Elektrik faturaları için yeni düzenleme!

Bartın’daki binlerce kişi olmak üzere milyonların merakla takip ettiği Kabine Toplantısı sonrasında açıklamada bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, elektrik faturalarının iki kat, hatta üç kat arttığı yönündeki şikâyetler üzerine ilgili kurumlara elektrik tarifelerinin yeniden düzenlenmesi talimatını verdiklerini söylerken “Bu çerçevede en düşük tarifede günlük 5 kilovat olarak hesaplanan tüketim tutarını 7 kilovata, dolayısıyla aylık tüketimi de 150 kilovattan 210 kilovata çıkartıyoruz. Şubat ayından sarf edilecek elektriğin faturası vatandaşlarımız lehine yapılacak bu yeni düzenlemeye uygun şekilde gelecektir” dedi.
Bu haber 2022-02-02 09:40:46 eklenmiş ve 115 kez görüntülenmiştir.

 

 

150 kilovattan 210 kilovata çıkarılıyor

 

 

Kübra Nur AK

 

 

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı, geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirildi.

 

 

Toplantıya Adalet Bakanlığı’ndan istifa eden Abdulhamit Gül’ün yerine gelen Bekir Bozdağ da ilk kez katılırken Kabinenin dış gündeminde Ankara’nın arabuluculuk teklifinde bulunduğu Rusya-Ukrayna arasındaki gerginlik, Ermenistan’la normalleşme görüşmeleri var.

 

 

2 saat 20 dakika süren toplantıda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog’un Türkiye'ye yapacağı ziyaretler de detaylarıyla ele alındı.

 

 

Günlük 90 bini aşan korona virüsü vaka sayıları, aşılama oranının artırılması için atılabilecek yeni adımlar ve yurtiçindeki diğer gelişmeler kabinenin gündeminde yer aldı.

 

 

Ayrıca, toplantıda başta temel gıda maddeleri olmak üzere çeşitli kalemlerde KDV’nin indirilmesine yönelik öneriler de görüşüldü.

 

 

Bartın’daki binlerce kişi dahil olmak üzere milyonlarca kişinin merakla takip ettiği toplantının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, basın açıklaması yaptı.

 

 

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

 

 

“Türkiye son yılların en bereketli ve elbette onunla birlikte zahmetli kışını geçiriyor. Kuraklık tehdidi altında geçen birkaç yılın ardından son haftalarda yağan karla hamdolsun en azından bu yıl için rahat bir nefes aldık. Kar yağışının bastırdığı ilk günlerde şehirlerarası yollarda ve şehir içlerindeki ulaşımda çeşitli sıkıntılar yaşandı. Karayolları ekiplerimiz şehirlerarası yolları, belediyeler kendi sorumluluk alanlarındaki yolları açık tutmak için harekete geçti. Ancak bu mücadelenin yeteri kadar etkin yürütülemediği yerlerde vatandaşlarımızdan mağduriyet yaşayanlar da oldu. Her şeye rağmen genel olarak verimli bir kış mevsimi geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Kar yağışıyla birlikte toprağın doymasını, barajların dolmasını olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. İnşallah ülkemiz Şubat, Mart, Nisan aylarında da yeteri kadar yağış alır ve bereketli bir yılı hep birlikte yaşarız.

 

 

“Tarımsal destekleme bütçesini 29 milyar liraya çıkardık”

 

 

Bu vesileyle 2022 yılında 25,8 milyar planladığımız tarımsal destekleme bütçesini 3,2 milyar liralık ilaveyle 29 milyar liraya çıkardığımızın müjdesini de çiftçilerimizle paylaşmak istiyorum. Özellikle hububat üreticilerimizin girdi desteklerini geçen yıla oranla yüzde 127 oranında artırdık.

 

 

Kış döneminde öne çıkan hususlardan biri de elektrik ve doğal gaz konularıdır. İran’la aramızdaki doğal gaz hattının karşı taraftaki bölümünde yaşanan bir arıza sebebiyle doğal gaz arzında azalma ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine her seviyede girişimde bulunarak arızanın giderilmesi çalışmalarını havalarının ısındığı önümüzdeki aylara bırakılması konusunda İran’la mutabık kaldık. Böylece İran hattından doğal gaz akışını yeniden başlattık. Ayrıca, Azerbaycan hattından aldığımız doğal gaz miktarını da artırdık. İlaveten çeşitli kaynaklardan temin ettiğimiz LNG alımlarını hızlandırdık. Tuz Gölü ve Silivri’deki yeraltı doğal gaz depolama tesislerini de devreye soktuk. Sanayi kuruluşlarına uygulanan kısmi enerji kesintisini önemli ölçüde azalttık, yakında tümüyle kaldırıyoruz.

