“Elimizdeki veriler 1 hafta tatili öne getirmeyi gerektirmiyor”

Katıldığı programda eğitim gündemine ilişkin soruları yanıtlarken merak edilen konularda açıklamalarda bulunan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Bartın’da da konuşulan yarıyıl tatilinin bir hafta erkene çekilmesi ve uzatılması ihtimalinin bulunup bulunmadığının sorulması üzerine “Bu sık sık konuşuldu, şu an için gündemimizde yok. Şu an için yarıyıl tatilini bir hafta öne almak veya bir hafta sonuna ilave etmekle ilgili herhangi bir planlamamız yok. Şu andaki elimizdeki veriler, yüz yüze eğitime ara vermeyi veya 1 hafta tatili öne getirmeyi gerektirmiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Bu haber 2022-01-08 11:26:28 eklenmiş ve 176 kez görüntülenmiştir.

 

 

Nilay Meryem ÇÖMLEK

 

 

 

Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, CNN Türk'te Gece Görüşü programına katılırken Bartın’ı da kapsayan verilerle eğitim gündemine ilişkin soruları yanıtladı.  

 

 

Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Omicron varyantı ve son Kovid-19 vaka sayılarının hatırlatılarak, Bakanlığın bu süreçte yüz yüze eğitimle ilgili planlamalarının sorulması üzerine, 6 Eylül'den itibaren başlattıkları yüz yüze eğitimde sınıf bazlı uygulamayı çok başarılı şekilde yürüttüklerini ifade etti.

 

 

Kovid-19'a karşı tüm dünyada aşı, maske, mesafe ve temizlik kurallarının uygulandığını, Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bilim Kurulu ile koordineli bir şekilde süreci çok başarılı bir şekilde yönettiklerini ifade eden Özer, “Türkiye genelinde 850 bin sınıf var. Bugün itibarıyla 3 bin 451 sınıfımızda Kovid-19 veyahut yakın temas nedeniyle yüz yüze eğitime ara verildi” bilgisini verdi.

 

 

Öğretmenlerde aşılanma oranı yüzde 94

 

 

Şu an için Bakanlık olarak alarm verecekleri bir durumun olmadığının altını çizen Özer, “Süreci yakinen izliyoruz. Ve eğer belli bir aşamaya belli bir eşiğe gelirse önlemlerimizi tekrar gözden geçirebiliriz. Sağlık Bakanlığı ile görüşürüz, Sağlık Bilim Kurulu ile tüm önlemleri tekrar gözden geçirebiliriz ama başlangıç noktasındayız. Okullar ilk açılması gereken, son kapatılması gereken yerlerdir ve bir kapatma yapılacaksa ilk başlanacak yer okul değildir” diye konuştu.

Bu süreçteki en büyük avantajlarının öğretmenlerin aşılanma oranlarının yüksekliği olduğunu söyleyen Özer, en az 2 doz aşı olmuş ve hastalığı geçirerek bağışıklık kazanmış olan öğretmen oranının yüzde 94, 3 doz aşı olmuş öğretmen oranının yüzde 41 olduğunu ve 4 doz aşı olmuş öğretmen oranlarının da sürekli arttığını aktardı.

Yüz yüze eğitimin önemine dikkati çeken Özer, okulların kapanmasının istenmediğini ifade ederek, “Bu noktaya gelinmiş olması ve toplumda bir mutabakatın ortaya çıkmış olması hakikaten son derece sevindirici. Bu, Omicron dalgasına duyarsız olduğumuz anlamına gelmiyor. Süreci yakından takip ediyorsun. Zaten burada 2 haftalık bir sürecimiz kaldı. Biliyorsunuz 2 hafta sonra yarıyıl tatili devreye giriyor” ifadelerini kullandı.

