Binlerce avukat, tek yürek ve tek ses oldu

Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve Bartın Barosu dahil olmak üzere baroların öncülüğünde “şiddete ve angaryaya karşı meslek onurunu ve emeği savunmak için”, “Büyük Savunma Mitingi” düzenlendi. Bartın Barosu Başkanı Av. Ferhat Parlatır ve Bartınlı avukatlar başta olmak üzere TBB önünde toplanan avukatlar Anıtpark’a kadar yürüdü. Mitingde konuşan TBB Başkanı Sağkan, “Biz, ruhlarımıza ve bedenlerimize giydiğimiz ve ömrü kendi ömrümüze eşit cübbelerimizle aynen yemin ettiğimiz gün gibi adalete gözdağı vermeye çalışanların, mesleğimizi itibarsızlaştırma çabalarının ve avukatı yoksullaştıran yanlış politikaların karşısında binlerce yürek ve binlerce bedeniz. Bu yüzden birlikte attığımız ilk adımın bizi götüreceği yol; hayalini kurduğumuz ve ellerimizle inşa edeceğimiz, korkunun ve adaletsizliğin olmadığı hukuk devletidir. O hukuk devleti de sadece bizim için değil, herkes içindir.” dedi.
Bu haber 2024-04-30 09:55:03 eklenmiş ve 277 kez görüntülenmiştir.

 

“Avukat için de adalet” istediler

 

 

Erkan Hızoğlu

 

 

Türkiye Barolar Birliği (TBB) “Büyük Savunma Mitingi”, geçtiğimiz hafta sonu Ankara Anıtpark'ta “Avukat İçin de Adalet” isteyen binlerce meslektaşın katılımıyla yapıldı.

 

 

Bartın başta olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanından gelerek TBB’de buluşan baro başkanları ve meslektaşlar, TBB Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, Yönetim, Disiplin ve Denetleme Kurulu üyeleri tarafından karşılandı.

 

 

Yürüyüş kortejinin oluşturulmasının ardından Bartın Barosu Başkanı Av. Ferhat Parlatır ve Bartınlı avukatlar başta olmak üzer binlerce avukat, “Savunma Susmadı Susmayacak”, “Çoklu Baroya Hayır”, “Avukata Dokunma”, “Avukat Yaşarsa Adalet Yaşar”, “Herkes İçin Adalet, Adalet İçin Avukat”, “Angaryaya Hayır”, “Emeğimizin Hakkını Savunuyoruz”, “Avukata Şiddete Hayır”, “Güçlü Baro Güçlü Avukat”, “Bağımsız Yargı” yazılı pankartlar ve sloganlar eşliğinde TBB önünden miting alanı olarak belirlenen Anıtpark’a yürüdü.

 

 

Baroların, hukuk örgütlerinin ve mitinge destek veren hukukçu milletvekillerinin tek tek anons edilerek miting alanına giriş yapmasından sonra, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile ebediyete intikal etmiş tüm meslektaşlar için bir dakikalık saygı duruşunda bulunularak İstiklal Marşı okundu.

 

 

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Avukat Mansur Yavaş’ın da katılarak destek verdiği mitingde ilk söz, genç avukatlara verildi. 26 Nisan 2024 tarihinde yapılan Genç Avukatlar Çalıştayı'nın sonuç bildirgesi, Yozgat Barosu'ndan Av. Sevde Nazlıcan Topçu ve Van Barosu'ndan Av. Mehmet Salih Coşkun tarafından, bütün genç avukatları temsilen okundu.

 

 

“Bizler, genç avukatlar olarak, mesleğimizde yaşadığımız ekonomik sorunların çözümü için öncelikle halkın refah seviyesinin artırılarak, genç meslektaşın kaygısını geçim kaygısından çıkarıp doğrudan müvekkilin hak arama özgürlüğüne odaklanmasına neden olacağının bilincindeyiz.” denilen bildirgede, genç avukatların açlık sınırının dahi altında bir gelir seviyesinde hayatlarını idame ettirmeye çalıştıklarına vurgu yapıldı.

 

 

Ayrıca bildirgede talepler de tek tek sıralanarak, “Genç avukatlar olarak mesleki sorunlarımızın çözümüne ulaşmak adına hiçbir zaman susmadık, susmayacağız.” denildi.

 

 

“Biz avukatız ve tarafız”

 

 

TBB Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, mitinde yaptığı konuşmaya meslektaşları selamlayarak başladı. “Biz avukatız ve tarafız; Haksızlığın kimden geldiğine ve kime dönük olduğuna bakmaksızın adalete erişimlerine engel olunanların ve sesi kısılmaya çalışılan kim varsa onun yanındayız.” diyen Sağkan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

 

“Biz avukatız; mevcudiyeti yüzlerce insan ömrüne tekabül eden, dünyanın en kutsal mesleklerinden birinin düğmesiz bir cübbeyle birbirine eşitlenmiş üyeleriyiz. Biz avukatız; hayatını hak mücadelesine adamış; anayasal düzeni korumak, Cumhuriyet hukukuna ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkmak görevini ruhunda ve vicdanlarında taşıyanlarız. İnsan haklarına dayalı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkelerini temel alan Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatmayı sorumluluğu ve zorunluluğu olarak gören hak savunucularıyız. Biz avukatız; savaşların ve hüznün coğrafyasının tam ortasında, Cumhuriyet’in bizlere sağladığı kula kul değil birey olma hakkının, özgürlüğün, eşitliğin, insan onurunun ve hukuk devletinin zerrei miskal kadarını hiçbir zümreye, kişiye ya da baskı düzenine vakfetmemek üzerine yemin etmiş meslek grubuyuz.