 

 

Bir başka önemli konu da, elektrik faturalarında yaşanan artışlardır. Salgın döneminde dünyada kömür fiyatları 5 kat, doğal gaz fiyatları 10 kat artarken, biz ülkemizde bunu vatandaşlarımıza yansıtmamak için yoğun gayret gösterdik. Uzunca bir süre doğal gazda yüzde 75, elektrik faturalarında yüzde 50 sübvansiyon uyguladık. Yılbaşı itibariyle enerji piyasalarında sürdürülebilirliği sağlamak için tarifelerde zorunlu düzenlemeye gitmek durumunda kaldık.

 

 

“Elektrik tarifelerinin yeniden düzenlenmesi talimatını verdik”

 

 

Vatandaşlarımızın elektrik faturalarının iki kat, hatta üç kat arttığı yönündeki şikâyetleri üzerine ilgili kurumlarımıza elektrik tarifelerinin yeniden düzenlenmesi talimatını verdik. Bu çerçevede en düşük tarifede günlük 5 kilovat olarak hesaplanan tüketim tutarını 7 kilovata, dolayısıyla aylık tüketimi de 150 kilovattan 210 kilovata çıkartıyoruz. Şubat ayından sarf edilecek elektriğin faturası vatandaşlarımız lehine yapılacak bu yeni düzenlemeye uygun şekilde gelecektir.

 

 

“Kısıtlamaları ilk kaldıran ülkeler arasındayız”

 

 

Tabi bu dönemde dikkatle takip ettiğimiz hususlardan biri de koronavirüs salgınındaki gelişmelerdir. Omicron varyantıyla birlikte artık gücü azalan salgını inşallah yakında gündemimizden tamamen çıkartmayı ümit ediyoruz.

 

 

Türkiye salgının ilk günlerinde tedbirleri en önce alan ülkelerden biriydi. Şimdi de kısıtlamaları ilk kaldıran ülkeler arasındayız. Avrupa ülkeleri henüz yeni bu aşamaya geçiyor. Bu konuda en önemli gücümüzden biri aşılama çalışmalarındaki başarımızdır. Buradan bilhassa 65 yaş üzeri vatandaşlarımıza kendi aşımız ve kendi gücümüz olan TURKOVAC başta olmak üzere aşılarını yaptırmaları veya tamamlamaları hususunu tekrar hatırlatmak istiyorum.

 

 

“Tarihimizin en büyük üretim ve ihracat atağını gerçekleştirdik”

 

 

Hâlihazırda istatistiki olarak vaka sayısında önemli artış olmasına rağmen hastanelerimizde ve yoğun bakımlarda alarm seviyesine geçmemizi gerektiren bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Türkiye salgın dönemini sağlık hizmetlerinin aksaksız olarak yürütülmesi, günlük hayatın ve ekonominin işleyişinin en az kesintiyle sürdürülmesi, istihdamın korunarak, hatta artırılarak sosyal kırılmaya meydan verilmemesi, büyümenin sürdürülerek telafisi zor kayıpların önlenmesi, ülke genelinde huzurun ve güvenliğin eksiksiz sağlanması ve tüm diğer bakımlardan en başarılı şekilde yönetmiş ülkelerin başında geliyor. Gelişmiş diye tabir edilen ülkelerin çoğu bu zorlu süreçte sınıfta kalmıştır. Biz güçlü altyapımız ve vaktinde aldığımız tedbirler sayesinde bu duruma düşmedik. Herkesin içine kapandığı, şalter indirdiği, günü kurtarma derdine düştüğü bir dönemde biz tarihimizin en büyük üretim ve ihracat atağını gerçekleştirdik.

 

 

Son 10 yıldır pek çok yerde başarıyla uygulanan sosyal kaos, siyasi istikrarsızlık, ekonomik çöküntü, toplumun bölünmesi, ülkenin parçalanması senaryolarını yırtıp attığımız gibi, salgının da üstesinden geldik. Millî birlik ve beraberliğimizi korumada, terörle mücadelede, sınırlarımıza yönelik tehditleri bertaraf etmede, bölgesel ve küresel meselelerde, ön alıcı olmada gösterdiğimiz başarıyı salgın sürecinde bir üst aşamaya çıkardık.

 

 

Değişen küresel yönetim ve ekonomi sisteminde Türkiye artık etkilenen, takip eden, dâhil edilen değil belirleyici ülkeler arasına girmiştir. İki asırlık demokrasi ve kalkınma mücadelemizde en üst lige çıkabilecek konuma geldiğimizi dost-düşman herkese gösterdik. Artık geleceğe daha bir güvenle, daha bir umutla, daha bir azimle, daha bir kararlılıkla bakıyoruz.

