Bekçi, konfederasyon olarak taleplerini açıkladı

7. Dönem Toplu sözleşme görüşmelerine sayılı günler kala Türkiye Kamu-Sen Bartın Şube Başkanı Mehmet Bekçi, taleplerini kamuoyuna açıkladık. Bekçi, Türkiye Kamu-Sen olarak 2024 yılı için memur ve emekli maaşlarına refah payı dahil olmak üzere yüzde 100,2 oranında artış isterken, 2025 yılı için ise memur ve emekli maaşlarına refah payı ile birlikte yüzde 58,4 artış talep ettiklerini söyledi.
Bu haber 2023-07-31 14:15:25 eklenmiş ve 463 kez görüntülenmiştir.

 

“Ekonomik olarak kaybolan yılları geri istiyoruz”

 

 

Erkan Hızoğlu

 

 

“Türkiye Kamu-Sen olarak 2012’den beri bu toplu sözleşme düzeninin değişmesi gerektiğini ifade ediyoruz” diyen Türkiye Kamu-Sen Bartın Şube Başkanı Mehmet Bekçi, “İtirazlarımızı rezerv tutmak kaydıyla 32 yıllık tecrübemiz, kamu çalışanlarımızdan elde ettiğimiz veriler ve uzman ekibimizin titiz ve hummalı çalışmaları sonucunda 2024 ve 2025 yıllarına ilişkin olarak yapılacak 7. Dönem Toplu Sözleşme masasına taşıyacağımız konuları ve talepleri tespit etmiş bulunuyoruz. Buna göre, gerçekleştirdiğimiz teknik çalışmalar neticesinde ağırlığı personel rejimi ile mali ve sosyal haklarda olmak üzere 5 bölümde, 40 konu, 30 alt başlık altında ele aldığımız 403 talep ile toplu pazarlık masasına oturacağız” dedi.

 

 

Bekçi, yaptığımız basın toplantısında toplu sözleşmeyle ilgili taleplerini de dile getirerek şunları kaydetti:

 

 

“Kamu görevlilerinin ve emeklilerinin 2024 ve 2025 yıllarında alacakları maaş zamlarının, sosyal ve özlük haklarının belirleneceği 7. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri 1 Ağustos Salı günü başlayacaktır.

 

 

Hepimizin bildiği gibi bundan önce gerçekleştirilen 6 toplu sözleşme süreci, kamu görevlilerinin ve emeklilerimizin mali ve özlük haklarına yeterli katkıyı sağlayamamış, yetkili sendikaların imzaladığı toplu sözleşmeler nedeniyle adeta dağ fare doğurmuştur. Gerek toplu sözleşme süresinin verimli kullanılamaması gerekse talepler üzerinde yapılacak pazarlık süresinin çok kısa olması nedeniyle toplu sözleşme görüşmeleri sorunlara çözüm üretme mekanizması olmak ve pazarlık yapmak yerine yalnızca sorunların dile getirildiği ama hiçbir önerinin derinlemesine tartışılmadığı bir istişare toplantısı halini almıştır.

 

 

“Kamu çalışanları geçim acziyetine düştü”

 

 

Toplu sözleşme sisteminin etkisizliği nedeniyle çözümsüz kalan konular bir sorunlar yumağı haline gelmiştir. Bu nedenle her toplu sözleşme süreci, daha fazla biriken sorunların gündeme taşınmasına, çözülemeyen sorunların zamana yayılarak taleplerin artmasına neden olan bir kısır döngü yaratmaktadır.

 

 

Bunun yanında kamu görevlilerinin maaş ve özlük haklarının toplu sözleşme yoluyla tespit edilmesi esas iken son yıllarda pazarlık masasında görüşülmeden, taraflardan görüş alınmadan yapılan birtakım düzenlemelerle karşı karşıya kalmaktayız. Bu durum da kamudaki yapının her geçen gün biraz daha bozulmasına, toplu sözleşmenin öneminin giderek azalmasına, sendikalara olan inancın kaybolmasına, istişare yerine keyfiyete dayalı uygulamaların artmasına neden olmaktadır.