 

 

Biz avukatız ve tarafız; Haksızlığın kimden geldiğine ve kime dönük olduğuna bakmaksızın adalete erişimlerine engel olunanların ve sesi kısılmaya çalışılan kim varsa onun yanındayız. Biz avukatız; adaletten başka kimsesi olmayan herkes için, istismara uğrayan çocuklar için, çocuk işçiler için, emeği sömürülen yurttaşlarımız için, kitlesel bir cinnet hâlinin hedefi olan kadınlar için, kurutulmuş göller ve kesilen zeytinlikler için, doğa için, hayvanlar için ve kısaca, hukukun tesisinden başka hiçbir ihtimali olmayan herkes için vekiliz ve ‘vekaleten’ buradayız.

 

 

“Sadece bizim için değil, herkes için”

 

 

Biz avukatız; bugüne kadar hep ‘Herkes için Adalet, Adalet için Avukat’ şiarıyla hareket ettik, bugün bu meydanı dolduran her bir meslektaşım bu şiarın vücut bulmuş halidir. Evet biz avukatız; duruşma salonlarında, emniyette veya savcılık sorgularında hep ‘vekaleten’ konuşmaya alışığız. Ama bugün ‘Savunma’ günü; bugün savunmanın, avukatın, ‘Avukat için de Adalet’ demenin, vekaleten değil asaleten konuşmanın günü! Bugün 190 bin avukatın konuşma günü!

 

 

Üzerimizde bizi birbirimize eşitleyen düğmesiz cübbelerimize iyi bakınız. İşte bu cübbe; yağmurda, soğukta, direnişte ama en çok umutta vücut buldu. Bu cübbe, barolarımızın bölünmemesi, mesleğimizin itibarının korunması için omuz omuza direnirken, barınağımız ve çatımız oldu. Bu cübbe, bütün darbe dönemlerinde darbecilere karşı yurttaşlar için kalkan, ortadan kaldırılmaya çalışılan hak ve özgürlükler içinse son sığınak oldu. Bu cübbe sadece ülkemizde değil bugün İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama, soykırıma karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde yaptığımız başvuru ile Filistinli sivillerin, kadınların ve çocukların da kalkanı oldu.

 

 

Biz, ruhlarımıza ve bedenlerimize giydiğimiz ve ömrü kendi ömrümüze eşit cübbelerimizle aynen yemin ettiğimiz gün gibi adalete gözdağı vermeye çalışanların, mesleğimizi itibarsızlaştırma çabalarının ve avukatı yoksullaştıran yanlış politikaların karşısında binlerce yürek ve binlerce bedeniz. Bu yüzden birlikte attığımız ilk adımın bizi götüreceği yol; hayalini kurduğumuz ve ellerimizle inşa edeceğimiz, korkunun ve adaletsizliğin olmadığı hukuk devletidir. O hukuk devleti de sadece bizim için değil, herkes içindir.”

 

 

Konuşmasında bu mitingin neden yapıldığı sorusunun cevabını veren Sağkan, “Gittikçe yerleşen bir cinnet kültürünün 'meşru sayılan' hedeflerinden biri haline getirilen meslektaşlarımız, sadece mesleklerini yaptıkları için dosyanın taraflarıyla özdeşleştiriliyor, bıçaklanıyor, kurşunlanıyor ve öldürülüyor. Yıllarca emek verdikleri ofisleri ve hatta evlerinin önleri artık potansiyel bir cinayet mahalli haline gelmiştir. Biz bu şiddet sarmalına artık dur demek için, tek bir kayba daha tahammülümüz olmadığı için buradayız. Mesleğimiz ağır bir ekonomik tehdit altındadır. Bu tehdit, stajyer meslektaşımdan genç meslektaşlarıma, kamuda görev yapan meslektaşlarımdan bütünsel olarak tüm avukatlara sirayet etmiş ve mesleğimizin sürdürülebilirliğini tehlikeye sokmuştur. Bugün artık avukatın emeğini ve hakkını savunmak için buradayız. Her yıl mesleğe katılan 20 bin avukatla bu sistemin sürdürülebilmesinin mümkün olmadığını daha güçlü dile getirmek için buradayız.” dedi.

