“Havzanın bölünmesinin riskleri oldukça açık bir şekilde dile getirilmiş”

Amasra’da meydana gelen maden kazasının tüm yönleriyle araştırılarak benzer kazaların önlenmesine yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’nda konuşan CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, havza madenciliği vurgu yaparken Amasra havzasının metan oranı çok yüksek ve riskli bir kömür havzası olduğuna dikkat çekti. Soma’daki havza parçalanmasının Amasra’da da olduğunu belirten Bankoğlu, özelleştirilen sahada hiçbir taahhüdü yerine getirmeyen Hattat’ın buradan bir kilogram kömür bile çıkarmadığının altını çizerken Hattat Enerji’nin kendi raporunda da havzanın bölünmesinin riskli olduğunun açık bir şekilde dile getirildiğine işaret etti.
Bu haber 2022-12-01 12:44:54 eklenmiş ve 389 kez görüntülenmiştir.

 

CHP Bartın Milletvekili Bankoğlu’ndan havza madenciliği vurgusu

 

Nilay Meryem ÇÖMLEK

 

 

Bartın’ın Amasra ilçesinde meydana gelen maden faciasının araştırılması ve benzer durumların önlenmesi için kurulan  Meclis Araştırma Komisyonu çalışmalarına devam ediyor.

 

Tüm partilerin ortak önergesiyle kurulan ve 3 ay boyunca görev yapacak olan Komisyonun Başkanlığını AKP Kayseri Milletvekili Taner Yıldız, Başkanvekilliğini AKP Trabzon Milletvekili Muhammet Balta, Komisyon Sözcülüğünü ise AKP Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen yaparken CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu’nun da üyesi olduğu Komisyon toplantılarını sürdürüyor.

 

14 Ekim 2022 günü Amasra Taşkömürü Müessesinde meydana gelen grizu patlamasına bağlı yaşanan faciada 42 madencinin hayatını kaybetmesi üzerine kurulan Meclis Araştırma Komisyonunda konuşan CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, Amasra havzasının metan oranı çok yüksek ve riskli bir kömür havzası olduğuna dikkat çekti. Söz konusu havzanın başka işletmecilere devredilmesiyle olası risklerin göze alındığını belirten Bankoğlu “Benzer durum Soma’da da yaşandı. Soma havzasının tamamı özelleştirildi, parsel parsel işletim hakları dağıtıldı. Soma’da da havza madenciliği gerekiyordu, havzanın tamamının tek bir işletmeci tarafından bütüncül bir şekilde yapılması gerekiyordu. Yapılmadı. 2014’te tarihin en büyük maden faciası yaşandı. O dönem iktidar sadece mahcubiyetini dile getirmiş başka da hiçbir şey yapmamıştır” dedi.

 

 

“Çıkardıkları tek kömür Taner Yıldız’a hediye edilmiş kömürdür”

 

Aynı havza parçalanmasının Amasra’da da olduğunu belirten Bankoğlu, Hattat’ın buradan bir kilogram kömür bile çıkarmadığının altını çizerek şunları söyledi:

 

“Üstelik bu parçalanma hem yer üstünden hem yer altından. Amasra B havzası ve TTK tarafından işletilen A havzasının eksi 400’üncü katının aşağısı 2005’te Hattat Holding’e rödovans ediliyor. Yalnız kömür çıkarmak şartıyla. Hattat’ın yıllar içerisinde buradan çıkardığı tek kömür, şu anda komisyon başkanı sıfatıyla burada oturan eski Bakan Taner Yıldız’a hediye edilmiş kömürdür. Bunun haricinde Hattat Enerji buradan, bir kilogram kömür bile çıkarmıyor. Buna rağmen şirketin sözleşmeleri iptal edilmediği gibi üzerine bir de MAPEG tarafından üretim izni veriliyor. Bu konu neden önemli? Hükümetin özelleştirme politikasının ya da 20 senelik liyakatsizlik anlayışının çok ötesinde bir durum var. O da bu rödovansın doğrudan güvenlik zafiyeti doğurması. Hattat Enerji’nin buradaki varlığı, TTK’nın üzerindeki üretim baskısıyla birleşince alınabilecek önlemleri sınırlıyor. Ne demek istiyorum? Şimdi, Amasra Havzasındaki kömürün yüzde 97’sinin işletim hakkı Hattat’ta yüzde 3’ü TTK’da. Üstelik eksi 400 kotu ve aşağısı Hattat Enerji’ye rödovans edildiği için, TTK’nın bulunduğu A Havzası’ndaki çalışma alanı eksi 400 katıyla sınırlı. Bu yüzden TTK’nın inebileceği en derin galeri 350 metre. Bu durum iki ayrı işletmenin topuz mesafelerinden, madendeki hava kaçaklarına ve taban yollarındaki kömür tozu oranına kadar her şeyi etkiliyor. Dolayısıyla TTK’nın çalıştığı alanın daraltılması, işin riskini arttırdığı gibi, alınabilecek önlemlerin de alanını daraltıyor. Üstüne üstlük burada bir de üretim baskısı olduğunda, göz göre göre alınmayan önlemler 42 kişinin canına mal oluyor.”