 

 

Gördüğümüz kadarıyla sözde yetkili konfederasyon ve sendikaların bu duruma bir itirazları yoktur. Halbuki, istişare yapılmadan, muhataplarına sorulmadan gerçekleştirilen her düzenleme yeni sorunları beraberinde getirmektedir. Bunun en bariz örneğini ek gösterge ve ilave ek ödeme uygulamalarında gördük, memur maaş zamlarında yaşayarak tecrübe ettik.

 

 

Ek gösterge konusunda, 1. dereceye gelmiş bütün kamu görevlilerine 3600 ek gösterge verilmediği için büyük bir mağduriyet oluşmuştur. Memur maaşlarına yapılan artışların yetersiz olmasından dolayı kamu çalışanları geçim acziyetine düşmüştür.

 

 

“Cumhuriyetimizin 100. yılında yüz güldürecek toplu sözleşme”

 

 

Son olarak getirilen 8 bin TL tutarındaki ilave ek ödemenin taban aylığa yapılmaması sonucunda emekli memurlar bu ödemeden faydalanamamış, memur maaşı ile memur emeklisinin maaşı arasındaki bağ tamamen kopmuş, emekli maaşları asgari ücretin dahi altında kalmıştır.

 

 

Hal böyle olunca 22 bin TL’ye yükseldiği ifade edilen en düşük dereceli memur maaşına rağmen bu memurun emekli olduğunda alacağı maaş 9 bin 900 TL düzeyine kadar gerilemiştir. 

 

 

Bu nedenle Türkiye Kamu-Sen olarak kamu görevlilerine ilişkin olarak yapılacak her düzenlemenin sendikalarla istişare edilerek gerçekleştirilmesinin, memurların ve emeklilerin mali ve özlük haklarına ilişkin her kararın toplu sözleşme masasından çıkmasının zorunlu olduğunu ısrarla vurguluyoruz.

 

 

Buna ek olarak son dönemde statü hukukuna tabi olan kamu çalışanlarının maaş ve ücretleri, sözleşme hukukuna tabi işçi ücretleri ile kıyaslanmak yoluyla hesap edilmeye başlanmıştır.

 

 

Bu durum memurların tabi olduğu statü hukukunun nitelik ve öneminin göz ardı edilmesine neden olmamalıdır. Bu sene Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılını kutlayacağız. Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıla dayanan kadim devlet anlayışımızın bakiyesi üstünde yükselmiş, köklü bir kamu yönetimi ve memur geleneğine sahiptir.  Güçlü devletler, temsilcisi olan memurlarını da güçlü kılar.  İkinci asrının başlangıcında devletimizin memur ve emeklilerini mağdur bırakmayacağını ümit ediyor, bu sene toplu sözleşme görüşmelerine ‘Cumhuriyetimizin 100. yılında yüz güldürecek toplu sözleşme’ sloganıyla gidiyoruz.

 

 

“Sorunların çözülebileceği tek yer”

 

 

Türkiye Kamu-Sen olarak belirlediğimiz sorunların çözüm önerilerini de ayrıca Kamu İşveren tarafına sunacak ve toplu sözleşme görüşmelerinde gündeme taşıyacağız. Biz toplu sözleşme görüşmelerini, kamu görevlilerinin ve emeklilerinin kangrene dönüşmüş bulunan sorunlarının çözülebileceği tek yer olarak görüyoruz. Bu bakımdan toplu sözleşmeden sonuç almak için öncelikle sistemin revize edilmesi gerektiğine inanıyoruz. 4688 sayılı Kanunun eksik ve yanlış hükümleri; toplu sözleşme görüşmelerini yalnızca mali ve sosyal haklarla sınırlayarak memurlarımızın yer değiştirme, atama, yükselme, disiplin, unvan değişikliği gibi sorunlarını yok saymakta; memur meselelerini adeta masa dışına atmaktadır.

 

 

Genel toplu sözleşme ile hizmet kolu toplu sözleşmelerinin birlikte yapılmasından dolayı süreç bir keşmekeşe dönüşmekte, hiçbir konu yeterince tartışılamadan toplu sözleşmelerin sonuna gelinmektedir.

