“Yasama olarak ona müdahalemiz söz konusu olamaz”

Nilay Meryem ÇÖMLEK

HDP Grup Başkan Vekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, 4 Kasım 2016 tarihinde eş zamanlı bir operasyonla önceki dönem HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile grup başkan vekilleri ve milletvekillerinin tutuklandığı operasyonun hukukta ve demokraside yarattığı tahribatın araştırılması talebiyle Meclise önerge verdi.

AK Parti Grubu adına söz alan AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Av. Yılmaz Tunç, HDP’nin tutuklu milletvekilleri için verdiği Meclis Araştırma Önergesi üzerine AK Parti Grubu adına bir konuşma yaptı.

İlk olarak 14 yıldır milletvekili olduğunu ve her dönem “AKP gidicidir” lafını defalarca dinlediğini ifade eden Milletvekili Tunç, “Ben 14 yıldır parlamenterim, milletvekiliyim ve sizlerden AKP gidicidir lafını her dönemde defalarca dinledik ama bu milletin feraseti açıktır ve biz milletimize güveniyoruz. 19 yılı geride bıraktık, 19 yıl boyunca da Türkiye’nin hem demokrasi alanında hem de fiziki ve ekonomik kalkınma anlamında da nereden nereye geldiğini bu milletimiz her seçimde takdir etmiştir, 2023’te de aynen takdir edecektir, bundan hiç şüpheniz olmasın” dedi.

“Yine kabul görmemesi gerekiyor”

HDP Grubu’nun daha önce de aynı tarzda önergeler verdiğini ve kabul görmediğini hatırlatan Milletvekili Tunç, terörle arasına mesafe koyamayanlardan Hukuk Devletinde hesap sorulacağını belirterek şunları söyledi:

“HDP Grup önerisinde tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasıyla ilgili araştırma talep ediliyor. Daha önce de aynı tarzda önergeler verilmiş ve kabul görmemişti, yine aynı gerekçelerle yine kabul görmemesi gerekiyor. Araştırma önergesine konu olan parlamenterlerin yargının soruşturmasına ve kovuşturmasına neden olan eylemlerine bakıldığında bu eylemlerin Anayasa’nın 83/1’inci maddesinde ifade eden ‘yasama sorumsuzluğu’yla alakalı olmadığı açıktır. 20 Mayıs 2016 tarihinde kabul edilen Anayasa’nın geçici 20. Maddesi Genel Kurulda kabul edildi ve bu dosyalar bakımından dokunulmazlığın uygulanmayacağı Anayasa’mızda artık uyulması gereken bir hüküm olarak yerini aldı.

“Dokunulmazlık söz konusu değildir”

Yasama sorumsuzluğu sınırsızdır, milletvekili kürsüden özgürce görüşlerini ifade edebilir ancak yasama dokunulmazlığı Anayasa’yla sınırlıdır. Anayasa’nın 14. Madde’deki suçlar kapsamında olan suçlar, seçimden önce işlenmişse, ağır cezalık ve suçüstü halleri şimdi Anayasa değişikliğiyle, geçici 20. Madde’yle de dokunulmazlık dışına alınan dosyalar bakımından da dokunulmazlık söz konusu değildir.

“Kendine oy verenlere ihanet etmiştir”

Dolayısıyla bahsedilen soruşturma dokunulmazlık dışında gerçekleşen soruşturmalardır. Seçilen milletvekili temsil yetkisini aldığı vatandaşın menfaatlerini savunmak zorundadır, halkın milletvekilleri halkın menfaatini korumalıdır. Yaşam hakkını ihlal eden, 40 yılı aşkın bir süredir bebek demeden, işçi demeden, şantiye demeden, çocuk, yaşlı, kadın demeden, asker, sivil demeden, güvenlik gücü demeden yaşam hakkını ihlal eden bir terör örgütü vardır. Eğer bir milletvekili ‘oyunuzu attığınız zaman aklınıza Öcalan gelsin’ diyorsa, ‘PKK sizi tükürüğüyle boğar’ diyorsa, ‘biz sırtımızı YPG’ye dayadık diyorsa, ‘daha biz Apo’nun heykelini dikeceğiz’ diyorsa, terörle ve teröristle arasına mesafe koyamamış demektir ve kendine, kendine oy verenlere ihanet etmiştir.

“Elbette ki hesap sorulur”

Anayasa’mızın 26. Maddesi açık, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesi açık, Birleşmiş Milletler Medeni Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 19. Maddesi açık, bu maddeler ‘şiddet çağrısı, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değildir’ diyor. Eğer siz bunu ihlal ederseniz, hukuk devletinde de yargı gereğini yapar. O halde kuvvetler ayrılığını savunuyorsak yargı da tabi Anayasa ve uluslararası sözleşmeler gereğince gerekli soruşturmaları açtığında bizim yasama olarak ona müdahalemiz söz konusu olamaz. Terörle arasına mesafe koyamayanlardan Hukuk Devletinde elbette ki hesap sorulur.”