 

“Hattat Enerji’nin kendi raporu bile riskli olduğunu söylüyor”

 

Özelleştirilen sahada Hattat’ın hiçbir taahhüdü yerine getirmediğini kaydeden Bankoğlu, Hattat Enerji’nin kendi raporunda da havzanın bölünmesinin riskli olduğunun açık bir şekilde dile getirildiğine işaret ederek şöyle konuştu:

 

“Yıllardır verdiği taahhütlerin birini bile yerine getirmediği halde, olduğu yerde durmasına, hatta ek izinler almasına izin verilerek hükümet tarafından adeta korunan Hattat Holding, iki maden mühendisine 2017’de bir rapor hazırlatıyor. Bu raporda, havzanın bölünmesinin riskleri oldukça açık bir şekilde dile getirilmiş. Rapor diyor ki, eksi 400 sınır kotunun altında ve üstünde komşu olarak çalışılması ve bu çalışmaların birbirini etkilemesi halinde yüksek riskler ortaya çıkar. Yine rapor şöyle diyor; maden üretim çalışmaları eksi 400’e ne denli yakın olursa, komşu panolar arasındaki irtibat riski o kadar artar, hava kaçakları ve taban yollarında yayılan gaz ve toz nedeniyle kirlilik o kadar artar.

 

 

“Buna asla izin vermeyeceğiz”

 

 

Şimdi, bunun sonucunda bu şirket yanlısı raporun iki önerisi var. Ya Hattat eksi 400 kot altındaki çalışmasına en erken 20 yıl sonra başlayacak, ya da ATİM eksi 300 ve eksi 400 kotlarında üretime başlamadan 2023 yılı sonunda sahayı terk edecek. TTK’ya bağlı olan Amasra Müessesi’nin kapatılmasına mahal verebilecek düzeyde bir rapor. Buradan Hattat’ın kömür çıkarmasını istiyorsanız, ATİM’i çıkarın diyor yani. Biz buna asla izin vermeyeceğiz. Ben Komisyon Başkanımızın da ‘biz de böyle bir şeye mahal vermeyiz asla devlet kurumumuzun kapanmasına müsaade etmeyeceğiz’ demesini çok isterim. Burada böyle bir sorunun oluşma sebebi nedir? Bunu öngörmeyen veya öngördüğü halde burayı yine de rödovans eden anlayıştır.

 

 

“Bu kimin sorumluluğu?”

 

Bu rapor sonrasında ne oldu? Hattat’a Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından üretim ruhsatı verildi. ATİM’se eksi 350 kottaki üretimine devam etti. Bu kimin sorumluluğu? Komisyonda Maden Mühendisleri Odası’nı eleştiriyorsunuz ama hükümetin burada sorumluluğu vardır. Gerekli önlemleri almayan, yatırımları yapmayan kurumun da onun bağlı olduğu Enerji Bakanlığı’nın da sorumluluğu vardır. Kader, fıtrat diyerek, üzüntülerimizi dile getirerek, olanları göz ardı edemeyiz.”

 

 

“Konuyla ilgili neden hiçbir yetkili konuşmuyor?”

 

 

Bankoğlu, söz konusu raporda Hattat Holding ile TTK’nın bu havzada beraber çalışmasının riskli olduğunun belirtildiğinin altını çizerken “Rapor diyor ki; bu nedenle Hattat’ın rödovans dolayısıyla sorumluluklarını görmezden gelin ya da zaten sadece yüzde 3’lük yetkisi olan TTK havzadan çekilsin. Hükümet Hattat’a üretim izni vererek ne cevap veriyor? ATİM’i kapatıp, bu havzayı size devredeceğiz sinyali değil de nedir bu? Konuyla ilgili neden hiçbir yetkili konuşmuyor? Günlerdir madenciler idari izinli sayılsın diyoruz, hükümetten tık yok. Bu kurum Amasra’da bu havzaya sıkıştırılmış, büyük bir endişe var diyoruz, hükümetten tık yok. Buraya yıllardır işçi alınmamış, üretim baskısı var diyoruz, hükümetten yine tık yok. Patlama neden oldu? Sorumlular kim? Efendim araştırılıyor, müdahale edemeyiz. Peki idari açıdan, Bakanlık nezdinde ne yaptınız? Kimi açığa aldınız, el çektirdiniz mi?” diye sordu.

 

 

“Hükümetin de sorumluluğunun tartışılması gerekir”

 

 

Hükümetin siyasi sorumluluğu ile ilgili gerekeni yapmadığını söyleyen Bankoğlu, “ATİM alanının Hattat’a devredilmek istendiği meselesi yeni değil, bunu oradaki bütün işçi yakınları söylüyor zaten. Bakın TTK neden 4 senedir bir havalandırma meselesini çözemiyor? Belki de birkaç sene sonra elden çıkarılacak diye mi yatırımdan imtina ediliyor? Böyle bir yatırım maliyetli olacak ve bu maliyet amorti edilemeyecek de ondan. Dolayısıyla benim anladığım, TTK’nın üretim yaptığı A havzasının eksi 400 altı da dahil olmak üzere, Amasra havzasının yalnızca yüzde 3’lük bir alanına sıkıştırılması, ATİM’e yeni yatırım yapılmamasına, işçi alınmamasına ve bakım onarım çalışmalarının da eksik kalmasının önemli bir nedeni olmuş. Dolayısıyla burada ATİM işletmesinin ve TTK Genel Müdürlüğü’nün apaçık sorumluluğunun yanı sıra buradaki havzayı risklerini görmesine rağmen ikiye bölen anlayışın yani hükümetin de sorumluluğunun tartışılması gerekir” diyerek eleştirilerini ve sorularını dile getirdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ETİKETLER : Bartın Amasra Meclis Araştırma Komisyonu CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu
Diğer SİYASET haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›