Balık, tezgahları da sofraları da bereketlendirdi!

Sezon açıldı, balık fiyatları yavaş yavaş ucuzlamaya başladı. Çolak Ali Balıkçılık, artan et fiyatlarına inat balıkta kampanya yaptı. Kilosu 47 TL olan kıymaya karşın kiloluk palamut 15 TL’den satıldı. Bartın İl Sağlık Müdürü Dr. Dursun Koç, özellikle kışın sofralarda baş tacı edilmesi gereken balığın besin değerlerini ve sağlık üzerindeki etkilerini anlatırken haftada 2 ya da 3 kez balık tüketilmesini tavsiye etti.
Bu haber 2018-09-29 10:14:04 eklenmiş ve 362 kez görüntülenmiştir.

 

 

 

Nilay Meryem ÇÖMLEK

 

 

Denizlerde 1 Eylül’de sona eren av yasağıyla birlikte tezgâhlar palamut, mezgit, barbunya ve istavritle şenlenmeye başladı.

Kırmızı etin kilosu 50, tavuk etinin kilosu 30 liraya dayanınca vatandaş et ihtiyacını karşılamak için balığa yöneldi. Pazar tegahlarında mezgitin kilosunu 10, barbunun kilosunu 15, palamutun tanesini de 10-15 liradan alan vatandaşların yüzü gülerken, sofralarda kırmızı ve beyaz etin yerini de balık doldurmaya başladı.

 

Protein zengini!

 

Denizlerdeki bereket hem balıkçıları hem de vatandaşı şimdiden memnun ederken Bartın İl Sağlık Müdürü Dr. Dursun Koç, özellikle kışın sofralarda baş tacı edilmesi gereken balığın besin değerlerini ve sağlık üzerindeki etkilerini şöyle anlattı:

“Balık ve diğer deniz ürünleri, insanların en eski besin kaynaklarının başında gelmiştir. Bitkilerin ekilip yetiştirilmesi ve hayvanların besin olarak kullanımı için evcilleştirilmesinden önceki dönemlerde en kolay elde edilebilen ve bu nedenle de en çok tüketilen besinlerin balık ve diğer deniz ürünleri olduğu bilinmektedir. Türkiye'de yılda kişi başına tüketilen balık miktarı ortalama 3.0 kg kadardır. Bunun yüzde 65'i taze, yüzde 35'i kurutulmuş ve konserve edilmiş olarak kullanılmaktadır. Balık, protein içeriği bakımından oldukça zengin besindir. Balık eti, yumurta, et, süt gibi iyi kaliteli protein kaynaklarındandır ve yüzde 18-20 oranında protein içerir. Proteinler, vücut organlarının en küçük birimi olan hücrelerin yapısında, kan dolaşımı, solunum, sindirim gibi olayların gerçekleşmesi, alınan besinlerin hücrelerde enerjiye dönüşmesi, hücre yenilenmesi, savunma sisteminin yapısında görev alırlar. Balık eti proteinleri, sindirim enzimleri tarafından kolayca parçalanırlar ve bu nedenle vücudun bu proteinlerden faydalanım oranı yüksektir.

 

K vitamini ve B grubu vitaminleri açısından zengin

 

Balık eti, kemik gelişimi, gözün değişik ışık durumlarında görebilmesinde ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde önemli rolü olan A vitamini, kalsiyumun kemiklere yerleşmesi, kemik sağlığı ve gelişiminde görevli olan D vitamini ve özellikle kanın akışkanlığında görevli K vitamini ve B grubu vitaminleri (B1, B2, B6, B12) açısından zengindir. Ayrıca, iyot, selenyum, fosfor, magnezyum ve çinko mineralleri bakımından da iyi bir kaynaktır.

 

Pek çok hastalıktan koruyor!

 