 

 

“Tüm sınıfları kapatılmış hiçbir okulumuz bulunmuyor”

 

 

Yarıyıl tatilinin bir hafta erkene çekilmesi ve uzatılması ihtimalinin bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Özer, “Bu sık sık konuşuldu, şu an için gündemimizde yok. Şu an için yarıyıl tatilini bir hafta öne almak veya bir hafta sonuna ilave etmekle ilgili herhangi bir planlamamız yok. Sadece süreci yakından takip ediyoruz. Eğer gerekirse bu önlemi alabiliriz ama şu an için bizim bilimsel davranmamız gerekiyor. Yani verili bir şekilde konuşmanız gerekiyor. Verileri şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşmamız gerekiyor. Şu andaki elimizdeki veriler, yüz yüze eğitime ara vermeyi veya 1 hafta tatili öne getirmeyi gerektirmiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Şu an Kovid-19 kaynaklı kapanan sınıf sayılarına dikkati çeken Özer, Omicron varyantı olmadan bu sayının 10 binlere çıktığını gördüklerini belirterek, “71 bine yakın okulumuzda tüm sınıfları kapatılmış olan hiçbir okulumuz bulunmamaktadır, Omicron'un bu hızlı yayılımına rağmen. Şu andaki verimiz bu ama bunlar haftaya değişir, bakarız, değerlendiririz. Sağlık Bakanlığımızla istişare ederiz Sağlık Bilim Kurulu ile istişare ederiz, buna göre yeni planlamalar yapabiliriz ama şu an için üzgünüm, eğer birileri tatil bekliyorsa yüz yüze eğitime devam ediyoruz” diye konuştu.

 

 

“23.5 milyon yardımcı kitabı 81 ilimize ulaştırdık”

 

 

Öğrencilerin yüz yüze eğiteme çok daha istekli olduklarını belirten Özer, “Bir taraftan yüz yüze eğitimi açık tutmaya çalışırken bir taraftan da geçmiş 1.5 yılın kayıplarıyla ilgili dünya kadar etkinlik yapıyoruz. Bu süreçte öğretmenlerimiz Bakanlığın telafi edici mekanizmalarının çok ötesine geçerek derslere başlarken geçmiş kayıplara ilişkin kazanım sağlamak için çok büyük fedakârlık gösterdiler. Bakanlık olarak biz de 10, 11 ve 12. Sınıflarda; ortaokulda 6, 7 ve 8. sınıflarda destekleme yetiştirme kurslarımız hizmet veriyor. 2. sınıftan 12. sınıfa kadar tüm sınıf seviyelerinde yardımcı kaynaklar verdik. Şu ana kadar 23.5 milyon yardımcı kitabı 81 ilimize ulaştırdık. İkinci dönem ilk defa ilkokul 2. sınıflara da bu kapsamda destek vereceğiz” dedi.

 

 

100 milyon kitap hedefi

 

 

16 bin 361 yeni kütüphane yaptıklarını hatırlatan Bakan Özer, “Şu an itibarıyla tüm okullarımızda kütüphane var ve 28 milyon civarında kitap varken bugün itibarıyla 41 milyon kitaba sahip okullarımız. 2022'deki hedefimiz 100 milyon kitaba ulaşmak tüm kütüphanelerde. Başarabilirsek her ay 5 milyon kitapla bu kütüphanelerimizi zenginleştirmeye devam edeceğiz. Okullardaki imkân farklılıklarını azaltmamız gerekiyor. Konumundan bağımsız, tüm okullara her imkânı sağlayalım ki eğitimde imkândan kaynaklanan bir eşitsizlik ortaya çıkmasın. Dezenfektan, maske gibi ihtiyaçları kalmasın diye yaklaşık 722 milyon TL'yi tüm okullarımıza gönderdik. Bu rakam bir önceki Eğitim-öğretim yılında gönderilen rakamın 20 katıydı” ifadelerini kullandı.

Son 20 yılda bütçede en büyük payın eğitime ayrıldığını hatırlatan Özer, iki ay içinde tamamlanan Kütüphanesiz Okul Kalmayacak projesini işaret ederek Türkiye'de günde 272 kütüphane yapıldığını kaydederken “Okulların talep ettiği tüm ihtiyaçları biz karşılıyoruz. 2022'de yeni bir proje başlatacağız: Temiz Okul, Temiz Enerji. 150 milyona yakın ödenekleri tüm illerimize gönderdik. Hızlı şekilde başlayın, tüm okullarımızın tuvaletlerini gözden geçirin. Kantinler, yemekhaneler, tüm okullarımızda hepsini gözden geçireceğiz” dedi.

