“Ülke gerçeklerine uygun yeni bir Okul Kantin Yönetmeliği hazırlanmalı”

Ankara Keçiören Şehit Ahmet Kabukçu İlkokulu birinci sınıf öğrencisi Mert Yağız Köksal'ın hayatını kaybetmesine yol açan olay, okul kantinlerinde satılan ürünleri ve buraların denetimini yeniden gündeme getirdi. Bartın Kahveciler Odası Başkanı Ayhan Tepe, ülke gerçeklerine uygun yeni bir Okul Kantin Yönetmeliği hazırlanmasının önem taşıdığını, işletmecilerin de gerçekleştirilen dönüşüme ayak uydurması gerektiğini bildirdi.
Bu haber 2019-12-14 16:05:28 eklenmiş ve 277 kez görüntülenmiştir.

 

 

Erkan Hızoğlu

 

Bartın Kahveciler Odası Başkanı Ayhan Tepe, şırınga şeklindeki çikolatayı yediği sırada nefes alamayarak hayatını kaybeden ilkokul öğrencisi Mert Yağız Köksal'a rahmet, ailesine başsağlığı diledi.

Bu ve benzeri olaylardan ürünlerin üretimine izin veren, pazarlayan, denetleyen, satışına müsaade eden tüm kesimlerin sorumlu olduğunu belirten Tepe, “2011'den bugüne mesleğimizde, kolalı, gazlı, aromalı içecekler, cips ve patates kızartması, 2016'dan sonra çikolata, şekerleme ve her türlü dolgulu ürüne yasak uygulandı, fakat okul çevresinde bu ürünlerin satışına devam edildi. Bakanlıklarda katıldığımız tüm toplantılarda okul çevresinde de belirli bir mesafeye kadar bu ürünlere yasak uygulanmasını istedik.” ifadelerini kullandı.

Yaşanan olaydan herkesin ders alması gerektiğini ifade eden Tepe, bu gibi ürünler için sadece kantinlere yasak getirilip ceza verilerek sorunun çözülemeyeceğini savundu.

 

“Üretim izinlerini veren kurumlar nasıl bu tehlikeyi göremiyor?”

 

Tepe, çocukların bu tür tehlikelerden korunması için daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Öncelikle Ankara Keçiören Şehit Ahmet Kabukçu İlkokulu öğrencisi Mert Yağız Köksal yavrumuzun acısı herkes gibi bizimde yüreğimizi dağladı. Giden bir candır. Yavrumuza rahmet, Ailesine de sabır dilemekle acılarını dindiremeyiz. Ne söylesek ne yapsak bu canı geri getiremeyiz. Her zaman olduğu gibi; tabi ki ateş düştüğü yeri yakıyor. İnsan bazen ne söyleyeceğini bilemiyor, bilemediği içinde ‘sözün bittiği yerdeyiz’ demekten de kendini alamıyor. Her olayda olduğu gibi bu olayda da yine birilerini hedefe koyup, sorumluluktan kaçmak en az bu ürünü sattığı iddia edilen meslektaşımız kadar sorumlu ve suçludur. İddia diyorum çünkü, haber bültenlerinde evladımızın hayatını kaybetmesine neden olan bu ürünün okul dışından alındığı söyleniyor. Okuldan veya okul dışından alınmış olması bir şeyi değiştirir mi? Giden can geri gelir mi? Yeni canların gitmesine engel olur mu? Kamuoyunda sıkmalı veya şırıngalı diye tabir edilen bu ürünler kimler için üretiliyor? Çocuklarımız için.. Peki bu ürünlerin üretim izinlerini veren kurumlar nasıl bu tehlikeyi göremiyor? Ürünün üretimine başlanmadan önce alınan resmî izinlerden tutun da satış noktalarına gelinceye kadar, geçtiği aşamaları unutur sadece satış noktasına bakarsak büyük fotoğrafı göremez ve bir çoğumuza masum görünen bu ve bunun gibi birçok tehlike saçan ürünlerin bakkallar da marketler de veya okul kantinlerinde satılmasının önüne geçemeyiz. Şayet bu ürün okul kantininden alındı ise kantin işletmecisinin sorumluluğu kadar, son satış noktasına gelinceye kadar sorumluluğu olan kurumlar da zan altına girmişlerdir.