Balık etinin yağ içeriğini temel olarak uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri oluşturur. İnsan vücudunda üretilemeyen ve bu nedenle mutlaka besinler yoluyla vücuda alınması gereken yağ asitlerinden olan çoklu doymamış yağ asitleri, EPA (eikosapentoenoik asit) ve DHA (dokosaheksaenoik asit)'nın en önemli kaynağı balıklardır. EPA ve DHA; göz sağlığı, kanın akışkanlığı, beyin fonksiyonları, bilişsel gelişim, sinir iletiminde önemli görevleri vardır. EPA ve DHA; kalp krizi, kalp damar hastalıkları, damar sertliği, depresyon, migren, eklem romatizmaları, şeker hastalığı, yüksek kolesterol ve tansiyon ile kanser gibi pek çok hastalıktan korunmada önemli sağlık etkilerine sahiptir.  Ayrıca, kan damarlarının yüzeyini genişletip dokulara daha fazla oksijen girişine yardımcı olması nedeniyle son yıllarda çocuklarda görülme sıklığı artan astım hastalığına karşı direncin arttırılmasında önemli etkilere sahip olduğu bildirilmektedir. Bu olumlu sağlık etkilerinin sağlanabilmesi için haftada en az 300g. yağlı balık tüketimi önerilmektedir. Hamilelik ve emziklilik döneminde olan kadınlarda gerek anne sağlığı gerekse de bebeğin normal gelişimi açısından haftada en az 3-4 kez balık tüketimi önerilmektedir.”

 

Satın alırken, hazırlarken ve pişirirken dikkat!

 

“Balığı sağlıklı tüketmek için doğru balığı seçmek, doğru mevsimde tüketmek ve doğru şekilde pişirmek çok önemli.” diyen Dr. Koç, balık tüketmenin püf noktalarını da anlayarak şunları söyledi:

“Balığın kalitesi tazeliği ile ölçülür. Balık satın alırken, gözlerinin parlak ve lekesiz, solungaçlarının kırmızı pembe, pulları ve yüzgeçlerinin diri, derisinin gergin ve sert, anüs kısmının sıkı şekilde kapalı, karın kısmının sert ve esnek, lekesiz, yırtıksız ve kabarıksız olmasına, etli kısmına parmak ile basıldığında parmağın bıraktığı izin hemen düzelmesine özen gösterilmelidir.

 

Bol bulunduğu mevsimde satın alın

 

Bol bulunduğu mevsiminde balıkları satın almak önemlidir. Kış aylarında bulunduğumuz bu aylarda hamsi, kalkan, karagöz, mezgit, uskumru, istavrit, dil balığı ve zargana cinsi balıklar bol bulunmaktadır.

 

Etiket bilgisini okuyun

 

Konserve balık satın alırken mutlaka etiket bilgisi okunmalı, son kullanma tarihi, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'ndan üretim ya da ithalat izni bulunmasına, kutuda delik, hasar veya bombeleşme olmamasına dikkat edilmelidir.

 

Buzdolabında 1-2 gün, dondurucuda 3-6 ay saklanmalı

 

Taze balıklar satın alındıktan sonra iki saatten fazla oda sıcaklığında bekletilmemeli, pişirilinceye kadar pulları ve içi hemen temizlendikten, yıkanıp, iyice kurulandıktan sonra uygun bir kapta buzdolabı ısısında muhafaza edilmelidir. Balıkların, buzdolabı ısında 1-2 gün, derin dondurucuda ise 3-6 ay saklanması uygundur.

 

Sağlıklı yöntemlerle pirişilmeli

 

Balık pişirmede en uygun ve sağlıklı yöntemler, buğulama, haşlama veya yağsız tavada pişirmedir. Kızartma yöntemi balığın besin değerinin azalmasına ve kanserojen maddelerin oluşumuna neden olduğundan tercih edilmemelidir. Pişirirken çeşni verici olarak, defneyaprağı, zencefil, nane, maydanoz, karabiber, biberiye, kekik kullanılabilir.

 

Çiğ balık tüketmeyin

 

Çiğ balık ve deniz ürünleri parazitler, bazı bakteri ve virüsler açısından risk teşkil eder. Ayrıca çiğ balık tüketiminin B1 vitamin yetersizliğine yol açması nedeniyle balığın çiğ veya az pişmiş şekliyle tüketimi sakıncalıdır. Özellikle kanser hastaları gibi bağışıklık sistemi zayıf olanlar, karaciğer, böbrek veya barsak hastalıkları bulunanlar ile özellikle gebe ve emziklilerin çiğ veya az pişmiş balık tüketiminden kaçınmaları gerekmektedir.

 

Her ikisi de taze ise korkmayın!

 

Halk arasında balık ile yoğurdun bir arada tüketiminin zehirlenmeye neden olacağına dair yanlış bir kanı bulunmaktadır. Oysaki balık ve yoğurdun her ikisinin de taze olması durumunda bir arada tüketimi her hangi bir sağlık sakıncasına neden olmaz.”

 

 

ETİKETLER :
Diğer EKONOMİ haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›