 

 

Mesleki eğitim merkezlerinin önemi

 

 

 

Türkiye'nin asıl ihtiyacı olan yerin mesleki eğitim merkezleri olduğunu vurgulayarak “Haftada 1 gün öğrenci okula gidiyor, geri kalan tüm günlerde gerçek iş ortamında çalışarak yaparak öğreniyor. Mesleki eğitim merkezine giden öğrenciler her ay asgari ücretin 3'te 1'i kadar maaş alıyordu. Artık mesleki eğitim merkezine kayıt yaptıran öğrencilerde işverenin hiçbir yükümlülüğü yok, tamamını devlet üstlendi. Artık asgari ücretin yarısını alıyor. Aylık bin 400 TL civarında her ay ücret alıyor, kalfa olanlar da 2 bin 125 TL civarında maaş alıyor. Yaş sınırlaması da yok. Kanun değişmeden önce mesleki eğitim merkezindeki öğrenci sayısı 150 binlerdeydi, şu anda 250 binlere geldi” diyen Bakan Özer, mesleki eğitim merkezlerinin istihdam oranının yüzde 88 olduğunu belirterek “Bugün itibarıyla tüm OSB'lerde mesleki eğitim merkezi kurduk. Bu imkânlardan hem oradaki sektör hem de işe ihtiyacı olan açık bir meslek eğitim kurumu var. Mesleki eğitim merkezine giden öğrencimiz illa sanayide çalışmak zorunda değil, üniversiteye de gidebilir” dedi.

 

 

Öğretmenlik Meslek Kanunu, Türk eğitim tarihinde bir ilk olacak

 

 

Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun, yasalaştığında Türk eğitim tarihinde bir ilk olacağını vurgulayan Özer, şöyle devam etti:

 

"İlk defa öğretmenlerimizin öğretmen adaylıktan başlayarak kariyerlerinin tamamı içerecek bir dizayn oluşturuluyor. Öğretmenlerdeki aday kaldırmayla ilgili sınav kaldırılacak yasalaştığı zaman. Öğretmenlerimizi okullara hazırlamakla ilgili kişisel destek vereceğiz. 10 yıl öğretmenlik yapmış olan öğretmenlerimiz yaklaşık 180 saatlik bir eğitimimizden geçecek başvurmak isteyenler, sonra yazılı sınav. Başarılı olanlar uzman öğretmen olacak. Bir derece artı bin TL özlük haklarında iyileşme olacak. Yüksek lisans yapmışsa yazılı sınavdan muaf olacak. Yazılı sınav 180 saatlik eğitimin içeriğinden oluşturulacak. 10 yıl uzman öğretmen olan öğretmenlerimiz de 240 saatlik bir eğitimden sonra yazılı sınavdan başarılı olursa başöğretmen olacak ve ilave bir derece artı 2 bin TL iyileştirme yapılacak. Doktora yapmışlarsa bu sınavdan muaf olacaklar. Bizim bu sistematikle öğretmenimizi sürekli gelişime açık bir mekanizmanın içerisine sokup eğitim sistemimize katkısını arttırmaya çalışıyoruz. Özel okul öğretmenlerimiz için de geçerli bu. Ancak bir derece ve bin TL'lik iyileştirme resmi, kamu kurumlarında. Eğitim tarihinde ilk defa öğretmenlerle ilgili bir meslek kanunu olmuş olacak yasalaştığında.”

 

Yasanın tüm öğretmenleri bir sistematiğe kavuşturacağını belirten Öter, şöyle konuştu: "Göreceksiniz önümüzdeki dönemde özel okullar da bunun sistematiğini geliştirecek. Bu yasa, eğitim sistemi içindeki tüm öğretmenlerimizi tedrici bir şekilde çok daha güzel bir sistematiğe kavuşturacağına inanıyorum. Elbette eksiklikler yok mu? Gönlümüzden geçen her şeyi bunun içine koyduk mu? Hayır ama bu ortak bir konsensüs inşallah bu pazartesi de komisyonda görüşülecek. Yasalaştığı zaman 2022 yılında ilaveler verilebilir, daha farklı haklar verilebilir. Önemli olan psikolojik bir eşiği geçmiş olmak.”

 

Ders ücreti karşılığı derse giren öğretmenlere de değinen Bakan Özer, bununla ilgili önümüzdeki günlerde bir düzenleme yapma fırsatı bulabileceklerini söyledi. 

 

Okul öncesi eğitimin önemine değinen Özer, “2022 sonu için 3 bin tane anaokulu ve 40 bin tane anasınıfı yapacağız. Bin tane anaokulunu İstanbul'da yapacağız” diye konuştu. 

 

ETİKETLER : Bartın Milli Eğitim Bakanlığı MEB okullar Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer yüz yüze eğitim
Diğer YAŞAM haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›