzde 30’luk artışa tepki gösterdi.
Bu haber 2023-01-12 17:05:53 eklenmiş ve 118 kez görüntülenmiştir.

 

Platform adına açıklamayı okuyan Bartın Eğitim Sen Yürütme Kurulu Üyesi Hasan Buğra Kapucu,  açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Yaşanan gerçek hayata pahalılığının TÜİK tarafından açıklanan resmi rakamlar ile adeta bir kara delik gibi yutulmasına maalesef alıştık. Ancak bugün açıklanan resmi enflasyon rakamları hepimize bir kez daha ‘Bu kadar da olmaz. İnsanın aklı ile bu kadar da dalga geçilmez’ dedirtmiştir. Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yandaş konfederasyonun ‘Sözleşmeliye Kadro Şöleni’ programında kameraların karşısına geçmiş, büyük bir müjde veriyormuşçasına, kamu emekçilerinin ve emeklilerin 2023 Ocak maaşlarının yüzde 25 artırılacağını açıklamış, 24 saat bile geçmeden de bu oranı yüzde 30’a çıkarıldığını duyurmuştur.

 

 

“TÜİK rakamları yalan, yoksulluk gerçek”

 

 

Her şeyden önce TÜİK tarafından açıklanan rakamlar iktidarın yıllardır sürdürdüğü yaşanan gerçek enflasyonu perdeleme, enflasyonu düşük göstererek milyonlarca çalışanın maaşını, ücretini düşük gösterme politikasının ürünüdür. Dolayısıyla iktidarın ‘enflasyonu düşürdük’ açıklamalarının, Cumhurbaşkanı’nın sahte TÜİK rakamlarının üzerine birkaç puan koymaktan ibaret ‘müjdesinin’ hiçbir karşılığı yoktur. Çünkü ne yazık ki tüm halk TÜİK rakamlarının yalan, yoksulluğun gerçek olduğunu onlarca acı tecrübe ile öğrenmiştir.

 

 

Yıllardır emeği ile geçim mücadelesi verenler başta olmak üzere halkın yüzde 99'u olarak TÜİK'in her verisinin sahte olduğunu biliyoruz. Gittikçe artan hayat pahalılığını iliklerimize kadar yaşamaya devam ediyoruz. Ülkeyi yönetenler bugüne kadar onlarca Ali Cengiz oyunu ile yaşadığımız gerçek enflasyonu gizlemeyi başardılar. Ama geldiğimiz noktada yıllardır sahnelenen bu oyunların sonuçlarını gizlemek artık mümkün değildir.

 

 

“Zam kasırgası!”

 

 

Bugün öyle bir noktaya geldik ki ülkedeki her beş kişiden biri açlık sınırı altında bir gelirle yaşamaya çalışmaktadır. Asgari ücretin açıklandığı 22 Aralık tarihinden bu yana geçen sürede A’dan Z’ye her şeye en az yüzde 25 zam yapılmıştır. Vergi, harç ve cezalara yüzde 123'lük Yeniden Değerleme Oranında zam yapılmıştır. Elektrikten doğalgaza, gıda ürünlerinden geçen yıla göre en az iki kat artan kiralara kadar uzanan zam kasırgası hız kesmeden sürmektedir. 20 yıl önce en düşük emekli maaşı asgari ücretin üzerinde iken bugün her dört emekliden üçü 3 bin 500 TL gibi asgari ücretin yarısına bile ulaşmayan sefalet aylığı ile yaşam mücadelesi vermektedir. Geriye kalan çalışanlar için ise Türkiye Asgari Ücretliler Ülkesine dönüştürülmüştür. Her iki çalışandan biri asgari ücretlidir. Bu kadar geniş bir kesime reva görülen asgari ücret ise son artışa rağmen daha ceplere bile girmeden açlık sınırı altında kalmıştır. 6,5 milyon kamu emekçisi ve emekli yandaş konfederasyonların ve iktidarın sahte enflasyon rakamlarını bir kuruş aşmayan toplu iş sözleşmesi mutabakatlarının bedelini yıllardır ödemeye devam etmektedir. Geldiğimiz noktada devlet dairelerine bile ‘Bu işyerinde asgari ücret uygulanmaktadır’ tabelaları asılmasına ramak kalmıştır.