 

“Sorumluluklardan kaçarak kendimizi aklayamayız”

 

Ben kendimde kantin işletmecisi ve aynı zamanda Oda başkanıyım. Bu yazdıklarımdan asla meslektaşını koruyor veya savunuyor algısı çıkmasın. Hiçbir neden bu yavrumuzun saçının telinden kıymetli olamaz. Bu çocuklar bizim. Bizler de birer anneyiz babayız. Ne olur bizleri, sanki başka bir canlı veya yaratık sınıfına koymayın. Gerçeklerden ve sorumluluklardan kaçarak kendimizi aklayamayız. Bu üzücü olayı birilerine fatura ederek, hedef tahtasına koyarak sadece kendimizi kandırmış oluruz. Üretim izni niye verildi sorgulamayacak mıyız? Üretenleri, pazarlayanları, satanları, denetleyenleri, satışına göz yumanları, kantin kiralarını fahiş oranda artırarak çocuklarımızı sermaye olarak görenleri sorgulamayacak mıyız?

 

“Herkes kendini sorgulamalı ve çeki düzen vermeli”

 

Bu olay gösterdi ki okullarda ilk yardım bilgisi ve tecrübesi yok. Bu gerçeğin farkına varabildik mi? Okullarımızdaki öğretmenlerimize personele ve biz kantin işletmecilerine ilk yardım bilgisi ve tecrübesi kazandırılmış olsaydı acaba bu yavrumuzu kurtarabilir miydik? Basın mensubu arkadaşlarımız bu ürünler ilimizde de satılıyor mu diye soruyor? Bu ürünün Bartın distribütörü olmadığı için ilimizde satılmıyor. Ama bu üründen daha tehlikeli ürünler satılıyor. Kurşun kalem! Ne yapacağız satmayacak mıyız? Silgi! Satmayacak mıyız? Bunlar da en az bu ürünler kadar tehlikeli değil mi? Bu tehlikelerin önüne geçmek için nasıl bir yol izleyeceğiz? Herkes kendini sorgulamalı ve çeki düzen vermeli.

 

“Mesleğimizin dönüşümüne ayak uydurmaya davet ediyoruz”

 

Kantin işletmeciliği değişim ve dönüşüm içinde ama ya çevre ve çevre faktörleri?
2011 yılından beri kolalı, gazlı, aromalı içecekler, cips ve patates kızartması, 2016 yılından sonra da çikolata, şekerleme ve her türlü dolgulu ürünlerin satışı yasaklandı.
Peki ya okul çevresi? Bakanlıklarda katıldığımız tüm toplantılarda okul çevrelerine de belirli bir mesafeye kadar yasaklama getirilsin demekten dilimizde tüy bitti. Okul kantinlerinde satışı yasak olan ve tehlike saçan bu ürünler okullarımızın yanı başında çocuklarımıza serbestçe satılabiliyor. Bu tezatlığı da gidermek gerekmez mi?
Yaşadığımız her bir travmayı birilerini fatura ederek atlatamayız, atlatmamalıyız da. Yarın yine yeni bir yavrumuzu daha aynı tehlikeyle yüz yüze bırakmamak adına daha sağlıklı ve güvenli beslenme ortamlarını hazırlamak için yetkilileri; Ülke gerçeklerimizle uyuşan yeni bir kantin yönetmeliği hazırlamaya, üyelerimizi de mesleğimizin dönüşümüne ayak uydurmaya davet ediyoruz.”


ETİKETLER : Bartın Bartın Kahveciler Odası Başkanı Ayhan Tepe
Diğer YAŞAM haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›