 

 

Üç yeni destek paketi

 

 

Bugün müjdesini vereceğimiz bir başka konu da, Kredi Garanti Fonu kefaletiyle kullandırılacak üç yeni destek paketidir. Bunlardan ilki olan, işletme harcamalarında kartlı ödeme desteğini KOBİ ve KOBİ dışı tüm firmaların finansmana erişimini sağlamak için hazırladık. Yatırım destek paketi, kalkınma planındaki öncelikli sektörlerden başlayarak katma değeri yüksek ürünlerin üretimine yönelik çalışan firmalarımızı kapsamaktadır. İhracat destek paketi ise, döviz kazandırıcı faaliyet yürüten ve ihracat potansiyeli taşıyan KOBİ’lerimize hitap etmektedir. Bu üç paketle firmalarımıza 60 milyar liralık bir kefalet limiti açıyoruz.

 

 

Amacımız; tedarik zincirinde sürekliliği sağlayacak, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayı destekleyecek bir ekonomik destek iklimi oluşturmaktır. Bu kapsamda alınacak kredilerin amacına uygun kullanılmasını temin etmek için bankalarımızın ve firmalarımızın gereken hassasiyeti göstereceklerine inanıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığımız fatura ve sözleşme belgelerinin takibi başta olmak üzere bu amacı sağlamaya yönelik gereken tedbirleri alacaktır. Yeni kredi paketimizin ülkemize, sektörlerimize, firmalarımıza hayırlı olmasını diliyorum.

 

 

“2 bin 927 engelli vatandaşımızın kamuya yerleşimini sağlayacağız”

 

 

Diğer yandan engellilerimize yönelik bu yılın ilk memur yerleştirme atamasını da 8 Şubat’ta yapacağız. Bu atamayla her eğitim kademesinden toplamda 2 bin 927 engelli vatandaşımızın kamuya yerleşimini sağlayacağız.

 

 

Ayrıca, dezavantajlı ailelerin anaokuluna ve ana sınıfına devam eden çocuklarına yönelik yıllık 500 milyon liralık yeni bir destek paketini de hayata geçiriyoruz. Bu destek paketinin dezavantajlı ailelerimizin sayıları bir milyonu bulan çocuklarına hayırlı olmasını diliyorum.

 

 

Sadece salgınla değil deprem, sel, yangın gibi tabii afetlerle mücadelede de dünyada örnek bir ülkeyiz; son dönemde Elazığ ve Malatya ile İzmir depremlerinde, Karadeniz Bölgemizdeki sel felaketlerinde, Akdeniz ve Ege’deki yangınlarda bunu tekrar tekrar ispatladık. Tüm bu felaketlerde hem arama-kurtarma, hem yeniden inşa faaliyetlerindeki hızlı, kuşatıcı, sonuç alıcı pratik afet yönetimlerimizle insanlarımızın mağduriyetlerini kısa sürede giderdik. Avrupa’daki bazı şehirlerde yaşanan sel felaketlerinde ortaya çıkan altyapı ve üstyapı kayıpları yıllardır hâlâ telafi edilememişken, biz birkaç haftada arama-kurtarma, birkaç ayda yıkıntıların kaldırılması, bir yılda da yeni konut ve iş yerlerinin inşası çalışmalarını tamamlayabilen bir yönetim sergiliyoruz.

 

 

Cumartesi günü Giresun’un Dereli ilçesine yaptığımız ziyarette, Ağustos 2020’de yaşanan sel felaketinin ardından inşasına başladığımız konutların ve iş yerlerinin resmî açılış törenine katıldık. Hayatını kaybeden 15 vatandaşımızı bir kez daha andığımız bu törende, Dereli’deki 213 konut ve 82 işyeriyle Doğankent’te 156 konut ve 70 iş yerinin resmi açılışını ve teslim törenini gerçekleştirdik.

 

 

Tabi bunun yanında felaketin yaşandığı ilçelerimizde yollardan altyapıya, çevre düzenlemesinden kamu binalarına kadar pek çok yatırımı da hayata geçirdik.  Köylerimizdeki ahırlı evler başta olmak üzere hâlen inşası süren yatırımları da yakında tamamlıyoruz.

 

 

“Cumartesi günü Zonguldak’ta olacağız”

 

 

Hava şartlarının ve programımızın el verdiği ölçüde hafta sonlarını şehirlerimizde vatandaşlarımızla kucaklaşarak, hasret giderek geçirmek kararındayız. Böylece hem milletimizin muhabbetini ve coşkunu bizzat yaşıyor, hem de dertlerini ve taleplerini yerinde tespit edebiliyoruz. Biz asla ülkesinden bihaber, milletinden kopuk salon siyasetçilerinden olmadık, olmayacağız. İnşallah bu hafta sonu Cumartesi günü de Zonguldak’ta olacağız. Zonguldak’taki inşallah tüm oradaki tünellerin, kavşak düzenlemelerinin açılışlarını yapacak ve Zonguldaklı hemşehrilerimizle bir arada olacağız. Kadınıyla ve erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla her kesimden insanımızla aramıza kimseyi sokmadık, sokmayacağız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sadece milletimizin ne istediğine, ne beklediğine, ne talep ettiğine bakarak yönümüzü belirledik, bundan sonra da aynı şekilde istikamet tayin edip yola devam edeceğiz.