 

 

Takdir edilmelidir ki, farklı statülere ve farklı çalışma koşullarına sahip, 11 hizmet kolunda bulunan ve sayıları 4 milyona yaklaşan kamu çalışanının, 2 milyon dolayındaki emeklilerle birlikte 6 milyon kişinin sorununun 3 haftalık bir sürede tartışılıp çözülmesi oldukça zordur.

 

 

Türkiye Kamu-Sen olarak genel toplu sözleşme ile hizmet kolu toplu sözleşmelerin birbirinden ayrılarak farklı zaman ve zeminlerde gerçekleştirilmesinin daha uygun olacağına, toplu sözleşme sisteminin ancak bu şekilde etkili ve verimli sonuç üreteceğine inanıyoruz.

 

 

Biz bütün bu olumsuz koşullara rağmen üzerimize düşen görevi yerine getirecek ve kamu görevlilerinin haklarını bütün imkânlarıyla korumaya ve geliştirmeye çalışacağız.

 

 

“Artışlar enflasyonun altında kaldı”

 

 

Çalışanlara, enflasyon hedefi doğrultusunda ücret artışı yapıldıktan sonra çalışanların ve vatandaşların çarşıda, pazarda karşı karşıya kaldığı gerçek enflasyon karşısında kaderiyle baş başa bırakılması kabul edilemez. Yıllardır, vatandaşlarımızın zorunlu olarak tükettiği mal ve hizmet fiyatlarındaki artışlar, memur maaşları için temel kabul edilen enflasyon oranının üzerinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle kamu çalışanlarının ücretleri mal ve hizmet fiyatlarında yaşanan artışlar karşısında her yıl erimektedir.

 

 

Geçtiğimiz dönemde ekonomideki acı gerçekler karşısında hedeflere göre belirlenen artışların ne denli yetersiz olduğu siyasi iktidarca da kabul edildi ve maaşlara toplu sözleşme hükümleri haricinde zam yapılmak zorunda kalındı.

 

 

Bugüne kadar gerçekleştirilen toplu sözleşme görüşmelerinde enflasyon farkı hariç maaşlara yapılması kararlaştırılan artışlar gerçekleşen enflasyonun sürekli altında kalmıştır. 2020 yılından itibaren ekonomik göstergelerin giderek bozulduğu ortadadır. Akaryakıta, bütün vergi ve harçlara, kiraya, gıda, ulaşım, eğitim başta olmak üzere iğneden ipliğe her şeye zam geldiği temmuz ayında aylık enflasyonun artmaya devam edeceği kesindir. Tüketici fiyatlarındaki yükseliş yüzde 57,93’e ulaşan toptan fiyatlardaki artışla birlikte değerlendirildiğinde uzunca bir süre daha fiyatların pahalanacağı, alım gücündeki düşüşün süreceği görülmektedir. 

 

 

“Ekonomik olarak kaybolan yılları geri istiyoruz”

 

 

Artık kamu çalışanlarının ve emeklilerimizin hedeflenen enflasyona endeksli maaş artışı girdabına mahkûm edilmemesi gerekmektedir. Durum böyle iken, bazı kesimlere sürekli vergi indirimleri, aflar, teşvikler getiriliyor ama bütün yük adaletsiz vergiler yoluyla bizlerin üstüne yıkılıyor.  İşte bu yüzden ülkemizin kaynaklarını adilce paylaşalım diyoruz, adil bir gelir dağılımı istiyoruz. Amacımız kamu çalışanlarını ve emeklileri insanca yaşayabileceği bir ücrete kavuşturmaktır. Türkiye Kamu-Sen olarak taleplerimizin tamamını bilimsel ve ekonomik gerekçelere dayandırıyoruz.

 

 

Bugüne kadar dayanağı olmayan, toplumsal geçerliliği bulunmayan hiçbir talebi toplumumuzun gündemine taşımadık.

 

 

Bu nedenle geçmiş döneme ilişkin olarak ortaya çıkan erimenin giderilmesi, ekonomik olumsuzlukların yarattığı yaraların sarılmasının zorunluluğunu ısrarla vurguluyor, memur ve emeklilerin ekonomik olarak kaybolan yıllarını geri istiyoruz.”

 

ETİKETLER : Türkiye Kamu-Sen Bartın
Diğer YAŞAM haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›