Alt yapı, Vizyon ve Misyon


Bu makale 2020-12-19 15:59:34 eklenmiş ve 274 kez görüntülenmiştir.
ZEKAİ PEKERBAŞ

 

 

Alt yapı kavramını yaşamı kolaylaştıran, oluşabilecek sorunları gidermek için yapılan,

toplumsal gelişmeyi sağlayan, üretime yönelik bilgi ve yöntemler olarak görebiliriz.

Futbolda da “Alt Yapı’’ kelimesini sık sık kullanarak, futbolumuzun gelişmesi yönünde çözüm yollarımızın ilk sırasına koyuyoruz.

Dünyada finansal ve kurumsal yapılarını kurarak marka haline gelmiş kulüplerin, alt yapılarındaki eğitim ve gelişim amaçlı çalışmalarının olumlu sonuçlarını, kazanımlarını görüyoruz. Alt yapılardan dünya futboluna sundukları oyuncuları zevk ve ilgiyle, biraz da kıskanarak izlemekteyiz. Ülkemizde ise genel anlamda sürekli ve yeterli olmasa da bazı profesyonel ve amatör kulüplerde alt yapı adına örnek çalışmaların yapılması sevindirici oluyor. Oluşan futbol ekonomisinden yeterli payın ayrılmaması, tesis yetersizliği, yönetim ve eğitim eksiklikleri, istenilen nitelikte oyuncu yetişmemesine sebep olan yapısal sorunlardan bazıları.

Futbol erken başlayıp geç özelleşen bir spor dalı. Alt yapı eğitimini çocuğun “Top ile Ayak” ilişkisinin başladığı dönemden 15-16 yaşlarına kadar devam eden süreç olarak görüyoruz. 8-12 yaşları eğlenilerek öğrenilen dönem, 12-16 yaşları ise temel futbol eğitiminin alındığı dönem olarak kabul görmekte; 17 yaş ve üstü performans dönemi olarak değerlendirilmektedir.

Alt yapı eğitiminde antrenman bilgisinin rehberliğinde yapılacak çalışmaların her yaş grubu için ayrı özellik taşıması gerekir. Yılları kapsayan planlama doğrultusunda tekrarlanan hareketler neticesinde becerilerin otomatikleşmesi ve kalıcı olması amaçlanır. Basitten zora, hafiften ağıra doğru giden anlayış ile antrenmanların sıklığı, şiddeti ve süresi yaş grupları büyüdükçe artırılmalıdır. Konuyu biraz daha açalım; uzmanların yaptığı değerlendirmeye göre alt yapı eğitiminin verimli olması için 7000 ile 10000 saatlik bir çalışma süresinin doğru planlamayla gerçekleşmesi gerekiyor.

Diğer taraftan her oyuncunun aktif futbolcu olmasından bahsetmek doğru bir yaklaşım olmaz. Yapılan çalışmaların kişilik ve bedensel gelişmelere yaptığı olumlu katkıları, sosyal özelliklerin ve davranışların gelişmesini kazanım olarak görmeliyiz. Bu anlamda FAİR PLAY (saygı ile centilmence oynanan dürüst oyun) düşüncesini katılımcılara benimsetmek eğiticilerin ve kulüp yöneticilerinin sorumluluğunda olmalı; sportif ve kişilik gelişimi birlikte ele alınmalı.

Alt yapı çalışmalarını Aile-Okul-Kulüp-Tesis bütünlüğü içesinde değerlendirdiğimizde, fırsat eşitliğini sağlamak, katılımı çoğaltmak için vizyon ve misyon üstlenmek gerekiyor.

Vizyonu ileriyi görme, tasavvur etme ve hedef belirleme; misyonu ise görev alma, yapılması gereken işi en iyi ve doğru biçimde yerine getirme olarak tanımlayabiliriz. Üstlenilen vizyon ile misyonun doğru uygulanması, çocuklarımıza ve futbolumuza mutlaka katkı sağlayacaktır.

Aksine uygulamaların sonuçları günümüzde olduğu gibi özellikle ekonomik açıdan kulüpleri ve oyuncuları olumsuz etkilemekte, kayıplar kazanımların önüne geçmekte.

 

Bu değerlendirmeler ile ilimiz futbolunu değerlendirerek durum tespiti yapmakta fayda var. Aşağıdaki tablo 2019-20 futbol sezonu salgın nedeni ile tamamlanmadığı için bir önceki sezona aittir. Ayrıca yerel 1.Amatör lig (7) takımın katılımıyla oynanmıştır. Tabloyu incelediğimizde alt yaş gruplarındaki katılımın üst gruplara çıkıldıkça takım ve sporcu düzeyinde azaldığını görüyoruz. İlimizde 10-14, 15-19 yaş aralığında 25.600 civarında genç nüfus bulunup, bunun 12.500 kadarını genç erkek oluşturuyor. Lisanslı futbolcu sayısı ise 450’si temel eğitim döneminde olmak üzere toplam 650 oyuncuyu kapsıyor. Temel futbol eğitimi dönemindeki katılımın % 3,5 oranındaki azlığı ilimiz futbolu adına dikkat çekiyor.

 

 

 

(Yusuf Özsoy çalışmasından alıntı)

 

2013 yılından bu yana ilçelerimize ve beldelerimize kazandırılan spor tesisleri, futbol sahaları Bartın için yapılan olumlu çalışmalar. Fakat futbol sahalarından bazılarının katılımın yetersizliği nedeniyle verimli kullanılmaması çözüm arayan konulardan bir tanesi. İlimizde ne kadar çok çocuğu futbol temel eğitiminin içine çekersek olumluya o denli yaklaşılır diye düşünmemiz gerekiyor.  

1926 yılından bu yana futbol faaliyetlerinin olduğu ilimizde günümüzün koşullarına uygun verimlilikten, kulüplerin ve gençlerimizin eşit şartlardaki rekabetinden söz etmemiz maalesef mümkün değil. Endüstriyel futbolda yer alabilmek için farklı yöntemler uygulanabilir, hatta aynı yöntemde ısrar edilebilir. Ancak doğru futbol eğitiminin süreklilik kazanması ve öz kaynakların verimli kullanılması ilk sırada yer almalıdır. Profesyonel liglerin hedeflendiği ilimizde, eğitime ve yetiştirmeye yönelik çalışmaların öncelik alması, il futbolunun bir bütün olarak değerlendirilmesi, ilimiz futboluna değer katacak ve işletme maliyetlerine azımsanmayacak katkı sağlayacaktır. Sosyoekonomik koşullarımız ciddi altyapı çalışmalarını zorunlu kılmakta.

Yaşadığımız olağandışı günlerde önceliğimiz elbette futbol değil. Hayat devam ediyor, dileğimiz normale dönülmesi. Sonuç olarak temel eğitim çağındaki aday sporcuya sadece lisans çıkararak, gereken eğitimi vermeden yarıştırarak, bir sezonda 200 saate ulaşmayan çalışma yaparak; sadece yerel liglerde alınan galibiyeti (!) hedefleyerek, beslenme, sağlık ve ulaşımı göz ardı ederek ilimizde futbol alt yapısından bahsetmemiz mümkün değil. Çocuklara yap demek yerine fırsat sağlanması gerekiyor. Tercihimiz ne olmalı?

VAR OLARAK MI YARIŞACAĞIZ? TEMENNİLER İLE Mİ YETİNECEĞİZ?


Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›