Kadına yönelik şiddete karşı alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi için komisyon kuruldu

“Kadına yönelik şiddetin sebepleri ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi” amacıyla TBMM Başkanlığına sunulan Meclis Araştırması önergelerinin görüşmeleri tamamlandı. AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Tunç, “Kurulan komisyonun kadına yönelik şiddetin önlenmesine katkı sunması temennisiyle hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Bu haber 2021-03-10 22:41:20 eklenmiş ve 148 kez görüntülenmiştir.

 

 

Nilay Meryem ÇÖMLEK

 

 

TBMM Genel Kurulunda, "kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi" amacıyla Meclis araştırma komisyonu kurulması kabul edildi.

 

TBMM Genel Kurulunda, AK Parti, CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti'nin, "kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi" amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri, birleştirilerek görüşüldü.

 

Önergeler üzerindeki müzakerelerin ardından yapılan oylamada, "kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi" amacıyla Meclis araştırma komisyonu kurulması kabul edildi.

 

Araştırma komisyonu 19 üyeden oluşacak ve ilk etapta 3 ay görev yapacak.

 

Komisyon, görev süresince elde edeceği veriler ve değerlendirmeler doğrultusunda bir rapor hazırlayacak. Rapor, daha sonra Genel Kurul'da görüşülecek.

 

AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Tunç, görüşmelerin ardından bir paylaşımda bulundu. Kurulan komisyonun kadına yönelik şiddetin önlenmesine katkı sunmasını temenni eden Tunç, “‘Kadına yönelik şiddetin sebepleri ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi’ amacıyla TBMM Başkanlığına sunulan Meclis Araştırması önergelerinin görüşmelerini tamamladık. Kurulan komisyonun kadına yönelik şiddetin önlenmesine katkı sunması temennisiyle hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

 

“Tek bir vakanın dahi yaşanmaması”

 

Kadına yönelik vuku bulan şiddet olaylarının sebeplerinin tüm yönleriyle araştırılarak hukuktan siyasete, kurumlardan sivil toplum kesimlerine kadar el birliği içinde tek bir vakanın dahi yaşanmamasını temin edecek çözümlerin tespit edilmesi, mevcut hukuki durumun ortaya konması, uygulamaların değerlendirilmesi ve alınması gereken ek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasının uygun olacağı değerlendirilerek TBMM’ye sunulan önergede ise gerekçe olarak şu ifadelere yer verildi:

 

“Ülkemizde kadına yönelik şiddetle mücadelede hukuktan siyasete, kurumlardan sivil toplum kesimlerine kadar el birliği içinde yıllardır sürdürdüğümüz mücadelenin nihai hedefi sıfır tolerans yaklaşımıyla tek bir vakanın dahi yaşanmamasını sağlamaktır. Bu kapsamda kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, kadının insan haklarının korunması ve güçlendirilmesi ile kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda önemli yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Kadına yönelik şiddetle mücadelede yasal düzenlemeler kadar bu düzenlemelerin etkin şekilde uygulanması, şiddet mağduruna yönelik koruma, tedavi, rehabilitasyon hizmetlerinin sunulması ile konu hakkında toplumsal farkındalığın ve duyarlılığın artırılması da büyük önem taşımaktadır.

 

Bu çerçevede, kadına yönelik şiddetin kabul edilemez olduğu inancıyla yürütülen çalışmalar geniş bir yelpazede, kararlılıkla ve kapsamlı işbirliğiyle sürdürülmektedir. Kadına yönelik politikalarda yaşanan değişimin en önemli yansıması yasal alanda olmuştur.

 

Anayasa'nın 10’uncu maddesine; 2004 yılında: ‘Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.’ hükmü, 2010 yılında ise ikinci fıkrasının sonuna: ‘…bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.’ ibaresi eklenmiştir. Anayasa’nın yanı sıra Türk Medeni Kanunu, İş Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi temel kanunlarda yapılan eşitlikçi reformlarla, Türkiye'de tüm mevzuat, kadın erkek eşitliği ilkesini gözeten ve kadına yönelik şiddete sıfır tolerans tanıyan bir anlayışla yeniden düzenlenmiştir. 2005 yılında yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediyeler Kanunu ile büyükşehir belediyeleri ve nüfusu 50 bini geçen belediyelere kadın ve çocuklar için konukevleri açma görevi verilmiştir. Söz konusu düzenlemede 2012 yılında yapılan değişiklik ile büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100 bini geçen belediyelerin kadınlar ve çocuklar için konukevleri açması ‘zorunlu’ hale getirilmiştir.

