İstiklal Marşı’nın Kabulünün 103. Yıl Dönümü’nde program düzenlendi

Erkan Hızoğlu

İstiklal Marşımızın kabulünün 103. Yıldönümünde Bartın’da “12 Mart İstiklal Marşı'nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü” programı düzenlendi.

Bartın Turgut Işık Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından Kültür Merkezi’nde düzenlenen törene; Bartın Valisi Dr. Nurtaç Arslan, AK Parti Bartın Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz, Garnizon Komutanı Dz. Kd. Alb. Erkan Şahin, Belediye Başkanı Hüseyin Fahri Fırıncıoğlu, Cumhuriyet Başsavcısı Faruk Kaynak, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, Vali Yardımcıları Hasan Hüseyin Uzan ve Zeynep Topcu, İl Emniyet Müdürü Ünsal Hayal, İl Jandarma Komutanı J. Kd. Alb. Ersin Aslan, Sahil Güvenlik Batı Karadeniz Grup Komutanı Yb. Yavuz Daylak, İl Milli Eğitim Müdürü Ramazan Aşcı, daire amirleri, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile öğretmen ve öğrenciler ve öğrenci yakınları katıldı.

Ümit ve iman duygusu!

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programda günün anlam ve önemini belirtir konuşmayı yapan Turgut Işık Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Tarih Öğretmeni Fikret Gül, yaptı.

İstiklal Marşı'nın Türk milletin diriliş destanı, 7 düvele karşı yürütülen Kurtuluş Savaşı'nda her mısrası gözyaşlarıyla kabul edilen dünyadaki tek marş olduğunu söyleyen Gül, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Bugün burada Mehmet Akif Ersoy'u anmak ve İstiklal Marşı’mızın kabul edilişinin 103’üncü yıl dönümünü kutlamak için bulunuyoruz. Hiç şüphesiz  İstiklal Marşı’mız 1911’de Trablusgarp'ta başlayıp Balkanlar'dan Çanakkale, Yemen, Sakarya, Dumlupınar üzerinden 9 Eylül 1922’de İzmir'e akan ve Türk milletinin ateşle imtihan eden sürecin Mehmet Akif Ersoy'un kalemine söylettiği edebi, edebi olduğu kadar da ebedi bir öyle bir hatırasıdır. Mehmet Akif Ersoy, ‘Yeis öyle bir bataktı ki düşerken boğulursun. Ümide sarıl sımsıkı seyret ne olursun! Azmiyle ümidiyle yaşar hep yaşayanlar’ dizeleriyle halka ümit ve iman duygusunu aşılamaya çalışmıştır. Anadolu'da Balıkesir, Ankara, Burdur, Konya, Kastamonu, Eskişehir gibi birçok şehri gezerken, ‘Ati’yi karanlık görerek azmi bırakmak… Alçak bir ölüm varsa eminim, budur ancak’ diyerek halkı milli mücadeleye destek olmaya davet etmiştir.

“Bu marş bizim inkılabımızı anlatır”

Gittiği birçok şehirde ve camilerde verdiği vaazlara birçok insan katılmış, vatanımızın içinde bulunduğu durumu Akif'in ağzından öğrenmişlerdir. Onun tabiriyle dipdiri meyyit  olmayacak, ellerimizin ve başımızın farkında olarak düşünecek, hareket edecek, çalışacak, yeisse düşmeyeceğiz. Bağımsızlığı, hakkımız olarak görüyorsak, çalışmayı vazife bileceğiz. Çabasız, zahmetsiz, itikadımıza uymayan miskin tevekkül anlayışını ve ümitsizliği kapımıza yaklaştırmayacağız. Akif, hayatını, şiirine, şiirini de hayatına nakşetmiş büyük bir ustadır. Akif'in yüreğinde olmayan hiçbir duygu, onun eserlerine girmemiş, gönül imbiğinden geçirmediği hiçbir sözü söylememiştir. Milletin hissiyatıyla birlikte hayallerine de tercüman olmuştur. Merhum Akif varlık ve yokluk mücadelemizin ruhu ve fikri cephesini  inşa eden en önemli münevverlerimizden biridir.  Tarihin kendisine emanet ettiği, mazi ve istikbal ile Türklüğün şan ve şerefiyle birlikte hatta bütün insanlığın şan ve şerefini kurtarmak için cepheden cepheye çılgınca koşup duran ateşten ve çelikten ibaret, emperyalist güçlere, imanıyla, gururuyla, haysiyetiyle karşı koyup, meydan okuyarak, emsali görülmemiş bir metanetle dövüşen Türk milletinin bütün mazlum milletlerle beraber, esaretin zifiri karanlıklarından, istiklal ve hürriyetin aydınlığına Ergenekon’dan tarih sahnesine  şan ve şerefiyle dönüşünün terennüm edildiği müthiş bir şiirdir İstiklal Marşı. Onur ve her şeyi kaybetmiş bir insan, bir millet her şeye sahip olsa da kaybettiklerini bir daha asla geri alamaz. İşte 1’inci meclisin Burdur Milletvekili olan merhum Akif'in bir yarışma sunucu asla ödül kazanmak için değil, kendisinden dönemin Maarif Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver’in ricası üzerine kaleme  aldığı ve yeniden millet olarak, dimdik ayakta durduğumuzu ve ilelebet de duracağımızı her birinin mısrasındaki sözcüklerle ifade eden bir ışık, bir haykırış ve yüce milletimizin asalet ve kahramanlığının bir özeti olarak dile getirdiği istiklal şiiri, rengini kanımızdan alan şartlar ne olursa olsun ilelebet gönüllerde dalgalanacak bayrağımızla birlikte milli marşımız olarak, yine büyük bir anlam kazanmaktadır. ‘Akif'in kahraman ordumuza ithafen yazdığı ‘O artık benim değil milletimindir’ diyerek Safahat’ına almadığı İstiklal Marşı için Gazi Mustafa Kemal Atatürk şu sözleri söylemiştir. Bu marş inkılabınızı yapınız. İkramımızın ruhunu anlatır. Bunu ne unutmak ne de unutturmak lazımdır. İstiklal Marşı için Gazi Mustafa Kemal Atatürk şu sözleri söylemiştir;  ‘Bu marş bizim inkılabımızı anlatır. İnkılabımızın ruhunu anlatır. Bunu ne unutmak ne de unutturmak lazımdır.’  İstiklal Marşı’nda, istiklal davamızı anlatması bakımından büyük manası olan Benim en beğendiğim yeri de burasıdır. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet. Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal!’ İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u,  Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü silah arkadaşlarını ve ebediyete intikal etmiş şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. Konuşmamı Akif'in şu sözleriyle bitiriyorum; ‘Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.’”

Öğrencilere ödülleri verildi

“Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşımızın Kabulü” belgeselinin izlenmesiyle devam eden programda “Türk’ün Özü, Akif’in Sözü” konulu şiir, resim ve kompozisyon yarışmalarında dereceye giren öğrencilere ödülleri takdim edildi.

Kompozisyon yarışmasında birinci olan Davut Fırıncıoğlu Anadolu Lisesi öğrencisi Eda Demir’in eserini okumasının ardından program; Turgut Işık Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından hazırlanan Oratoryo gösterisi ve günün anısına fotoğraf çektirilmesiyle sona erdi.