 

 

“Her gün daha da yoksullaştırılmaktan bıktık”

 

 

Tüm bunlara rağmen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı çıkıp ‘Kamuoyunda asgari ücrette yüzde 54 artış yapıldı, bize de olur mu şeklinde saçma sapan tartışmalar var’ diyebilmektedir. Oysa ‘saçma sapan’ olan; milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin talebi değildir. Saçma sapan olan; gerçekleri ters yüz etmek için takla attırılan TÜİK rakamlarıdır. Saçma sapan olan; resmi enflasyonun yoksul cebinden alınan bir vergiye dönüştürülmesidir. Bu verginin zenginin cebine aktarılmasıdır. Saçma sapan olan; emeğin ulusal gelirden aldığı payı sadece son iki yılda 10 puan düşüren politikaları hayata geçirip büyüme nutuklarına, istikrar nutuklarına halkın inanmasını beklemektir. Saçma sapan resmi enflasyon rakamlarına göre yapılan maaş-ücret artışları ile her gün daha fazla yoksullaştırmaktan bıktık. Bu sahte TÜİK rakamlarının üzerine eklenen birkaç puanın ‘refah payı’ olarak yutturulmak istenmesinden artık bıktık.

 

 

“En az asgari ücret kadar zam yapılmalı”

 

 

‘Saçma sapan’ denilerek aşağılanan talep ‘Memur ve emekli maaşları asgari ücrete yapılan yüzde 54 oranında artırılsın’ talebidir. KESK olarak bu talebe katılmakla birlikte çok mütevazi bulduğumuzun da altını çizmekte fayda görüyoruz. Çünkü kamu emekçilerinin ve emeklilerinin yıllardır biriken kaybının çok daha fazla olduğunu sadece biz değil, tüm kamu emekçileri, tüm emekliler bilmektedir. 20 yıl önce asgari ücretin 2 katını geçen en düşük kamu emekçisi maaşı bugün geldiğimiz noktada asgari ücretin altına inmiştir. Asgari ücretin 3 katını aşan ortalama kamu emekçisi maaşı ise bugün asgari ücretin sadece 500 TL üzerindedir.         Sadece bir yıl önce yoksulluk sınırının yaklaşık yarısına denk gelen en düşük kamu emekçisi maaşı bugün yoksulluk sınırının üçte birine kadar inmiştir.

 

 

2022 Ocak ayında 4 bin 253 TL olan net asgari ücret bugün 8 bin 506 TL olmuştur. Buna karşın 2022 Ocak ayı itibari ile eş ve çocuk yardımı ile birlikte 6 bin 430 TL olan en düşük kamu emekçisi maaşı Aralık 2022 itibari ile 9 bin 50 TL'de kalmıştır. Son bir yıldaki yüzde 100 artışa rağmen asgari ücret hem yaşanan gerçek enflasyonun hem de açlık sınırının altına inmiştir. Bunun için öncelikle yaşanan kayıpların bir nebze de olsa azaltılması için kamu emekçilerinin ve tüm emeklilerin maaşlarına en az asgari ücret artış oranı kadar zam yapılmalıdır. Öte yandan tüm kamu emekçileri ve emekliler bu artışın yaşanan hayat pahalılığının sürdüğü koşullarda kısa sürede eriyeceğini bugüne kadar defalarca tecrübe etmiştir.

 

 

“Omuz omuza vermeye çağırıyoruz”

 

 

Her zaman altını çizdiğimiz üzere enflasyona göre maaş zammı ‘sıfır’ zam demektir. Sahte rakamlardan ibaret TÜİK verilerine göre maaş zammı ise reel gelirimizin erimesi, yoksulluğumuzun artması demektir. Kalıcı olan ise insanca yaşamaya yetecek bir ücret mücadelesidir. Bunun da yolu en düşük kamu emekçisinin gelirinin maaşında ve eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasından geçmektedir.

 

 

KESK olarak, iktidarlardan icazet beklemek yerine her zaman olduğu gibi insanca yaşamaya yetecek ücret için ‘Hak verilmez, mücadele ile alınır’ şiarı ile tüm yurtta alanlardayız. Tüm kamu emekçilerini ve emeklileri bugünün acil talebi olan en az asgari ücret artışı talebine olduğu kadar en temel talebimiz olan insanca yaşamaya yetecek yoksulluk sınırı üzerinde ücret talebine sahip çıkmak için omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”

ETİKETLER : KESK
Diğer YAŞAM haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›