 

Temel kanunların yanı sıra Türkiye'de aile içindeki şiddetin önlenmesi amacını taşıyan ve aile içi şiddet kavramının ilk kez hukuksal bir metinde tanımlanmasını sağlayan yasal düzenleme 1998 tarihli ‘4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’dur. Söz konusu Kanun'da 2007 yılında değişikliğe gidilerek, Kanun’un kapsamı genişletilmiştir. 4320 sayılı Kanun'un uygulamasında duyulan ihtiyaç nedeniyle yeniden ele alınması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda, ‘6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’ 20 Mart 2012'de yürürlüğe girmiştir.

 

6284 sayılı Kanun ile herhangi bir ayrım gözetmeyecek şekilde şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan tüm kadınlar, çocuklar, diğer aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurları Kanun kapsamına dahil edilmiş; fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddeti de kapsayacak şekilde ‘şiddet’, ‘ev içi şiddet’ ve ‘kadına yönelik şiddet’ kavramları tanımlanmıştır.

 

Ayrıca 2005 yılında Töre ve Namus Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi; 2014 yılında ise Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Meclis Araştırma Komisyonları kurulmuştur.

 

Diğer taraftan 2 Mart 2021 tarihinde ‘Özgür Birey, Güçlü Toplum; Daha Demokratik Bir Türkiye’ için Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan ‘İnsan Hakları Eylem Planı’nda aile içi şiddet ve kadına karşı şiddetle mücadelenin etkinliğinin artırılmasına yönelik temel ilkeler ile yapılacak düzenlemelere yer verilmiştir. Bu faaliyetlerin bazılarının hayata geçirilmesiyle tek taraflı ısrarlı takip fiilleri ayrı bir suç olarak düzenlenerek mağdurlara sağlanan güvencenin artırılması; eşe karşı işlenen suçlarla ilgili kanunda öngörülen cezayı artıran sebeplerin boşanmış eşi de kapsayacak şekilde genişletilmesi suretiyle bu mücadeleye katkı sağlanmasının hedeflenmekte olduğu görülmektedir.

 

“Evrensel sorun olarak devam ediyor”

 

Tüm bu çok yönlü gayretlere rağmen kadına yönelik şiddet, coğrafi sınır, ekonomik gelişmişlik ve öğretim düzeyine bakılmaksızın tüm dünyada ve kültürlerde görülen evrensel sorun olarak devam etmektedir. Ülkemizde 2014-2019 yılları arasında 1938 kadın cinayeti işlenmiş. 2020'de 267, 2021'in ilk iki ayında ise 47 kadın şiddete uğrayarak hayatını kaybetmiştir. Bu elim vakalar toplum vicdanında derin yaralara sebep olmakta, hem bireylerin hem de toplumun sosyal psikolojisini olumsuz etkilemektedir. Takdir edileceği gibi bu konunun çözümü sadece hukukun ya da kolluk güçlerinin ilgi alanında değildir. Bu noktada kadına karşı şiddetin sebepleri, bir problem çözme yöntemi olarak şiddete bu kadar kolay müracaat etmenin bireysel ve sosyal psikolojisi üzerine çözümleyici değerlendirmeler geliştirmek gerekir.

 

Bu kapsamda, kadına yönelik vuku bulan şiddet olaylarının sebeplerinin tüm yönleriyle araştırılarak hukuktan siyasete, kurumlardan sivil toplum kesimlerine kadar el birliği içinde tek bir vakanın dahi yaşanmamasını temin edecek çözümlerin tespit edilmesi, mevcut hukuki durumun ortaya konması, uygulamaların değerlendirilmesi ve alınması gereken ek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.”

ETİKETLER : Bartın TBMM TBMM Genel Kurulu Meclis araştırma komisyonu AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Tunç
Diğer SİYASET haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›