 

 

“Milletimizi koruyacak adımları da birer birer atıyoruz”

 

 

Türkiye bugün, eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaştırmadan enerjiye, tarımdan şehirciliğe, her alanda dünya ile yarışacak altyapıya sahipse, bunu dayatmalara boyun eğmeye değil ısrarla kendi yolumuzda yürümeye borçluyuz. Türkiye bugün, 81 vilayeti ve 84 milyon vatandaşıyla sanayiden savunmaya, istihdamdan sosyal güvenlik ve desteklere kadar her alanda kendine güveniyorsa, bunu birilerinin ihsanına değil kendi emeğimize ve gayretimize borçluyuz. Türkiye bugün, bölgesinde ve dünyada yaşanan her krizde, her gelişmede siyasi, diplomatik, askerî, istihbari olarak gözlerin döndüğü, tavrının beklendiği bir ülkeyse, bunu sırtını sözde müttefik fiiliyatta köstek güçlere yaslamaya değil kendi imkânlarına, kendi yüreğine kendi bileğine borçludur.

 

 

Son 3 yıldır ekonomide yaşadığımız dalgalanmalarla Türkiye gemisini belki biraz sarstılar, ama asıl amaçlarına ulaşamadılar. Serbest piyasa kurallarıyla, küresel ekonomi düzenlemeleriyle, ahlakla, vicdanla ilgisi olmayan her saldırıyı gereken tedbirleri alarak, savunma mekanizmalarını kurarak, sızıntıları engelleyerek bertaraf ettik. Geçtiğimiz yılın son aylarında yaşanan kur dalgalanmasının önüne de bu şekilde geçtik.

 

 

Bu arada ortaya çıkan yüksek enflasyondan ve hayat pahalılığından milletimizi koruyacak adımları da birer birer atıyoruz. Asgari ücretten memur ve emekli maaşlarına kadar çalışanların gelirlerinde yaptığımız artışlar bu adımlardan biridir. Enflasyondaki belli bir döneme mahsus arızi yükselişin kamburunu maalesef bir müddet sırtımızda taşımak mecburiyetinde kalacağız. İnşallah her yeni ayın bir öncekinden daha iyi olduğunu göreceğimiz bir döneme girdik. Tabi bu süreçte vatandaşlarımızın dile getireceği her şikâyete, her derde, her talebe kulağımız da, gönlümüz de sonuna kadar açık olacak.

 

 

“Hayat pahalılığını yenme vaadimizi de yerine getireceğiz”

 

 

Devletimizin tüm imkânlarını insanlarımızın emrine verdik, vermeyi sürdüreceğiz. Hep söylediğimiz gibi, 20 yıldır bu ülkenin ve bu milletin asırlık meselelerini nasıl biz çözdüysek, bugünkü sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüterek vatandaşlarımızı müreffeh, ülkemizi mamur, devletimizi güçlü hâle getirme sözümüzü tutmak boynumuzun borcudur. Milletimize verdiğimiz her sözü tuttuğumuz gibi, büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa ederek diğer hedeflerimizle birlikte enflasyonu indirme, hayat pahalılığını yenme vaadimizi de yerine getireceğiz. Yeter ki bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım; her şeyin anahtarı işte bu ahittir. Bu, diğer her türlü ayrımın, her türlü rekabetin, her türlü önceliğin üzerinde bir meseledir. Kendimizin ve evlatlarımızın geleceği için bu hususa diğer her şeyden fazla hassasiyet göstermemiz, sahip çıkmamız şarttır. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi sıkı tuttuğumuzda, Allah’ın izniyle ne terör örgütleri, ne ekonomik tetikçiler, ne siyasi muhterisler bu ülkeye de, bu millete de zarar veremez. Bölünürsek, birbirimize düşersek, istiklalimizin ve istikbalimizin sembollerine canımız pahasına sahip çıkmazsak, işte o zaman hâlimiz haraptır.

 

 

Son dönemde kimileri siyasi ve sosyal hassasiyetleri kaşıyarak, kimileri ekonomik sıkıntıların sebeplerini ve sonuçlarını çarpıtarak, kimileri millî ve manevi değerlerimize saldırarak Türkiye’nin bu büyük gücüne saldırıyor. Bugüne kadar başaramadılar, inşallah bundan sonra da başaramayacaklar.”

 

ETİKETLER :
Diğer EKONOMİ haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›