 

 

“Yoksullaşan avukat değil adaletin ta kendisidir”

 

 

“Mesleğimize yönelen her türlü tehdidin altında yatan itibarsızlaştırma çabasının açık ve örtük sonuçlarının farkındayız. Bu politikanın bir diğer sonucu, avukatın yoksullaştırılmasıdır. Bilinsin ki, yoksullaşan avukat değil aslında adaletin ta kendisidir.” ifadesini kullanan Sağkan, “İşlemeyen adalet sisteminin, bağımsızlığı ve tarafsızlığı tehdit altındaki yargının, öngörülebilirlikten uzak hukuk düzeninin yükünü avukat omuzluyor.” şeklinde konuştu.

 

 

“Bağımsız yargı için tek vücuduz”

 

 

Dört yıl önce “çoklu baro” kanununa karşı omuz omuza mücadele ettiklerini hatırlatan Sağkan, yargı bağımsızlığına da vurgu yaptığı konuşmasında AİHM ve AYM kararlarının uygulanmadığı bir dönemin yaşandığına dikkat çekerek “İşte bugün yine buradayız! Bir aradayız! Bölünmedik, ayrışmadık, mesleğimiz, meslektaşlarımız ve bağımsız yargı için tek vücuduz. Vatandaşların kendilerini hukuki güvenlik içerisinde hissettikleri ülkeleri, diğerlerinden ayıran en temel etmen, bağımsız ve tarafsız bir yargının varlığıdır. Adalet devletin temeli; adaletin teminatı bağımsız ve tarafsız yargı; adil yargılanma hakkının teminatı ise savunma hakkı ve bağımsız avukatlık faaliyetidir. Yargı bağımsızlığının sorgulandığı, adaletin ya geç tecelli ettiği veya hiç tecelli etmediği bir adli sistemin mülkün temeli olması mümkün olmadığı gibi, savunma hakkına ve avukatlık mesleğine saygı gösterilmeyen bir yargı sisteminden adil yargılanma beklenmesi de mümkün değildir.

 

 

Bugün ülkemizde AİHM kararlarının, AYM kararlarının uygulanmadığı bir dönemi yaşıyoruz. Sayılar ve istatistiki veriler üzerinden bir değerlendirme yapamayız. Çünkü tek bir dosyaya ilişkin kararın uygulanmaması bile yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü bakımından büyük bir kaygı duymak için yeterlidir. Henüz geçtiğimiz Kasım ayında Anayasa Mahkemesi önünde, hukukun ve anayasanın üstünlüğünü savunmak için bir aradaydık. Anayasa Mahkemesinin meslektaşımız Can Atalay hakkında verdiği kararın bağlayıcılığını anlatmaya çalıştık. Ne yazık ki, geldiğimiz noktada meslektaşımız Anayasa Mahkemesinin ihlal kararına rağmen hâlâ cezaevinde tutuluyor. Biz hukuk devleti diye haykırırken kanun devleti bile olmaktan uzaklaşılıyor, anayasasızlaşmaya doğru yol alınıyor. Ülkemizde bağımsız yargının, adil yargılanma hakkının, hukukun üstünlüğünün en güçlü savunucusu her zaman biz avukatlar olduk. Yine bugün de hukuk devleti için, yargı bağımsızlığını savunmak için buradayız.” ifadelerini kullandı.

 

 

7 bölgeyi temsilen 7 baro başkanı söz aldı

 

 

Mitingde, yedi bölgede baroların kendi aralarında belirledikleri yedi baro başkanı konuşma yaptı.

 

 

İç Anadolu Bölgesi baroları adına konuşan Ankara Barosu Başkanı Av. Mustafa Köroğlu, "Bizi itibarsızlaştırmak için, etkisizleştirmek için yapmadıkları kalmadı" vurgusunda bulunduğu konuşmasında, "Baro bütün fikirlerin bütün hareketlerin sığınacağı bir sığınaktır. Bunu ne yapsalar değiştiremeyecekler. Çünkü hukuk devletini varlık nedeni olarak gören bir mesleğin örgütlü gücüdür avukatlar. Bizi farklı ve özel kılan tek bir kavram var. Hukukun üstünlüğüne sadakatimiz.” dedi.

 

 

Karadeniz Bölgesi baroları adına konuşan Giresun Barosu Başkanı Av. Soner Karademir, anayasal düzenin tartışılır hale getirildiği ülkemizde avukatlık yapmanın zorluğuna dikkat çekerek, "Bizim mücadelemiz, bir yandan asli görevimiz olan demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, hukukun egemen kılınması mücadelesi iken diğer yandan da en çok genç meslektaşlarımızın hissettiği ekonomik sorunlarımız başta olmak üzere bir ömür boyu onurla taşıdığımız, vatandaşlarımıza sığınak olan cübbelerimizin hak ettiği itibarı sağlayabilmek mücadelesidir.” dedi.

 

 

Konuşmaların ardından TBB Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, Yönetim, Disiplin, Denetleme Kurul üyeleri, Baro Başkanları, TÜRAVAK Başkanı tek tek anons edilerek sahneye davet edildi. Sağkan'ın katılan meslektaşlara katılımlarından dolayı teşekkür etmesinin ardından dayanışma fotoğrafı verildi.

 

ETİKETLER : TBB Ferhat Parlatır Bartın Barosu
Diğer YAŞAM haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 ›